Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

Türkiye’nin yeni zırhlı aracı Altuğ 8×8 göreve hazırlanıyor (Türkiye’nin yeni nesil yerli silahları)

Tags: olarak milli hava

Altuğ 8×8 Zırhlı Muharebe Aracı ve Zırhlı Personel Taşıyıcı, en güncel kullanıcı gereksinimleri, görev konseptleri, tehditler, teknoloji ve trendler ile mevcut yerli ve yabancı araçların kabiliyetleri değerlendirilerek geliştirildi. İşte Türkiye’nin yeni nesil yerli silahları…

Türk savunma sanayisinin zırhlı kara aracı üreticilerinden BMC, 8×8 sınıfındaki yeni zırhlı muharebe aracı ve personel taşıyıcı Altuğ’u göreve hazırlıyor. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Türk Silahlı Kuvvetlerinin son yıllardaki saha tecrübelerine uygun olarak ileri teknolojiyle geliştirilen Altuğ 8×8 Zırhlı Muharebe Aracı’nın asimetrik savaş ortamlarında büyük avantaj sağlaması hedefleniyor. Altuğ 8×8 Zırhlı Muharebe Aracı (35 milimetre silah kuleli) ve Zırhlı Personel Taşıyıcı (12,7 milimetre silah kuleli) kendi sınıfında konvansiyonel ve asimetrik muharebe sahasının tüm ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde tasarlandı.
Araçlar en güncel kullanıcı gereksinimleri, görev konseptleri, tehditler, teknoloji ve trendler ile bu pazarda mevcut yerli ve yabancı araçların kabiliyetleri değerlendirilerek belirlenen her yönüyle üstün özellikleriyle ön plana çıkıyor. Altuğ 8×8 serisi araçlarda yüzde 80’lere varan yüksek yerlilik oranı hedefleniyor. Araçların tüm versiyonlarda bulunan yerli ve milli aks donanımlarına ilave olarak 12,7 milimetre silah kuleli 8×8 ve 6×6 versiyonlarında yerli motor da kullanılacak şekilde çalışmalar sürdürülüyor
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Çorlu Hava Meydan Komutanlığı Akıncı Uçuş Eğitim ve Test Merkezi’nde katıldığı, Bayraktar Akıncı Taarruzi İnsansız Hava Aracı (TİHA) Teslimat ve Mezuniyet Töreni öncesi TİHA’lar basın mensuplarına gösterildi.
Türk savunma sanayisinin güvenlik güçlerinin envanterine kazandırdığı insansız hava araçlarına Bayraktar AKINCI Taarruzi İnsansız Hava Aracı (TİHA) da ekleniyor.Baykar tarafından yerli ve milli imkanlarla geliştirilen Bayraktar AKINCI, bugün düzenlenen törenle güvenlik güçlerinin kullanımına sunuldu.
İnsansız hava araçlarını yurt içinde ve dışında etkin şekilde kullanan güvenlik güçleri, AKINCI ile yeni operasyonel kabiliyetler kazanacak.
Bayraktar AKINCI’yı geliştirme sürecinde 3 prototip üretildi. AKINCI ilk uçuşunu 6 Aralık 2019’da gerçekleştirdi. Prototip araçların ardından ilk uçakların seri üretimine başlandı.Test faaliyetleri, Çorlu Hava Meydan Komutanlığındaki Bayraktar AKINCI Uçuş Eğitim ve Test Merkezi’nde prototip araçlarla yürütüldü.AKINCI, geliştirilme sürecinde önemli başarılara imza attı. Milli olarak geliştirilen bir hava aracıyla ulaşılan en yüksek irtifaya çıkan Bayraktar AKINCI, Türk havacılık tarihinin irtifa rekorunu kırdı. Gökyüzünde 38 bin 39 feet (11 bin 594 metre) yüksekliğe çıkan Bayraktar AKINCI, 25 saat 46 dakika havada kaldı. Bayraktar AKINCI, test ve eğitim uçuşlarında 1000’den fazla sorti yaptı.
Savaş uçaklarının yükünü azaltacak Bayraktar AKINCI TİHA ile hava bombardımanı da icra edilebilecek. Türkiye’de milli olarak geliştirilen hava-hava füzeleriyle donatılacak AKINCI TİHA, böylece hava hedeflerini de etkisiz hale getirebilecek.Kendi sınıfında dünyanın en ileri teknolojik özelliklerine sahip Bayraktar AKINCI TİHA, yerli ve milli olarak üretilen MAM-L, MAM-C, MAM-T, Nüfuz Edici Bomba, Cirit, L-UMTAS, Bozok, MK-81, MK-82, MK-83, Kanatlı Güdüm Kiti (KGK)-MK-82, Gökdoğan, Bozdoğan, SOM-A, Hassas Güdüm Kiti (HGK), Lazer Güdüm Kiti (LGK) gibi mühimmat, füze, bomba ve güdüm kitleriyle donatılacak.
Tam Otomatik Uçuş Kontrol ve 3 Yedekli Otopilot Sistemi’yle yer sistemlerine bağımlı olmaksızın otomatik iniş kalkış yapabilen Bayraktar AKINCI TİHA, Çift Yedekli SATCOM ile haberleşme menzili bulunmaksızın uydu vasıtasıyla komuta edilebilecek.
