Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

Roger Federer 2010



Roger Federer'in 2010 sezonu harika bir Grand Slam zaferiyle başladı. Sezona harika bir giriş yapan İsviçreli raket geçirdiği akciğer enfeksiyonu sonrası bir anda formunu kaybetti. Önce Roland Garros ardından Wimbledon'dan sürpriz bir şekilde elenen Federer, uzun bir aradan sonra ilk defa bir antrenörle çalışmaya başladı. Amerika Açık yarı finalinde talihsiz bir şekilde elenen raketin üzerindeki kara bulutlar sezonun sonlarına doğru dağılmaya başladı. Ritmini bir türlü bulamaması yüzünden kötü geçen sezon, müthiş bir finalle son buldu...

2010 sezonuna iyi bir başlangıç yaptı Federer.Ancak kariyeri boyunca çıtayı o denli yükseltmişti ki, tenis tarihinin tartışmasız en iyisi İsviçreli raket,değil bir maçı kaybetmek,set kaybettiğinde dahi hemen eleştirilmeye başlanıyordu. Abu Dhabi'de ATP takviminde olmayan Dünya Tenis Şampiyonasında Soderling'e çok çekişmeli geçen bir müsabaka sonunda kaybettiğinde durum yine aynıydı. Federer'in eski gücü yok muydu,efsane raketin nesi vardı soruları gündemi meşgul ediyordu. 7-6,6-7,2-6 ile elenmişti ne de olsa! Hemen ardından Abu Dhabi'de boy gösterdi ekselansları. Başarılı bir oyun sergileyerek ilerlediği turnuvanın yarı finalinde bu kez de Rus raket Davydenko'ya 4-6,4-6 yenilmişti. Roger'ın hiç şansı yoktu. Eleştiriler senenin hemen başında yine ortaya çıkmıştı. Soruların çoğu içi boş,popülist sorulardı:Neden kaybettin?Artık eski formunda değil misin? Sabretti Federer. Tenis kariyeri ona başarıları kazanmanın yanı sıra,mental sorunlarla da baş etmesini öğretmişti.Avustralya Açık öncesi ritmini bulmak ve Grand Slam zaferlerine bir yenisi eklemek istiyordu.



'Love for the game'
Avustralya Açık öncesi 'samimiyetsiz okumuş cahiller' ile skor seviciler her zamanki gibi iş başındaydılar. Medyada okuduğumuz bir çok haberde,'Federer çok kazanmadı mı,teniste bir yaş kuralı olmalı' gibi çirkin açıklamalarla ortada dolaşıyorlardı. Federer tabii ki bunlara kulak asmadı. Oyununu oynadı ve şampiyon oldu. Melbourne'deki turnuvada şampiyon olmak için önemli rakiplerlerle oynadı. Dördüncü turda Hewitt,sonrasında sırasıyla Davydenko,Tsonga ve finalde Murray. Avustralya Açık'ı kazanmayı özlemişti Federer. 2008'de yarı final,2009'da final onu tatmin etmemişti. Edemezdi zaten. Murray'i 6-3,6-4,7-6 yendiğinde 16.Grand Slam zaferi ile bir kez daha rekor kırıyordu. Nasıl en büyük turnuvalara hala motive olmayı başarbiliyorsun diye sorduklarında,'Love for the game, like it's always been' diyordu Roger,tenis aşkından bahsediyordu...'Eskiden imkansız olduğunu düşündüğüm bir çok hayalimi,amacımı gerçekleştirdim.Tenis oynarken zevk almaya,eğlenmeye çalışıyorum,özellikle Daha önce hiç olmadığı gibi,daha güzel bir şekilde,bir baba olarak' dedi bir röportajında.Bu kadar çok Grand Slam kazanma konusunda sorulan sorulara şu şekilde cevap verdi tenis efsanesi,'Bunun arkasında bir sır yok.Çok yetenekli bir oyuncuyum(gülüyor).Her zaman bende özel bir şey olduğunu bilirdim ama neye benzediğini bilmezdim. Doğru şutu doğru zamanda vurabilmem için çok çalışmam gerekti...Son beş yılda tenis çok değişti.Kariyerime başladığımda tenis farklı oynanıyordu...Yeni jenerasyon tenisçiler beni daha da iyi bir oyuncu yaptı.Buradaki performansım,uzun zamandan beri, en iyilerinden birisiydi belki de sonsuza dek en iyisi...Bir rekor daha kırmıştı Roger Federer:23 kez ard arda Grand Slam yarı finali. Bunu,kariyerimdeki en inanılmaz başarılarımdan biri diye nitelendirmişti İsviçreli.



