Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

Ankara’da yol/kaldırım kalitesi ve kontrolü

Bir arkadaşım inşaat mühendisi ve müteahhitlik yapıyordu Ankara’da. “du” ekini kullandım keza yakın zaman önce iflas etti ve bir dolu davalar içinde boğuşuyor ne yazık ki! Geçen gün sohbet ederken konu şu Ankara’da bir türlü tam olarak yapılamayan kaldırımlara geldi. Yapılamayan diyorum keza örnekleri çok. Hatta en yakın örneği Tunalı, Bestekâr ve Tunus caddelerinde yapılan kaldırımlar. Bu kaldırımlar Daha Yeni yapılmasına rağmen ve hatta bazıları henüz bitmiş olmasına rağmen dikkatli bakarsanız buradaki işçilikle ilgili bir dolu hatayı hemen görebiliyorsunuz. Ben biraz bakındım ve ilk bakışta benim tespit edebildiğim problemler şunlar oldu:

  1. Kaldırım taşları sabit değil ve oynuyorlar.
  2. Kaldırım taşlarının arasına derz niteliğinde olması gereken kum atılmamış ve bu alanlara sigara izmaritleri ve diğer çöpler girmiş. Bu da berbat bir görüntü oluşturuyor.
  3. Bazı noktalarda kaldırım taşları çıkarılmış ve kaldırım yanında öyle duruyor. Kaldırım bu noktalarında da delikler üzeri bir materyalle örtülü bir şekilde bırakılmış.

Ve tabii daha kaldırımların tümü bitmeden hemen üzerine delik açmalar başladı Bile. Bunları yapanlar, kâh apartman görevlileri, kâh yeni inşaat sahipleri hatta bazen belediyenin bizzat kendisi bile olabilyor. Benim tahminim yapılması gereken bir alanı unutuyorlar, atlıyorlar veya sonradan birşey eklemek istiyorlar, düzeltmek için de hiç çekinmeden yeni kaldırımı deliyorlar. Tabii sonra da kırılmış taşları buraya doğru dürüst yerleştirmediklerinden oradaki çirkinlik tam kapatılamıyor ve bu delik genişleye genişleye sonunda kaldırımın yol ile birleşiminden ayrılıyor ve yine tamirat gerektiriyor.

Arkadaşımla bu gibi inşaatsal olayları konuşurken öğrendiğim bazı bilgiler ise gerçekten içler acısıydı. Kendisi birkaç yıl önce Gençlik Parkı civarında bir kaldırım ihalesi almış ve bunu tamamlamış. Söylediğine göre normalde kaldırımın altından geçen ve içinden de elektrik vb. kablolar geçen plastik boruları döşerlerken bu boruların üzerine 0.3 mm inceliğinde kum yastık yapılması gerekiyormuş. Çoğu müteahhit bunu koymuyormuş ve bu nedenle de ağır herhangi bir şeyin kaldırıma çıkması durumunda bu boru çatlıyor ve içe çöküyormuş sonrasında ise buradan tellerin yürütülmesi imkânsız hâle gelince de mecburen burası delinip düzeltilip yeniden onarılıyormuş. Ama burada işi yapan şirket hiçbir yerde bu kumu kullanmadıysa yarın öbürgün diğer bir noktadan da benzer bir kırılma olunca bu olay tekrarlaya tekrarlaya tüm kaldırımlar delik deşik hale geliyormuş. Söylediğine göre bu kumun üstüne de ayrıca 10 cm kalınlığında beton da atılması gerekiyormuş. “Ben 6-7 cm beton attım bir kere” diyor öyle yapınca kontrol edenler diğer müteahhitlere “o yapıyorsa siz de yapacaksınız” deyince bu sefer bu müteahhitler toplanıp arkadaşın ofisini basmışlar ve “sen eski köye yeni adet mi çıkarıyorsun” şeklinde çıkışmışlar. Hâlbuki olması gereken bu ve bu iki unsur da kaldırım taşının altında kaldığından bunun kontrolü zor ve bazen hakkıyla yapılmıyor olma ihtimâli yüksek. Tabii bu kontol zaafı da kaldırımların tekrar tekrar delinmesi ve onarılmasının yolunu açıyor.

Arkadaşımın içi rahat “geçenlerde oradan geçiyordum ve durup kaldırımlara baktım” diyor, “üzerinden 5 sene geçmiş ve hâlâ ilk günkü gibiler ve kendimle gurur duydum” dediğindeki mutlu yüz ifadesi beni de mutlu etti gerçekten. Çünkü düzgün iş yapmıştı, içi rahattı ve gururlanmakta hakkıydı tabii. Ülkemizde hâlâ dürüstük cezalandırılıdığı için de şu anda iflas durumunda. Bu da çok düşünürdürücü tabii.