Silah taşıyıcı araçlardan Pars 4×4’e 2 ülkeden talep geldi. Savunma sanayisinde “içeride ürün satmadan, dışarıda satamazsınız” şeklinde bir yaklaşım olduğunu vurgulayan Kurt, FNSS olarak Pars 8×8 ve Pars 6×6 ile Türkiye’de hiçbir proje başlamadan Malezya ve Umman’da 1 milyar doları aşan ihracata ulaştıklarını belirtti. Nail Kurt, “Tabi ürünün, TSK gibi repütasyon gücü çok yüksek bir ordu tarafından kullanılmasının büyük bir pazarlama etkisi var. Dolayısıyla bu araçlarda da bunun gerçekleşeceğine inanıyorum. Bir ihtiyaç çıktığında yurt dışında diğer rakiplerimize göre çok büyük avantajlarla gireceğiz. Nitekim şu anda 2 ülkede ciddi talep var özellikle Pars 4×4’e. O projeler gerçekleşmeye yakın olduğunda inşallah müjdeler vereceğiz. İki aracın ciddi ihracat başarılarına da imza atacağını düşünüyorum.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, kara birlikleri için sıcak çatışmalarda en kritik zamanın ilk temas anı olduğunu söyledi. En fazla ateş etme ihtiyacının duyulduğu ilk temasta, standart olarak kullanılan 5,56×45 milimetre şarjörlerde bulunan 30 mermi yetersiz kaldığında en hızlı şekilde ikinci şarjörün takılmasının hayati önemde olduğunu belirten Demir, birçok özel birlikte şarjör değiştirme süresinin kısaltılmasına yönelik uzun süren eğitimler verildiğini bildirdi.
Demir, süreyi kısaltmak için diğer bir uygulamanın ise şarjörlerin birbirine tutturulması olduğunu ancak her iki durumda da zaman kaybının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. İsmail Demir, “Kahramanlarımızın ihtiyaçlarını en küçük ayrıntısına kadar karşılamak için çalışmalarımız sürüyor. Dünyada sadece 2 gelişmiş ülke ordusu için üretilen 60’lı yüksek kapasiteli şarjörü yerli ve milli imkanlarla üreterek güvenlik güçlerimizin kullanımına sunduk” dedi.
Yüksek kapasiteli şarjör, 60 adet 5,56×45 milimetre mühimmat kapasitesine sahip bulunuyor. Halen ayrı ayrı şarjörlerle kullanılabilen MPT-55, KCR-556, SIG-516, M4, M16 ve AR-15 gibi farklı silahların tamamıyla yüzde 100 uyumlu şekilde tasarlanan şarjörün bu özelliğiyle dünyada benzeri bulunmuyor. 60 merminin kesintisiz olarak hedefe gönderilmesine olanak veren şarjör, çatışma sırasında şarjör değiştirirken kaybedilen zamanı “sıfır”a indiriyor. Personelin taşıdığı şarjör sayısı azaltılarak rahat ve konforlu hareket etmesi sağlanıyor.
Şarjör, yüksek mukavemetli kompozit malzeme sayesinde girdiği tüm askeri çevresel koşul testlerini başarıyla geçti. Kenarında bulunan pencereler sayesinde şarjörde kalan mermi miktarı her zaman kontrol edilebiliyor. Şarjör, 60 adet mermi dahil toplam 1 kilogram ağırlığında bulunuyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterindeki zırhlı muharebe araçlarına yakın zamanda Özel Operasyonlar Aracı eklenecek. FNSS ile Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) arasında imzalanan 6×6 Mayına Karşı Korumalı Araç (MKKA) Tedariki Projesi kapsamında geliştirilen Pars IV 6×6 Özel Operasyonlar Aracı, özel operasyonlara yönelik ateş kabiliyeti, el yapımı patlayıcıya (EYP) karşı etkin koruması, yüksek mayın ve balistik koruma içeren beka altyapısı, yeni teknoloji ürünü görev donanımları ile tasarlandı.
Milli imkanlarla FNSS tarafından tasarlanıp geliştirilen araç, özgün modüler bir zırh yapısına sahip. Entegre EYP kiti ve kullanıcı tarafından kolayca sökülüp takılabilen RPG ağı, aracın pasif koruma unsurlarını tamamlıyor. 2019 yılında başlayan MKKA Projesi’nde, aracın mayın, EYP ve balistik testlerinin tamamı kullanıcıyla birlikte, FNSS tesislerinde, Türk Silahlı Kuvvetleri tatbikat sahaları ve uluslararası akredite test merkezlerinde gerçekleştirildi. Araç, beka standartlarında tanımlanan yüksek seviye mayın tehditlerinin yanı sıra EYP ve tüm yönlerden gelecek balistik tehditlere karşı test edildi.
Süpersonik seslere duyarlı ve silah kuleleriyle entegre akustik uyarı sistemi, aktif karıştırma/köreltme sistemi, 360 derece çift kullanıcılı sis havanları ve KBRN (kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer) sistemi de aktif koruma unsurları olarak araç üzerinde yer alıyor.
Özel operasyonların taktik ihtiyaçları doğrultusunda, konseptiyle birlikte özgün olarak oluşturulan Pars IV 6×6 Özel Operasyonlar Aracı’nda yine FNSS tarafından geliştirilen 2 adet bağımsız Sancak Uzaktan Komutalı Silah Sistemi yer alıyor. İhtiyaç halinde kullanıcı tarafından silahı kolayca değiştirilebilen kulelerde, 3 ayrı silah tipi (7,62 mm, 12,7 mm makineli tüfek ile 40 mm otomatik bomba atar) kullanılabiliyor. Araç, çepeçevre etrafından veya yüksek noktalardan, eş zamanlı olarak farklı yönlerde belirecek tehditlere karşı gözetleme ve 2 kat etkili ateş gücü imkanı sağlıyor.