İsviçreli raket, kendi adına 2003 yılında kurduğu vakfın çalışmaları kapsamında Etiyopya'ya ziyarete gitti. Ziyareti için kendisini karşılamaya gelen çocuklar Federer'i, 'Roger,Our Father' (Roger bizim babamız) adlı bir şarkıyla karşıladılar.

Federer sezonu Grand Slam ile açmışken rahatszılandı. Teşhis,akciğer enfeksiyonuydu. Hastalığı onu oldukça yıpratmıştı. Dubai'deki turnuvadan (daha önce burada 4 şampiyonluğu vardı) çekilmek zorunda kalmıştı. Düzenlediği basın toplantısında,'Nefes almakta zorlanıyorum. Çok yorgun hissediyorum' dedi. Belki de en kötüsü rahatsızlığın etkisinin ne kadar olacağı ya da ne zaman tam anlamıyla iyleşeçeğinin tahmin edilememesiydi. Dubai'deki turnuvadan çekildi.

Hastalıkla mücade çok yormuştu Federer'i. Katıldığı ilk turnuva olan Indian Wells'te 3. turda elenmesi bunun bir kanıtıydı. Tedavi süreci onu belki de tahmin ettiğinden daha çok yoracaktı. Bir yandan da antrenman yapması gerekiyordu. Tabii ki önce sağlık geliyordu. Miami'de 4.turunda Berdych'e yenilmesi ritmine henüz kavuşamadığını gösteriyordu. Tam 62 basit hatayla bitirdi maçı. Oyunu bir anda yavaşlamıştı. Sert kort sezonunu çok formsuz kapadı.

'Zor zamanlar'

Roland Garros yaklaşıyordu. Toprak kort ve Nadal. Medyada, formsuz Federer'in ne zaman kendine geleceğini sorulurken, yaşı ile yaptığı değerlendirmelerde bu süreçten sonra geri dönmenin çok zor olacağı belirtiliyordu. İsviçreli bunlara pek de kulak asmadı. Oyunun yavaşladığının o da farkındaydı. Bir an önce onu ayağa kaldıracak bir hamleye ihtiyacı vardı. Ancak belki de en büyük sıkıntılar şimdi başlıyordu...

İsviçreli raket, Roma'da hem teklerde hem de Allegro ile çiftlerde mücadele etti. Teklerde 2.turda elenirken,çiftlerde çeyrek finalde kaybetti. 2000 yılından itibaren ilk defa toprak kort sezonunun ilk maçını kaybediyor,2002'den beri ilk defa üç turnuva üst üste çeyrek finale kalamıyor ve 2002'den beri ilk defa Roma'daki bu turnuvada ilk maçını kaybediyordu.



İsviçreli raket, Roma'dan sonra İspanya'da Estoril Open'a katıldı. 2008'de burada zafer gören Federer, biraz olsun daha iyi oynamaya başlamıştı. Sezon içinde ritim kaybetmek bedenini fazlasıyla zorluyordu. Montanes'e yarı finalde kaybetti. Basın, İsviçreli raketin üzerine gelmeye devam ediyor, adeta onu bitirmeye çalışıyordu. Talihsiz bir sakatlıkla bir anda büyük güç kaybeden Federer, diğer yanda gittikçe kuvvetlenen, toprak kort sezonuyla beraber atağa geçen bir Nadal vardı. İsviçreli sürekli yaşı üzerinden yapılan eleştirilere sakin bir yanıt verdi:'Formumdan memnunum'.



Madrid Open, Roland Garros öncesi son prova niteliği taşıyordu. Turnuvanın favorisi Nadal'dı. Oyununda biraz daha hareket kazanmış gibi görünse de mental olarak gittikçe kötüye gittiğini söyleyebiliriz. Bütün olumsuzluklara rağmen finale kadar gelmişti İsviçreli. Fakat finalde Nadal'a 2-0 yenildi.