Yurtdışında da bir çok kaldırımlarda yürümüşüzdür. Bir düşünün hiçbir kaldırım çalışması, kaldırımlarda delik veya oynayan taşlar gördünüz mü? Bizim asfaltlar ve kaldırımlarımız her yıl yeniden yapılır, ana yollarımızda bile her yıl düzenli en az bir ya da iki “yol çalışması” mutlaka vardır. Bu yaşa geldim bir kez bile Türkiye içi yolculuğumda, yol çalışması olmayan 150-200 km gittiğimi hatırlamıyorum. Siz hatırlıyor musunuz? Daha yeni Eskişehir, Konya, Afyon yaptım. En az 7-8 yol çalışması vardı. Yani 1-2 filan değil mübâlağasız 7-8. Daha fazla bile olabilir ama eksik değil.

Daha geçen yıl, İspanya’da 1000 kilometrenin üzerinde yol gittim. İlaç olsun diye bir tane bile yol çalışmasına rastlamadım. Bırakın yol çalışmasını yollarında bir yama bile yoktu. Kaldırımları da keza öyle. Hepsi süper temiz, bakımlı, oynayan taş yok, yama yok.

Sormak istediğim şu. Hani biz “Türk Malı” süper işler yapıyorduk? Nerede? Neden Başkent Ankara’da bile bir tane hiç oynamayan taşı olan, derzlerinin arasında çöp olmayan, sakatlar için eklenen tırtıklarının boyası çıkmamış, taşları yamanmamış kaldırımımız yok. Yeni yapılan asfaltlarımızda bile neden 1-2 ay içinde çukurlar oluşuyor ve düzenli olarak yamanmak zorunda kalınıyor. Örnek olarak verdiğim İspanya’da neden hiç yol çalışması yok, neden bir kaldırım çalışması yok, neden kaldırımları senelerce önce yapılmış olmasına rağmen sanki yeni yapılmış gibi duruyor?

Bunların cevaplarını ben de tam bilmiyorum ama bir Ankaralı olarak merak ediyorum. Onların bu işi bizden daha iyi yaptıkları kesin. Biz habire ödüller alıyoruz işte Ankara şöyle, Ankara böyle filan diye ama icraatta “kalite” görülemiyor. Yani yapılan işin kalitesini takip etmiyoruz. Tam planlamadığımız için sonra yeniden kırıp yeniden yamıyoruz. Sonuçta da yarım ve yamalı bir iş çıkıyor ve bizde çaresiz bu yapı faciası kaldırımlarda yürümek, yamalı, tümsekli, çukurlu asfaltlarda araba kullanmak zorunda kalıyoruz.

Bu kadar ödül alan Başkent’imizin önce asfalt ve kaldırım olayını çözmesi lazım. Bunların en az bi 10 yıl hiç bozulmadan kalmasını Ankaralıya garanti etmesi lazım. Eğer çok acil bir durumda açılması gerekiyorsa da bu yamama işleminin orjinaline uygun ve aynı kalitede yapılmasına, biçimsiz/şekilsiz bir yama gibi değil de en azından bir dikdörten şekilde yapılmasına özen göstermesi lazım.

2016’ya gireceğiz ama Ankara’da örnek gösterilebilecek kalitede asfalt ve şöyle süper yapılmış kaliteli bir kaldırım hâlâ ve ne yazık ki yok. Yeni yapılan kaldırımlar daha bitmeden delik deşik, yolların bunlarla buluştuğu kenarlar çukur vaziyette ve bu döngüde dönüp duruyoruz Başkent olarak !

Ankara’nın bu plansızlık ve kalitesizliği artık bırakması, yeni bir asfaltlama yöntemi, türü ve hatta sıfırdan yeni kaldırım malzemesi/taşları, yeni işçilik türleri/aletleri/kalite kontrol rutini icat etmesi ve tüm Türkiye’ye hatta dünyaya örnek olması, süper olmaz mıydı? Bunu yapamaz mıyız, ya da yapmak istemez miyiz bilemiyorum ama Başkent’te yaşıyoruz ve buna uygun bir hareket süper olacaktır.

Teknoloji çağında hâlâ doğru dürüst bir asfalt yapamıyorsak, sağlam, dayanıklı ve güzel görünen bir kaldırım taşı üretemiyorsak veya hadi yaptık diyelim bunları düzgün bir şekilde döşeyemiyorsak, bunlardaki hataları görüp bunların düzeltilmesini iş bitmeden sağlayamıyorsak bizim belediyecilikte daha çoook fırın ekmek yememiz lazım değil midir?

Merhum Cumhurbaşkanımız Demirel’in dediği gibi şapkayı önümüze koyup düşünmemizin zamanı gelmemiş midir?

The post Ankara’da yol/kaldırım kalitesi ve kontrolü appeared first on .



This post first appeared on Blog Ankara - Başkent’imizin Blogu, please read the originial post: here

Share the post

Ankara’da yol/kaldırım kalitesi ve kontrolü

×

Subscribe to Blog Ankara - Başkent’imizin Blogu

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×