Araçların görev donanımı, tek araç seviyesinde ve birlik bütünlüğü içinde, ast-üst unsurlar arasında eş zamanlı, emniyetli ve kesintisiz iletişim, yüksek durumsal farkındalık, etkin komuta kontrol yeteneği içerecek şekilde yüksek teknoloji sistemler içeriyor.
Güçlü motoru, 7 ileri, 2 geri vitesli transmisyonu ile sınıfının en güçlü ve atak güç grubuna sahip araç, aynı zamanda yükseklik ayarlı bağımsız süspansiyonu ile farklı arazi ve yol koşullarında en iyi yol tutuşunu sağlıyor. Tüm tekerlerden tahrikli sürüş ve ön-arka akstan dönüş sistemine sahip Pars IV 6×6, sınıfındaki en düşük dönüş çapı ile meskun mahalde yüksek manevra yeteneğini içinde barındırıyor.
Envantere girmeden önce tamamlanması gereken zorlu testlerin ardından projede son aşamaya gelinecek ve Pars IV 6×6 Özel Operasyonlar Aracı Türk Silahlı Kuvvetlerine teslim edilecek.  Türk Silahlı Kuvvetlerinin yeni aracı, çok sayıda uluslararası katılımcının da yer alacağı IDEF 2021’de ilk kez sergilenecek.
Cumhurbaşkanlığı Savuma Sanayii Başkanı İsmail Demir, insansız sistemler alanında sayılı ülkenin üzerinde çalıştığı bir kabiliyeti daha yerli-milli olarak geliştirdiklerini söyledi. Demir, “İnsansız deniz araçlarına sürü yeteneğinin kazandırılması, otonomi ve çeşitli görevlerin icrasını hedeflediğimiz Sürü İDA Projemizde ilk aşamayı tamamladık. Devamı gelecek.” dedi.
Demir’in verdiği bilgilere göre, Başkanlık ile ASELSAN arasında imzalanan sözleşmeyle başlanan Sürü İnsansız Deniz Aracı’na (İDA) yönelik proje kapsamında sürü mimarisinin oluşturulması, farklı formasyonların ve görevlerin denenmesi hedeflendi. Proje için ASELSAN’ın Albatros insansız deniz aracı ailesine gelişmiş özellikleriyle Albatros-S katıldı. Homojen ve heterojen dağıtık mimaride sürü oluşturulmasına imkan veren projede ASELSAN ve alt yüklenicileri tarafından yeni nesil yüksek manevra, denizcilik ve duruş kabiliyetli Albatros-S İDA geliştirildi. Proje kapsamında deniz ortamı için taktik örgüsel haberleşme yeteneği de oluşturuldu. Projede ilk aşama çalışmaları tamamlanırken farklı görev ve formasyonların deneneceği ikinci aşama faaliyetleri devam ediyor.
Yaklaşık 7 metre boyundaki İDA, 40 knot üstünde hıza, 200 deniz mili üzerinde seyir menziline ve önemli miktarda faydalı yük kapasitesine sahip bulunuyor. Sürü İDA, yerli ve milli özgün haberleşme sistemi, kontrol sistemi, çoklu haberleşme sistem mimarisi, GNSS ve haberleşme olmayan ortamda göreve devam edebilme gibi kabiliyetlerle çeşitli zorluk ve engellemelere karşı güvenle görevini sürdürebilecek. İDA’lar, sürü halinde otonom seyir, otonom formasyon değişimi, engelli ortamda otonom seyir ve otonom görev icrası gibi özellikleriyle Mavi Vatan’ın korunması ve kıyı emniyetinde önemli operasyonel kabiliyetler sunacak.
Türk savunma sanayisi tarafından geliştirilen platformlarda yer alacak makineli tüfek, jandarmanın kullanımına sunuldu. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Twitter’dan yaptığı paylaşımda, “Bir silah sisteminde daha dışa bağımlılığı bitiriyor, yerli ve milli üretimle güvenlik güçlerimizin kullanımına sunuyoruz. Platformlar için 7,62 mm Makineli Tüfek PMT 7,62’nin ilk teslimatlarını Jandarma Genel Komutanlığına gerçekleştirdik. Hayırlı olsun, durmak yok, yola devam” ifadelerine yer verdi.
Sabit kanatlı akıllı vurucu İHA sistemi ALPAGU’nun mühimmatlı atış testleri Aksaray’da gerçekleşti. Belirlenen hedefi tam isabetle vuran ALPAGU atış testinden başarıyla geçti.
10 dakika boyunca havada kalan akıllı vurucu İHA sistemi görüntü takip yazılımı vasıtasıyla hedef tespitini yaptı.Ardından büyük bir hızla hedefe yönelerek taşıdığı mühimmat ile hedefi imha etti.
Yaklaşık 2 kilogram ağırlığındaki akıllı vurucu iha sistemi 10 kilometre menzile sahip.