'Artık bir numara değil'

Federer, Roland Garros'a şampiyonluk ünvanını korumak için geliyordu. O, çok istediği ve kupayı kazandığında sanki ilk Grand Slam zaferi gibi ağladığı Roland Garros'a...


Federer, Fransa Açık'a iyi bir başlangıç yaptı. Rakiplerini geçerken rahat görünse de oyunu aynı şeyi söylemiyordu. Çeyrek finale kadar set kaybetmeden gelmesi olumlu bir veri olarak değerlendirilebilir ama hem servisi hem de oyunu Federer gibi değildi. Bir kere servis hızında az da olsa bir düşüş vardı. Set içinde bazı bölümler hariç sürekli savunmada kalıyordu. Tekniği ona yardımcı oluyor ama oyuna hakim olamıyordu. Ancak görmeye alıştığımız o kusursuz oyun ortada yok diye biraz fazla haksızlık yapılıyordu. Zira oyunu eleştirmek kisvesi altında, büyük bir çoğunluk tarafından gelmiş geçmiş en iyi tenisçi olarak kabul edilen Federer'i bitirme kampanyası başlatan tenis yorumcularının yaptıkları akla, mantığa sığmaz cinstendi. Eğer iyi bir tenis takipçisiyseniz o günlerde yazılan bazı makalelerin İsviçreli'yi mental olarak bitirmek için hazırlandığına şahit olmuşsunuzdur.



Gelelim tekrar turnuvaya. Federer, çeyrek finale kadar gayet rahat bir şekilde geldi. Ancak çeyrek finalin oynanacağı gün her şey ters gitmişti. Yağmur yüzünden sürekli ara verilen oyun İsviçrelinin ritmini oldukça bozmuştu. Karşılaşma boyunca gökyüzünde kara bulutlar eksik olmadı. Bir yağıp bir dinen yağış Federer'in oyununu, etraftaki kasvetli hava ruhumuzu temsil ediyordu sanki. İsviçreli raket, Söderling karşısında kötü oynuyordu. Söderling ise en iyi oyunlarından birini çıkarıyor, servislerinde ulaştığı yüksek hızlarla ne kadar formunda olduğunu gösteriyordu. Federer maçı 3-1 kaybetti ve çeyrek finalde elendi. Asıl can yakan ise Federer'in 285. hafta sonra 2 numaraya gerilemiş olmasıydı. Üstelik Sampras'ın toplamda 286 hafta rekorunu egale etmeye sadece bir hafta kala. Nadal Roland Garros'u kazanarak Federer'in rekor kırmasına engel oldu.

'Değişen dengeler'

Sezonun bu döneminde gittikçe ritmini arttıran Nadal artık bir numaradaydı. Federer hem formunu bir türlü bulamamasına hem de 1 numarayı kaybettiği için üzülüyordu. Kötü giden sezon bir kabusa dönüşmüştü. Çıkış noktası arıyordu Federer,düşünceliydi.

Bu noktada yapılacak tek şey mental olarak bir hazırlanmaktı. Federer kötü gidişe ancak kafasını rahatlatarak son verebilirdi. Hayranları ona inanıyordu,başarabilirdi. Basında çıkan olumsuz haberlerin onu yıpratmasına izin vermemliydi. O, en iyisiydi. Bunun gibi zor dönemleri atlatmasını çok iyi biliyordu. Böyle bir dönemde şu sözlere hafızalara kazındı: 'Her zaman şimdiki zamanı yargılamak zorunda değilsiniz. Sürekli kazanmak, bazen onun için ne kadar uğraştığınızı unutmanıza sebep olabiliyor. Bazen kaybetmek de iyidir'

'Her şey daha da kötüye gidiyor'

Çim kort sezonu başamıştı. Bu, sezonun ikinci yarısı anlamına geliyordu. İsviçreli raket, kuşkusuz tüm bu yaşananları unutmak, yeni bir sayfa açmak istiyordu. Wimbledon öncesi, Gerry Weber Open'da oynamayı seçti. Finale kadar yine set kaybetmeyerek geldi. Oyununu bir seviye daha yukarı taşıdığı görülüyordu. Ancak unutulmamalıydı ki esas sınav Wimbledon olacaktı. Orada çok daha güçlü rakipler gelecekti. Finalde Hewitt'e biraz da şansız bir şekilde kaybetti.



