Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

Djenne Büyük Cami

Fotoğraf: wondermondo.com

Dünyanın en büyük kerpiç camisi olan Djenne Büyük Cami, Batı Afrika’nın toprak yapılarını tanımlayan Sudani-Saheli mimari tarzının en önemli ve çarpıcı örneklerinden biri. Cami, “Djenne’nin Eski Kentleri” ile birlikte, UNESCO tarafından 1988 yılında Dünya Mirası olarak belirlendi.

Djenne Büyük Cami, Mali’nin Djenne kentinde, Bani Nehri’nin taşkın havzasında yer alıyor. Mali’nin yanı sıra Afrika’nın da en ünlü simgelerinden biri olan caminin öyküsü, tarihi net olarak bilinmeyen ama 13. yüzyılda yapıldığına dair belgeler bulunan ilk cami ile başlıyor.

Djenne kralının Müslüman oluşu ve ilk cami

İlk caminin kalıntıları / 1900 tarihli bir Fransız kartpostalı

O yıllarda, Djenne şehri Batı Afrika ile Akdeniz arasındaki eski ticaret yolundaydı. Bani Nehri’nin taşkın yatakları şimdikinden daha verimliydi ve bölgedeki iklim daha ılımandı. Kervanlar, Djenne’ye gelir, buradan 500 kilometre uzaklıkta bulunan başka bir efsanevi şehir olan Timbuktu’ya geçer, oradan da Sahra çölünü aşarak Fas ve Cezayir’e ulaşırlardı. Djenne, özellikle MS 1000 yıllarında gelişti ve kısa sürede mütevazı ama etkin bir şehir olarak bölgenin merkezi konumuna geldi.

Djenne’nin 26. kralı olan Sultan Kunburu, 1280 yıllarında İslam dinini kabul eder. Sarayını camiye dönüştürmek ister ve yıktırarak, taş ve toprağından ilk camiyi yaptırır. Caminin doğusunda da kendi için yeni bir saray inşa ettirir. Cami ve medrese, kısa zamanda Batı Afrika’daki en önemli öğrenim merkezlerinden biri haline gelir; binlerce kişi dini eğitim almak için şehre akın eder.

İlk caminin yıkılışı

Kent ve cami hakkında ilk detaylı bilgiye 19. yüzyılda rastlanıyor. 1828 yılında kente gelen Fransız kâşif René Caillié camiyi yazılı olarak anlatan ilk kişi olur. Caillié, camiyi ayrıntılı olarak tarif eder ve caminin içine yuva yapmış binlerce kırlangıç yüzünden kötü koktuğunu, halkın bu nedenle camiye girmediğini, namazlarını cami dışında kıldıklarını yazar.

Amado Lobbo tarafından eski caminin yanına yaptırılan yeni cami
Fotoğraf: Félix Dubois

Kötü koku konusunda, bir başka görüş de Djenne kentini istila eden Amado Lobbo’nun camiyi özellikle çürümeye terk ettirdiğidir. Amado Lobbo, binanın İslami değerler için çok görkemli ve süslü olduğunu düşünüyordu. 1834 yılında, caminin yıkılarak, eskisinin yanında yeni ve basit bir cami inşa edilmesini emretti. Yapılan cami kuleleri ve süslemeleri olmayan geniş ama alçak bir bina idi. Orijinal camiden geriye sadece bir kaç bölüm kaldı; onların da içleri yerel liderlerin mezarları olarak kullanıldı.

Caminin 1910 yılında çekilmiş bir fotoğrafı Fotoğraf: Félix Dubois

Orijinal caminin dönüşü

Mali, Nisan 1893’te Fransız kuvvetleri tarafından ele geçirilerek “Fransız Sudan”nın bir parçası oldu. Djenne’deki görkemli yeni cami de, ülke Fransız idaresinin altında iken yapıldı.

Yeni caminin inşasına 1906 yılında başlandı. Fransız yönetiminin de desteğiyle halk tarafından yapılan yeni caminin inşaatı, bir duvar ustası olan Djenne şehrinin reisi İsmail Traore’nin gözetim ve rehberliğinde yapıldı. İnşaata 1907 yılında başlandı. Yeni caminin dış duvarlarının bir kısmı orijinal caminin duvarlarına sadık kalınarak inşa edildi. Diğer kısımlarının ise önceki düzenlemeyle ne kadar uyumlu olup olmadığı tam olarak belli değil. Fransız gazeteci Félix Dubois, yeni yapılan camiyi barok tarza benzetmiş; buna karşılık, mimari sanat tarihi yazarı Jean-Louis Bourgeois ise Fransızların iç kemerler dışında muhtemelen çok az etkiye sahip olduğunu ve tasarımın temelde “Afrikalı” olduğunu savunmuştur.