10 dakika havada kalabilen ALPAGU 400 feet yüksekliğe kadar çıkabiliyor.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, Twitter hesabından konuya ilişkin, şu paylaşımda bulundu: “Kendisi hafif etkisi ağır Alpagu’dan tam isabet. STM’nin milli mühendislik kabiliyetiyle geliştirdiği tek er tarafından gece-gündüz etkin operasyon yapabilen Sabit Kanatlı Akıllı Vurucu İHA Sistemi Alpagu mühimmatlı test atışını başarıyla gerçekleştirdi. Durmak yok yola devam.”
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) Genel Müdürü Prof. Dr. Temel Kotil, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından “Havacılık Sanayiinde Yerlilik Vizyonu ve Türkiye’nin Milli Projeleri” başlığıyla düzenlenen “SUBÜ Konuşmaları”na video konferansla katıldı. SUBÜ Teknoloji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Çay, moderatörlüğünde gerçekleşen etkinlikte konuşan Kotil, hedeflere ulaşmak için çok çalışmanın önemine değindi. Kariyerindeki gelişmelerden bahseden Kotil, TUSAŞ’ın kuruluş amacını ve faaliyet alanlarını anlattı. TUSAŞ bünyesinde yaklaşık 4 bin mühendisin çalıştığını söyleyen Kotil, 2028 itibarıyla bu sayının 10 bine çıkacağını, bunların çoğunun genç mühendislerden oluşacağını aktararak, “Bize gelecek arkadaşlardan tek istediğimiz, süper İngilizce’ye sahip olmaları. Kullandığımız tüm dokümanlar İngilizce. Önümüzdeki yıl son sınıf öğrencilerini okullarını bitirmeden işe alacağız.” dedi.
Robotik ve otonom teknolojiler alanında 2019 yılından bu yana Ar-Ge çalışmaları yürüten HAVELSAN, kara araçları kullanım senaryosu üzerinden geliştirilen sürüş kiti ile başlayan süreçte “askeri ve sivil amaçlı kara, hava, deniz ve uzay araçlarında otonomi” hedefliyor. HAVELSAN Genel Müdür Yardımcısı Muhittin Solmaz,  insansız sistemlere yönelik çalışmalarının yaklaşık 1,5-2 yıl öncesine uzandığını söyledi.
Robotik otonom sistemler başlığı altında insansız hava ve kara araçlarına yönelik çalışmalara başladıklarını anlatan Solmaz, çalışmalar kapsamında orta sınıf birinci seviye insansız kara araçlarında ciddi mesafe katettiklerini belirtti. Solmaz, insansız hava araçlarında da bulut altı kategorisinde çalışmalarının devam ettiğini dile getirdi.
Polonya Savunma Bakanı Mariusz Blaszczak, Türkiye’den insansız hava araçları satın alacaklarını açıkladı.Polonya resmi haber ajansının (PAP) haberine göre, Bakan Blaszczak, ülkesinin Türkiye’den 24 adet Bayraktar (TB2) tipi insansız hava aracı (SİHA) alacağını söyledi.
Blaszczak, “Bu, gerçek bir silah. Avrupa’nın doğusunda, savaşlarda kendini kanıtladı. Aynı şekilde Orta Doğu’da kullanıldı.” ifadelerini kullandı.İnsansız hava aracının satışına ilişkin anlaşmanın, gelecek hafta Polonya Devlet Başkanı Andrzej Duda’nın Türkiye’ye yapacağı ziyaret sırasında imzalanması bekleniyor.Avrupa Birliği (AB) ve NATO üyesi Polonya, Türkiye’den ilk defa insansız hava aracı satın almış olacak.
ROKETSAN ile Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu tarafından geliştirilen 107 milimetre Çok Namlulu Roketatar (ÇNRA) Sistemi, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) için hazır hale getirildi. TEST ATIŞININ GÖRÜNTÜLERİ Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Twitter’dan yaptığı paylaşımda, Türk savunma sanayisinin kabiliyetlerini birleştirerek Mehmetçik’e sahada hızlı çözümler sunduğunu bildirdi.Demir, “BMC üretimi Vuran aracına entegre edilen 107 milimetre ÇNRA test atışında hedefi başarıyla vurdu. Tek sette 12 roket ateşleyen ÇNRA’lı Vuran TSK’nın emrinde.” ifadelerini kullandı.İsmail Demir, paylaşımında, sistemi geliştiren ROKETSAN ile Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumunu da etiketledi.
ARES Tersanesi ve Meteksan Savunma tarafından yaklaşık üç yıl önce başlatılan araştırma-geliştirme çalışmaları sonunda Antalya’da üretimine başlanan Türkiye’nin ilk silahlı insansız deniz aracının prototip üretimi tamamlandı. Denize indirilerek mavi sularda tecrübe seyirlerine başlayan SİDA, AA ekibi tarafından görüntülendi. Yerli ve milli savunma sanayi açısından “heyecan verici” olarak nitelenen SİDA, üstün yetenekleriyle dikkati çekiyor. Türkiye’nin deniz gücüne büyük katkı sağlaması planlanan SİDA, 400 kilometre seyir menzili, saatte 65 kilometre sürati, milli kriptolu haberleşme altyapısı, gündüz ve gece görüş kabiliyetine sahip. Gelişmiş kompozit malzemeden üretilen SİDA, keşif, gözetleme ve istihbarat, su üstü harbi, asimetrik harp, silahlı eskort ve kuvvet koruma, stratejik tesis güvenliği gibi görevlerin icrasında karadan mobil araçlarla ve karargah komuta merkezinden veya yüzer platformlardan kullanılabilecek.