Wimbledon, 2010 yılı Federer değerlendirmesi açısında çok önemli bir yere sahip. Zira Federer, çeyrek finalde Berdych'e kaybederek 2010 yılı performansı açısından dibe vuruyor, 10 Kasım 2003'den bu yana ilk defa 3 numaraya düşüyordu...

Wimbledon, Federer için çok önemli bir yere sahip. İsviçreli ilk Grand Slam zaferini burada elde ederken, bu yıla kadar kazandığı 6 şampiyonluk ile de tarihe adını yazdırmaya devam ediyor. Bu yüzden buraya aynı zamanda Federer'in Arka Bahçesi deniyor. Ancak 2010 Wimbledon hiç de beklenmedik bir şekilde sona erdi.

Wimbledon'a çok zorlu bir giriş yaptı İsviçreli raket. İlk tur mücadelesinde rakibi Falla karşısında 2-1 geriye düştü. Dördüncü sette sette durum Falla lehine 5-4 iken ve Kolombiyalı raket maç için servis kullanırken, Federer maçı oradan çevirmesini bildi ve 3-2 ile karşılaşmadan galip ayrıldı. Bu sonuç aslında her şeyi anlatıyordu. Federer dinlenmeli ve sakinleşmeliydi.

İlerleyen turlarda çok sıkıntı çekmese de çeyrek finalde Berdych'e karşı 3-1 yenildi. Maç boyunca oldukça pasif kalan,servislerde agresif return yapamayan ve servislerinde oldukça hata yapan bir Federer izledik.

'Paul Annacone dönemi'

Wimbledon'da çeyrek finalinde kaybetmek belki de Federer'in gelebileceği en kötü noktaydı.Çıktığı her maçta favori gösterilen, Grand Slam'lerin en büyük favorilerinden olan Federer görüntüsü kaybolmuştu. Kaybettiği karşılaşmanın ardından oldukça yıpranmış görünen Federer, ağrılarından bahsediyordu. Ayağında Gerry Weber turnuvasından beri bir sıkıntı olduğunu, aynı zamanda sırt ağrılarının da oynarken onu rahatsız ettiğini dile getiriyordu. Kısa ve net konuştu Roger Federer: 'Tatile gidiyorum'.

Tabii medya açısından bunlar sadece bir 'bahane' olarak değerlendirildi. Federer iyi oynamadığını biliyordu ancak konsantre olmasını engelleyen ağrılarını kimse geçerli bir sebep görmüyordu. Aylardır üstüne gittikleri Federer'i 'bitirmek' için son hamle yapılıyordu. İnternet sitelerine bu şok Wimbledon yenilgisi böyle düşmüştü: Emeklilik?



Federer kafasını rahatlatmak için ailesiyle tatile çıktı. Eşi ve çoçuklarıyla vakit geçiren İsviçrelinin hava almaya ve bu sıkıntılı ortamdan uzak durmaya ihtiyacı vardı. 23 Temmuz'da kızları Myla ve Charlene'in doğum günleri kutladılar. Federer ailesinin keyfi yerinde gözüküyordu.

Sezonun geri kalan kısmı için bir yol haritası çizmeye ihtiyacı vardı. Mental olarak dinlendikten sonra oyun içi stratejisinde geliştirmeye çalışmalıydı. Bu noktada, Paul Annacone'un Federer takımına dahil olduğu açıklandı. Açıklama iki açıdan ilginçti. Birincisi, Roger Federer'in uzun zamandan bu yana bir antrenörle çalışacak olmasıydı. Diğeri ise anlaşmanın bir aylık bir deneme periyodundan ibaret olduğu, bu süreçten sonra tam zamanlı bir anlaşmaya karar verileceğini belirtmesiydi. İsviçreli raket kariyerinin belirli dönemlerinde çeşitli antrenörlerle çalışsa da uzun bir aradan sonra bu kararı vermesi tenis dünyasını oldukça şaşırttı. Annacone, Sampras'la 1995-2001 yılları arasında çalışmış, tenis dünyasının en ünlü antrenörlerinden biriydi.



