Aykut Kocaman'ın Emre ile yola devam etmeme kararını alma süreci, Emre ile yolların ayrılması, Tino Costa, Badelj gibi isimlerin başını çektiği transfer söylentileri, hocanın "her şeyi transferle halledemezsiniz, transfer yapmak biraz da kolaya kaçmaktır" sözü ve Eylül başında gelen Raul Meireles. Fenerbahçe-orta saha-transfer kelimelerinin son birkaç aydaki gelişim süreci bu şekilde oldu. Çarpık ve kısmen tutarsız şekilde ilerleyen sürecin sonu ise geç kalınmış ama doğru ve kaliteli bir isim olan Raul Meireles transferi ile noktalandı.
2004/2005 sezonu ile birlikte adım attığı Porto takımında 6 senede 4 şampiyonluk yaşamış bir isim Meireles. Bugün 29 değil de 34-35 yaşlarında olsa geçmişinde Mourinho ile birlikte Porto forması altında kazanılmış bir Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu da olabilirdi Meireles'in. Mourinho dönemi efsane Porto takımına futbol yaşı itibariyle yetişemeyen Meireles için bu olay kaçan ve hayatında bir daha hiç binemeyeceği bir tren olmadı ve 6 senelik Porto macerasından sonra Liverpool aktarmalı Chelsea'ya gelen Portekizli için Chelsea forması altında geçirdiği bir sene ona Şampiyonlar Ligi'ni kazanma rüyasını yaşattı.
Meireles oynadığı takımlarda gol ve asist sayılarıyla sivrilen bir oyuncu değil. Geçmişine baktığımızda 40 maçı aşan standart bir sezon maratonunda gol+asist sayısı olarak çift haneleri zorlayan, 4-5 gol ve 5-6 asist civarı bir performansla oynayan bir isim. Bu istatistiğe belki Fenerbahçe'nin şu anki kadrosunda oynayan herhangi bir orta saha oyuncusu da ulaşabilir ancak Meireles'i sadece gol+asist performansı sığlığıyla değerlendirmemek gerek. Zaten Emre gibi bir oyuncu da Fenerbahçe forması altında Meireles'in istatistiklerine yakın rakamlarda geziyordu, ancak Emre'yi bu kadar eşsiz ve nitelikli kılan saf istatistik rakamları değil orta sahaya kattığı iki yönlü dinamizm ve mücadele gücüydü. Meireles Emre gibi bir tekniğe sahip olmayabilir, Tino Costa kadar "ince gören" bir oyuncu da değil belki ancak mücadele gücü ve pas futbolundaki becerisi ile topu yere indirmeyi başaran Fenerbahçe için kesinlikle orta sahaya büyük ferahlık ve dirilik getirecek bir oyuncudur. Topal-Selçuk ikilisinin fazla geldiği, iki kesici tipte oyuncunun sırıttığı Fenerbahçe orta sahasında Meireles formda ve istikrarlı bir Cristian Baroni etkisi yaratır düşüncesindeyim. Bu sebeple Emre'nin varlığında kendini rahat hisseden, Cristian ile de pas alışverişi yapmaya bayılan Alex'e de belki "üçüncü baharını" yaşatabilir.
Meireles'in takıma katması gereken şeylerin sadece istatistiki veriler olduğunu düşünmüyorum. Vücudu dövmelerle kaplı, saç stiliyle de Taxi Driver filminde Robert de Niro'nun canlandırdığı psikopat Travis Bickle karakterini andıran Meireles'in Fenerbahçe'nin Felipe Melo'su olması da temennilerim arasında. Sarı kart görmeye yatkın olmasına karşın kırmızı karta son derece yabancı olması da doğru agresifliği doğru şekilde yaptığı konusunda sağlam bir veri.
Hücum hattında Sow-Alex-Krasic-Kuyt-Stoch gibi isimlere sahip Fenerbahçe'nin orta sahasını bu hücum oyuncuları ile kıyaslayınca "altı kaval üstü şeşhane" durumu söz konusuydu. Geç de olsa yapılan Meireles transferi ile hücum hattındaki kaliteli isimlerin arkasına kaliteli bir orta saha gelmiş oldu. Meireles Spartak Moskova maçlarına yetişseydi ne olurdu, sonuç değişir miydi sorusu hepimizin aklını hafiften tırmalamakla beraber Meireles'in de varlığıyla önümüzde iddiamızın devam ettiği hedeflere odaklanmak en doğrusu. 11/12 sezonuna başlaması beklenen Niang, Santos, Emenike gibi oyuncuların olduğu ve tarihimizdeki en iyi kadro olarak düşündüğüm kadroya defansif birkaç oyuncu hariç çok yakınız. Bu saatten sonra iş Fenerbahçe tarihinin en iyi kadrolarından biriyle çalışacak Türk futbol tarihinin en şanslı hocasında bitiyor.