Araç, milli füze sistemleri üreticisi ROKETSAN’ın ürünleri 4’lü lazer güdümlü füze Cirit podu ve 2’li Lazer Güdümlü Uzun Menzilli Tanksavar Füze Sistemi (L-UMTAS) lançeri ile de donatıldı. Testlerden başarıyla geçti ARES Tersanesi Genel Müdürü Utku Alanç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen yıl üretim faaliyetlerine başladıklarını, prototipi tamamlayarak denize indirdiklerini ve yoğun test faaliyetlerine tabi tuttuklarını söyledi. Uzaktan komutalı ya da otonom olarak hareket edebilen aracın test faaliyetlerini de başarılı şekilde tamamladığını aktaran Alanç, “Silahlı insansız deniz aracımız, prototip botuyla tamamıyla operasyona hazır. Simülasyon atışlarımız da gayet başarılı şekilde tamamlandı, önümüzdeki günlerde harp başlıklı gerçek füze atışlarıyla bu projeyi noktalamış olacağız.” diye konuştu.
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ)  tarafından üretilen Aksungur Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA), yeni bir başarıya daha imza attı. TUSAŞ’tan yapılan açıklamaya göre, gündüz ile gece istihbarat, gözetleme, keşif ve taarruz görevlerini EO/IR, SAR ve SIGINT faydalı yükleri ve çeşitli havadan yere faydalı yüklerle icra eden, orta irtifa uzun havada kalışlı İnsansız Hava Aracı Sistemi AKSUNGUR, ilk kez attığı 340 kilo ağırlığındaki KGK-SİHA-82 ile 30 kilometre menzildeki hedefi başarıyla vurdu. HABERE GİT
Türkiye’nin savunma sanayide ihtiyacı olan ve aralarında genel maksat helikopteri ile insansız hava aracının (İHA) da bulunduğu araçların motor üretimini Eskişehir tesislerinde gerçekleştiren TEI, ilk yerli ve milli gemisavar füze motoru TEI-TJ300 Turbojet’i 3 yıllık çalışmanın ardından tamamladı. Testlerden başarıyla geçen motor, dünyada hava motorları sektörün söz sahibi Fransa, Almanya, Çekya ve Hollanda’nın ürettiği emsallerini geride bırakıp, 1342 Newton (N) itme gücüne ulaşarak dünya rekoru kırdı. TEI Genel Müdürü Prof. Dr. Mahmut Faruk Akşit, deneme motor üretiminden dünya rekoruna giden TEI-TJ300 Turbojet’in başarı hikayesini anlattı.
Türkiye’nin yerli insansız hava araçlarının gaz tribün ihtiyacına yönelik geliştirdiği TJ90 Turbojet motorun ardından eksenel kompresör teknolojisi ile de bir deneme motoru yapmak için yola çıktıklarını ifade eden TEI Genel Müdürü Prof. Dr. Mahmut Faruk Akşit, “Hedeflerimiz aslında hem motor kabiliyetini geliştirmek hem de know-how (yapabilme bilgisi) kazanmaktı. Ekibimiz bu işi öğrensin diye düşündük. Vizyon olarak bu fikri belirledikten sonra, yapacağımız bu öğrenme motoru ‘devletimizin bir işine yarasın’ dedik. Roketsan Genel Müdürü ile yaptığımız konuşmada, ‘Sizin bu güç sınıfında bir motora ihtiyacınız olur mu?’ diye sordum. Donanmamızın kullandığı orta menzilli gemisavar füzelerinin raf ömürleri 5-6 yıla kadar dolacak ve devletimiz bunları yenileyecek. Siz o zamana kadar bu motoru geliştirirseniz biz de roketleri yaparız’ fikrinden ortaya çıktı. Yaklaşık 2,5 yıl içinde prototipimiz bitmişti ve ön denemeler başlamıştı. Geçen sene haziran ayında da Sayın Bakanımız Mustafa Varank geldiğinde çalıştırma testini de yaptık” dedi.
Üretilen ilk yerli ve milli gemisavar füze motoru TEI-TJ300 Turbojet’in füze sınıfında küçük bir motor olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Akşit, deneme motoruyla gelen dünya rekorunu ise şöyle anlattı:“Çap olarak 23-25 santim aralığında bir motor sınıfı. Bizim motorumuz 24 santim çapa sahip ve bu aralığın tam ortasına oturuyor. Geliştirmemizle birlikte 1342 Newton güce kadar çıktık, daha da yukarı çıkacağız inşallah. 23-25 santim çap sınıfında dünyada 4 üreticinin 4 değişik motoru var, biri de bizim ürettiğimiz motor. Diğer üreticilerin motorları 900 Newton ile 1250 Newton arasında güç üretiyor. Halbuki bizim motorumuz daha düşük olan 24 santim çapta 1340 Newton güce çıkmış vaziyette. Bu şu demek, daha küçük motordan daha fazla güç çıkartıyoruz. Teknoloji yarışındaki rekor buradan geliyor. Motorumuzu sonuna kadar zorlamış değiliz. Genel kanaatimiz, yaptığımız testlerde bunu 1500’e kadar zorlayabileceğimiz yönünde. İnşallah ileride kendi rekorumuzu tekrar kırarak yukarıya doğru taşımayı planlıyoruz. Bu projede biz biraz hızlı yürüdük. Normalde 2,5- 3 yılda sıfırdan, düz beyaz kağıttan motor geliştirmek bayağı rekor bir hız. Orada da bir rekor kırdık diyebilirim. Ekibimizin ellerine sağlık.”