Kanada'da katıldığı Rogers Cup'a bir rekor kırarak başladı Federer. İlk turda rakibini yenerek Agassi'ye ait Master düzeyindeki en fazla maç kazanma rekorunu kırdı(210). Burada finale doğru zorlanmadan giden İsviçreli, finalde Murray'e 2-0 yenildi. Oyun anlamında Federer'de geçtiğimiz aylara göre görece yükselme vardı. Biraz daha agresif mücadele ediyor, özellikle servislerinde gayet başarılı yüzdeler elde ediyordu.

Avustralya Açık sonrası turnuva kazanamamak Federer'i sıralamada da oldukça puan kaybetmesine sebep olmuştu. Ayrıca yakında Amerika Açık vardı ve bir an önce toparlanması gerekiyordu. Moralini düzeltmek ve tekrar güvenini kazanmak için bir kupa kazanmaya çok ihtiyacı vardı. Cincinnati'deki turnuva zaferi tam zamanında gelmişti. Finale ilk turda bye olması,ikinci ve üçüncü turda rakiplerinin maçtan çekilmesiyle çok fazla oynamadan gelen Federer, Fish'i oldukça çekişmeli geçen bir mücadele sonunda 2-1 yenerek sezonun ikinci şampiyonluğunu elde etti.




Amerika Açık sezonun son Grand Slam'iydi. Federer'in Annacone sonrası formu sürekli tartışılıyordu. Oyunu belli bir ivme kazanmıştı ancak Grand Slam gerçek bir sınav olacaktı. Bu noktada önemli olan Federer'in fizik olarak kendini iyi hissetmesi ve stratejisinden belirli değişikliklere gitmesiydi. Nitekim bu gerçekleşti. İsviçreli artık daha iyi servis atıyor, özellikle slice servislerle rakiplerine korku salıyordu. Yarı finale kadar hiç set kaybetmeyerek geldi. Yarı finalde karşılaştığı Djokovic'e dramatik bir şekilde kaybetti. Final setinde 5-4 öndeyken ve durum 40-15 iken iki kez maç puanı fırsatından yararlanamayan Federer turnuvaya veda etti. Ancak buraya kadar gelmek bile ona oldukça büyük bir moral sağlamıştı. Amerika Açık sonrası belirtilmesi gereken bir başka istatistik ise 7 yıl ard arda sezonu 20 Grand Slam zaferiyle kapatıyor olmasıydı.



'Federer formunu yakalıyor'

Federer bu dönemde sıralamada puan olarak Nadal'ın oldukça arkasında kalmıştı. Hem oyun seviyesini yukarı çıkarmak hem de puan farkını azaltmak için daha çok maç oynamalıydı. Maç yaparak yeniden kendi güvenini yeniden kazanabilirdi. Grand Slam'ler bitmiş ortalık biraz durulmuştu. Federer'in aradığı fırsat işte buydu. Önce Çin'e gitti İsviçreli. Ailesini uzun yolculuklarda yormamak için yanında getirmemişti. Uzun süre sonra ilk defa Mirka yanında değildi. Burada moral depoladı Federer. Turnuada maçı olmadığı günlerde Çince dersleri aldı. Shanghai Rolex Masters geri dönüşün habercisiydi. Çeyrek finalde Söderling'i, yarı finalde Djokovic'i yendi. Finalde Murray'e kaybetse de Federer'in mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Bu turnuva sonrası tekrar 2 numaraya yükselen Federer gelecek sezonu düşünmeye başlamıştı bile. Turnuva sonrası verdiği röportajda şöyle diyordu İsviçreli raket: '2 veya 3 numara olmanın hiçbir önemi yok. Ya 1 numarasındır ya da hiçbir şey'.