Fotoğraf: Francesco Bandarin / © UNESCO

Güneşte pişmiş tuğla

Oldukça sade bir görünüme sahip olan Djenne Büyük Cami’nin duvarları faray adı verilen güneşte pişmiş toprak tuğladan, kumdan ve toprağın geleneksel bir yağ ile karıştırılmasıyla elde edilen çamurdan yapılmıştır. Çamurla birbirine sabitlenen silindirik kerpiç tuğlalar yine çamurdan yapılmış bir sıva ile kaplanmıştır. Sıva, camiye pürüzsüz ve heykelimsi bir görünüm kazandırmaktadır. Bu alışılmadık malzeme, yuvarlak ve yumuşak formlar oluşturur ama çok dayanıklı değildir. Bu nedenle düzenli onarımlara ihtiyaç duyulmaktadır.

Fotoğraf: Ruud Zwart

Cami, Bani nehrinin taşmasıyla oluşan hasarı önlemek amacıyla yerden 3 metre yukarıda, yaklaşık 75 metre kenar uzunluğunda kare bir platform üzerine inşa edilmiştir. Camiye altı ayrı merdiven bloğuyla erişilmektedir.

Fotoğraf: Thierry Joffroy / © CRA-terre

Doksan dokuz kolon

Kareye yakın planlı olan yapı, camiyi destekleyen dikdörtgen biçimli kerpiç kolonların üzerine oturtulmuştur. Her biri Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de geçen bir adını taşıyan kolonlar, 99 adettir.

Duvarlar, toron olarak adlandırılan, yaklaşık 60 santimetre dışarı uzanan palmiye ağacından yapılmış destekler ile süslenmiştir. Cami ilk yapıldığında daha az sayıda toron kullanılmış, 1990’lı yılların başında köşelere iki toron sırası daha eklenmiştir. Toronlar, aynı zamanda yıllık onarımlar için hazır iskele görevi de görmektedir.

Fotoğraf: Vincent Ko Hon Chiu

Santavan

Mekke’ye bakan kıble, ana duvardan çıkıntı yapan kule görünümündeki üç büyük minarenin hakimiyeti altındadır. Ortada yer alan minarenin yüksekliği yaklaşık 16 metredir. Her minarenin tepesindeki koni biçimli kertikler devekuşu yumurtaları ile doludur. Minarelere yerel dilde “Santavan” adı verilir. Camide bulunan üç minarenin her biri camiyi inşa ettiren kralı ve eşlerini simgeler. Ortadaki büyük minare Kral İbrahim’i, büyük minarenin yanındaki iki küçük minare de Kral’ın eşleri El Farimata ve Ummu Hulmus’u temsil etmektedir.

Fotoğraf: Juan Manuel Garcia

Havalandırma

Kolonların çok sayıda oluşu iç alanda görüşü azaltmakta ve cami içinin loş olmasına neden olmaktadır. Kuzey ve güney duvarlarındaki küçük pencereler, az miktarda doğal ışığın salona girmesine izin verir. Zemin, kumlu topraktan oluşur. Havalandırma için yüz kırk dört adet baca bulunmaktadır. Topraktan pişirilen ve motiflerle süslenen bacalara “Ladis” adı verilir. Baca kapakları yağmur mevsiminde kapatılır, kurak ve yağmursuz zamanlarda havalandırma sağlamak için açılır.

Caminin onarımı ve çamur bayramı

Djenne Büyük Cami’nin yıllık onarımı geleneksel bir bayram havasında yapılıyor. Çamurdan yapılmış tuğlalara yağmurun verdiği hasarı ve ısı değişimlerinden kaynaklanan çatlakları her yıl onarmak gerekiyor.

Fotoğraf: djennetourism.com

Djenne halkı, çamur bayramı ile caminin onarımında aktif rol alıyor. Sonunda çamur içinde kalınsa da, bayram, müzik eşliğinde, en güzel kıyafetler giyilerek ve yemekli kutlamalarla yapılıyor.

Fotoğraf: Ralf Steinberger

Onarım Nisan ayı sonlarında yağmurlar bitince başlıyor ve onarımda suları çekilen Bani Nehri’nin çamuru kullanılıyor. Önce, çamur sıva için çukurlar kazılıyor. Çamuru karıştırma görevi genellikle genç erkek çocuklara düşüyor. Erkekler, caminin inşa edilmiş iskelesine ve yüzeyinde bulunan toronlara tırmanarak caminin hasarlı kısımlarını çamurla sıvıyorlar. Bir başka grup, sıva yapanlara sıva taşıyor. Kadınlar ve kızlar ise bayram öncesinde su çukurlarına, onarım sırasında da camide çalışanlara su taşıyorlar.

Bayram halk için hem eğlenceli bir etkinlik hem de camiyi tamir ettikleri için bir ibadet olarak görülüyor.

Fotoğraf: Fabrice Terrasson

Missiri Cami

Djenne Büyük Cami’nin bir kopyası, Missiri Cami adıyla güney Fransa’daki Fréjus kasabasında inşa edilmiştir. 1930 yılında Fransız Ordusu’ndaki Batı Afrikalı askerler için yapılan cami çimentoyla kaplanmış ve kırmızıya boyanmıştır.

Djenne Büyük Cami yazısı Kilsan Blog sitesine aittir.



This post first appeared on Mimari, Sanat, Tasarım, Çevre, Yaşam | Kilsan, please read the originial post: here

Share the post

Djenne Büyük Cami

×

Subscribe to Mimari, Sanat, Tasarım, Çevre, Yaşam | Kilsan

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×