TEI-TJ300 Turbojet’in 2 yılda seri üretime geçeceğini anlatan Prof. Dr. Akşit, hazır raf ürünleri olan kabloları dışında motorun tamamen Eskişehir tesislerinde tamamlandığını söyledi. Motorun sınırlarını daha da zorlamayı planladıklarını ifade eden Akşit, “Nerelere kadar yükseltebiliriz, bu güç seviyesinde kaç saate kadar dayanabilir? Bunu zorlayacağız. Ne kadar yerli ne kadar milli bir motoruz? Bir kere tasarımı tamamen bize ait. Bütün tasarımı, geliştirmesi, mühendisinden teknisyenine kadar TEI’deki bütün ekibimize ait. Hepsinin ellerine sağlık. Tamamen milli olarak geliştirdiğimiz bir motor. Üretiminde ise hazır raf ürünleri olan kabloları dışında motorun her şeyini burada ürettik. Burada derken sadece TEI’nin içini kastetmiyorum. Şu anda TEI olarak biz 100 saat kendi atölyemizde iş yapıyorsak 50 saatte dışarıya iş veriyoruz. Bunu sistematik olarak yapıyoruz ki hem dışarıdaki küçük sanayicilerimiz gelişsinler, onlar da para kazansın, hem bizim maliyetlerimiz düşüyor” şeklinde konuştu.
TEI-TJ300 Turbojet’in yurt dışından alımları durduracağını ve Türkiye’ye 40 milyon dolarlık bir katkı sağlayacağını belirten Akşit, “Bu motor ne kadarlık bir füzenin ithalatına mani olacak? Eğer biz bu motoru yapmazsak, ihaleye çıkacaklar ve bir başka ülkenin bir başka ürününü alacaklar. Biz Roketsan ile beraber aynı sınıfta bu ürünü geliştirdik. Bizim tahminimiz, ekonomimize ilk etapta 30-40 milyon dolarlık bir katkısının olacağını düşünüyoruz. Tabi ki ileriki zamanlarda füzenin başarısına göre yurt dışı satışları ile bu artacaktır. Ama geliştirmek için harcanan paraya göre kıyas kabul etmez. Katma değeri çok yüksek teknolojik ürünler” diye konuştuTÜBİTAK desteğiyle üretilen TEI-TJ300, orta menzilli gemi savar füzede kullanılmak üzere tasarlandı. Ayrıca farklı birçok platformda da kullanılabilecek. TEI-TJ300 motoru, fiziksel boyutuna rağmen 1300 Newton itki veren ve yaklaşık 400 beygire yakın güce sahip. Türkiye’de özellikle hava araçlarının güç sistemlerinde en önemli altyapısı olarak kabul edilen motorun, yurt dışı bağımlılığını da ortadan kaldırması hedefleniyor. Ayrıca motorun testleri de yerli ve milli imkanlarla kurulan yeni test odalarında yapılıyor.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, TEI Eskişehir tesislerinde tamamen yerli ve milli imkanlarla üretilen orta menzilli gemisavar füze motoru TEI-TJ300 Turbojet’in yapılan testlerde 240 milimetre çapla 1342 Newton itme gücüne ulaştığını açıklamıştı. Sosyal medyadan motor test görüntülerini paylaşan Bakan Varank, bunun dünya rekoru olduğunu ifade ederek, “TÜBİTAK desteğiyle geliştirilen Türkiye’nin ilk Orta Menzilli Füze Motoru TEI-TJ300, 240mm çap ile 1342N itki kuvvetine ulaşarak sınıfında dünya rekoru kırdı. TEI-TJ300, hava, deniz ve kara savunma sistemlerine uygulanabilecek” ifadelerini kullandı.
Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, “HİSAR-O+ Hava Savunma Sistemi’miz en uzak menzil ve en yüksek irtifadaki testini, hedefini vurup imha ederek başarıyla geçti.” dedi.
Mavi Vatan 2021 Tatbikatı’nda SİHA’dan MAM-L füzesi ile bugüne kadarki en uzun menzilli atış yapıldı. Deniz Kuvvetlerinin envanterindeki TB-2 SİHA’dan, milli imkanlarla geliştirilen ve üretilen lazer güdümlü MAM-L füzesi ile Doğu Akdeniz’deki su üstü hedefi tam isabetle vuruldu. Çekilen görüntüleri Milli Savunma Bakanlığı paylaştı. İŞTE ATIŞIN GÖRÜNTÜLERİ
Cobra II 4×4 zırhlı ürün ailesi, Türkiye’de ve dünyada 15 ülkede görev alan Cobra ürün ailesinin yeni modeli olarak tasarlandı, geliştirildi ve 2013’te Otokar ürün gamına eklendi. Kullanıcıların farklı görev ihtiyaçlarına uygun olarak Cobra II, Cobra’ya kıyasla daha yüksek taşıma kapasitesine ve daha geniş bir iç hacme sahip olarak tasarlandı. Yüksek hareket kabiliyetine sahip Cobra II, tıpkı Cobra gibi farklı görevler için modüler bir yapı ile sunuldu. Otokar, Cobra ile elde ettiği başarıyı ailenin yeni üyesi Cobra II ile pekiştirdi. Cobra II kısa sürede başarılı performansıyla kullanıcıların beğenisini kazandı; Türkiye’nin yanı sıra ihracat pazarlarında da tercih edilen bir araç oldu.