Sonrasında İsveç'e gitti. Mayer'i finalde yenip şampiyon oldu. 64. ATP Şampiyonluğu ile Sampras'ın rekorunu egale etti. Oradan evine, Basel'e uçtu. Kendi evinde oynamak ona ekstra bir mutluluk sağlıyordu. Yarı finalde Roddick'i, finalde Djokovic'i yendi. 65. şampiyonluk ile bir rekora daha imza atıyor, tüm zamanlarda en fazla şampiyonluk yaşayan 4. oyuncu oluyordu.
Sezonun son turnuvasını Paris'te oynadı. Yarı finale gelene kadar set kaybetmedi. Monfils'e yarı finalde 5 kez maç sayısını kaçırarak mağlup oldu. Federer için normal sezon böylece sona erdi.



'Kendinden emin'

Federer'in sezon sonuna doğru bu kadar etkili olmasını sağlayan nedenler nelerdi? Biraz da saha içine değinelim. Federer,Annacone için şunları söylüyordu. Dışarıdan bir gözün hem stratejik hem de mental anlamda yardım etmesi çok olumlu sonuçlar verdi. Farklı seslere,düşüncelere açığım. Bazı şeylere farklı açılardan bakmak oyunuma çok katkıda bulundu. Paul Annacone da Federer ile ilgili olarak: Kazanma isteği hala üst düzey. Bu kadar başarılar kazanmış bir oyunucunun hala bu seviyede olması kolay rastlanır bir şey değil. Hala çok çalışıyor. Yaşı itibariyle fiziği çok iyi. Roger gerçekten iyi durumda. Muhteşem bir yeteneği var. Ayrıca onu Federer yapan özelliklerden biri de çok fazla silaha sahip olması. Sahip olduğu hazine ona çok yardım edecek. Ben sadece onları kullanmasında yardımcı oluyorum. Annacone, Federer'e ihtiyaç duyduğu 'farklı sesi' fazlasıyla sağlamış durumda. Zaten kendisi bir başka röportajında: 'Elbette ona ekmeği nasıl keseceğini öğretmeyeceğim. Sahip olduğu silahları ortaya çıkarmaya çalışacağız' demişti.



Peki Annacone sonrası Federer'in saha içinde durumu nasıldı? Öncelikle eski güveni yerine geldi. Forehand ve backhandi ciddi biçimde güçlendi. Servis hızlarında ve tekniğinde gelişme oldu. Daha az basit hata yapmaya başladı. Sırasıyla kazandığı kupalar ona nasıl bir oyuncu olduğunu hatırlatta. Son maçların ortak özelliği çok fazla drop-shot kullanması ve agresif returnleri oldu. Toplara daha sert,kendinden emin ve agresif vuruyordu. Sene boyunca çok az kullandığı service-volley oyunlarını tekrar uygulamaya koydu. Hiç olmadığı kadar agresif bir oyun çiziyordu.

'En iyi oyunumu sona sakladım'

Federer, kendisi için oldukça zor geçen yılı güzel bir şekilde bitirmek istiyordu. Bunun için önünde muhteşem bir şans vardı: Sezon sonu turnuvası. İsviçreli raketin burada oynadığı oyunu anlatmakta kelimeler kifayetsiz kalıyor. Ekselansları, kortta sanatını icra ediyordu...

Ekselansları, sezon sonu turnuvası öncesinde verdiği bir röportajda şunları belirtiyordu: 'Kendimi çok iyi hissediyorum. Oynadıkça, toplara iyi vurdukça güvenim daha da artıyor. En iyi oyunumu sona sakladım...'

Federer'in grubunda Ferrer,Murray ve Söderling vardı. Üçünü de set vermeden, harika oynayarak mağlup etti. Yarı finalde Djokovic'i zorlanmadan 2-0 ile geçti ve finale yükseldi. Finalde rakibi Nadal'dı. Karşılaşmaya o kadar konsantreydi ki kortta ne yapmak istiyorsa, onu yaptı. Drop-sohtlar, backhand-forehand winnerlar, ace'ler...Tam anlamıyla oyunu kontrolü altına aldı. Son seti 6-1 alırken, adeta şiir yazıyordu...


This post first appeared on Dokuz-OnbeÅŸ, please read the originial post: here

Share the post

Roger Federer 2010

×

Subscribe to Dokuz-onbeÅŸ

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×