Araştırma ve geliştirme çalışmalarını sürdüren Otokar, son olarak modüler yapıdaki Cobra II aracının güncel ve gelecek tehditlere karşı “mayına karşı korumalı araç” (MRAP) versiyonunu geliştirip ürün ailesine ekledi. Yeni nesil mayına karşı korumalı bir araç olan Cobra II MRAP, kullanıcıların yüksek balistik ve mayın koruma ile yüksek taşıma beklentilerini bu sınıf araçlardan farklı bir hareket kabiliyetiyle sunuyor. Riskli bölgelerde yüksek beka Otokar’ın kara araçlarındaki 35 yıla yaklaşan tecrübesinin ve bilgi birikiminin yansıtıldığı Cobra II MRAP, riskli bölgelerde yüksek beka kabiliyeti sağlıyor. Mürettebata balistik, mayın ve el yapımı patlayıcı tehditlerine karşı üstün koruma sunuyor. Cobra II MRAP, Cobra II ile benzer hareket ve konfor parametrelerini koruyarak söz konusu tehditlere karşı güvenli bir kullanım sağlıyor. Araç tabanındaki mayın kalkanı sayesinde üstün mayın koruması, yüksek modüler yapı ve servis edilebilirlikten kayıp yaşanmadan sunulabiliyor.
Yüksek harekat kabiliyeti, düşük silüet Cobra II MRAP’ta, 32 binden fazla aracı 35’ten fazla ülkede kullanılan Otokar’ın farklı arazi ve iklim koşullarında elde ettiği birikimin yansımaları bulunuyor. Dünyadaki benzer mayına karşı korumalı araçlara kıyasla Cobra II MRAP, ağırlık merkezinin alçak olması sebebiyle sadece stabilize yollarda değil, arazide de üstün bir hareket kabiliyeti ve eşsiz bir yol tutuşu sunuyor. Cobra II MRAP’ın bağımsız süspansiyon sistemi, arazide üstün performans sağlıyor. Araç, benzerlerine kıyasla daha düşük bir silüete sahip olduğu için daha az fark ediliyor. Cobra II MRAP, tüm Otokar zırhlı araçları gibi modüler bir tasarıma sahip bulunuyor. Bu sayede farklı görevlere uygun bir platform olurken, kullanıcılara muharebe sahasında lojistik avantajlar sunuyor. Özel tasarımı, yüksek güvenilirlik, bakım ve onarım kolaylığı ve güç paketi, saha şartlarında bile komple ve hızlı montaj/demontaj yapılmasına imkan veriyor. Modüler tasarımının yanı sıra sahip olduğu yüksek taşıma kapasitesi ve geniş iç hacim, Cobra II MRAP’a farklı silah sistemlerinin ve görev donanımlarının entegrasyonuna imkan veriyor. Farklı yerleşim seçenekleri ile 11 kişiye kadar personel taşıma kapasitesine sahip araç, kullanıcı gereksinimlerine uygun olarak 3 veya 5 kapılı olarak yapılandırılabiliyor.
Kahramankazan’da bulunan Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ) tesislerinde, TUSAŞ tarafından halihazırda yürütülen üç taarruz helikopteri projesinden biri olan “T629 Taarruz Helikopteri” görücüye çıktı.
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii’nin yürüttüğü üç taarruz helikopteri projesinden bir tanesi olan T-629 sayesinde, Türkiye, beş tonluk T-129 ATAK Taarruz ve Taktik Keşif Helikopteri ile on tonluk Ağır Sınıf Taarruz Helikopteri arasında bir ara platforma sahip olacak
İnsansız ve elektrikli yapıdaki T629 Taarruz Helikopteri’nin, özellikle Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için faydalı olacağı düşünülüyor. Yakın gelecekte envantere almayı planladığı TCG ANADOLU Amfibi Harp Gemisi için helikopter platformu ihtiyacı olan Türk Deniz Kuvvetleri’nin, T629 ile bu ihtiyacının önemli bir kısmını giderebileceği öngörülmekte.
Gelişen teknoloji hayatımızın her alanına nüfus etmek ile birlikte silah endüstrisini de baştan başa yeniliyor. İşte Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından kullanılan yerli teknoloji ürünü olan silahlar…
Yerli makineli tüfek SAR 762 MT testleri başarıyla geçti. Silah hızlı değiştirilebilir namlu ile kesintisiz atış yapabilecek. Asker ve polisin yeni gözdesi olacak. Özgün ve yerli makineli tüfek SAR 762 MT’nin seri üretimi için geri sayım başladı.
Yerli ve milli tüfek, Düzce’de üretilecek. SAR 762 MT’nin 4 ayrı modeli bulunuyor. Hızlı değiştirilebilir namlu ile kesintisiz atış kabiliyetine sahip.
Isınan namlu, yedek namluyla hızlı ve emniyetli şekilde değiştirilebiliyor. Böylelikle tüfek, ateş gücünden ödün vermeden muharebeye devam edebiliyor. Bin 200 metreden uzun menzile sahip silahın ortalama ağırlığı ise 12 kilogram.
Prototip üretimi tamamlanan ve “ULAQ” serisinin ilk platformu olan Silahlı İnsansız Deniz Aracı (SİDA) denize indirildi ve tecrübe seyirlerine başlandı. SİDA, 400 kilometre seyir menziline, saatte 65 kilometre sürate, gündüz/gece görüş kabiliyetine, milli kriptolu haberleşme altyapısına sahip ve gelişmiş kompozit malzemeden üretildi. SİDA, keşif, gözetleme ve istihbarat, su üstü harbi, asimetrik harp, silahlı eskort ve kuvvet koruma, stratejik tesis güvenliği gibi görevlerin icrasında karadan mobil araçlarla ve karargah komuta merkezinden veya yüzer platformlardan kullanılabilecek.
Türkiye’nin ilk silahlı insansız deniz aracı ULAQ, milli füze sistemleri üreticisi ROKETSAN’ın ürünleri 4’lü lazer güdümlü füze Cirit podu ve 2’li Lazer Güdümlü Uzun Menzilli Tanksavar Füze Sistemi (L-UMTAS) lançeri ile donatıldı.
8 kilometrelik menziliyle sınıfının lideri konumundaki Cirit, kara ve deniz platformlarının yanı sıra helikopter, sabit kanatlı uçak ve insansız hava araçlarına (İHA) entegre edilebiliyor. Hassas güdümlü tanksavar füze sistemi L-UMTAS ise 8 kilometrelik menzili, lazer güdüm yeteneği ve zırh delici tandem harp başlığıyla sabit ve hareketli kara ve deniz hedeflerine karşı etkin bir silah sistemi olarak öne çıkıyor. Cirit ve L-UMTAS silah sistemleri, kara araçları, sabit platformlar ve deniz platformlarında da kullanılan ROKETSAN’ın stabilize taret sistemi ve gemi üstü ekipmanlarıyla birlikte ULAQ üzerinde yer alıyor. Deniz testlerinin tamamlanmasının ardından bu yılın ilk çeyreği sonunda atış testlerinin gerçekleştirilmesi planlanıyor.
SİDA, farklı operasyonel harekat ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde füze sistemlerinin yanı sıra elektronik harp, jamming (karıştırma) gibi farklı tiplerde faydalı yükler ve farklı haberleşme ve istihbarat sistemleri ile donatılabilecek. Bununla birlikte, araç, kendisiyle eş veya farklı yapıya sahip diğer SİDA’larla operasyon yapma, İHA, SİHA, TİHA’lar ve insanlı hava araçları ile müşterek harekat kabiliyetlerine sahip olabilecek. Diğer yandan SİDA sadece uzaktan kontrol edilen bir insansız deniz aracı olmanın haricinde, yapay zeka ve otonom davranış özellikleriyle üstün ve çağın ilerisinde yeteneklerle donatılacak. İnsansız deniz araçları alanında ARES Tersanesi ve Meteksan Savunma tarafından başlatılan projenin ilk fazı olan ve prototipi denize indirilen SİDA’nın ardından istihbarat toplama, mayın avlama, denizaltı savunma harbi, yangın söndürme ve insani yardım/tahliye amaçlı insansız deniz araçlarının da üretime hazır olacağı bildirildi.
SİDA’yı yaparken özellikle Ege ve Akdeniz’de görev yapmasını hedeflediklerini anlatan Alanç, “Ege’deki karasuları problemlerinde, çok sıklıkla yaşanan kayalık krizlerinde, bu alanlarda çok daha rahatlıkla görev yapabilecek ve radar imzası denilen düşman kuvvetleri tarafından görülmesi çok düşük olasılıklı olan bir bot. Adaların arkasını adeta bizim için ayrı bir göz olarak gözetleyebilecek, istihbarat toplayabilecek hem de güdümlü mermi angajmanı yapabilecek bir bot.” ifadelerini kullandı.
Türk mühendis ve işçisinin geliştirdiği MPT-76’da, 2016 yılında seri üretime başlandı. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) koordinasyonunda Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK), Sarsılmaz ve Kale Kalıp tarafından üretilen çok sayıda tüfek güvenlik güçlerinin kullanımına sunuldu. Teslimatlar sürerken sahadan alınan geri bildirimlerle ekipmanların daha etkin kullanmasına yönelik çalışmalara devam edildi. Bu kapsamda MKEK tarafından tasarlanan hafifleştirilmiş Milli Piyade Tüfeği MPT-76-MH’nin kalifikasyonu tamamlandı. Yapılan çalışmalarla tüfeğin ağırlığı 400 gramdan fazla hafifledi. Böylece tüfeğin ağırlığı yaklaşık 3 kilo 750 gram oldu.
SSB Başkanı İsmail Demir de Twitter hesabından konuya ilişkin olarak “Güvenlik güçlerimizin sahada ekipmanlarını daha etkin kullanmasına yönelik çalışmalarımız sürüyor. MKEK tarafından tasarlanan hafifleştirilmiş Milli Piyade Tüfeği MPT-76-MH’nin kalifikasyonu tamamlandı.” açıklamasında bulundu. MPT-76, başlangıçta 4,2 kilogram ağırlığa sahip olarak geliştirildi. NATO standartları kapsamında soğuk, sıcak, kum, yağmur, çamur gibi ağırlaştırılmış ortamlarda 42 testi hatasız geçen MPT-76, eksi 40 ve 65 derecede, basınçlı su tehdidi altında ve balçıkta bile sorunsuz çalışıyor.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçları doğrultusunda MKEK tarafından geliştirilen MPT-76, 7,62×51 milimetre NATO mühimmatlarını ateşleyebiliyor. Yarı ve tam otomatik modlarda, gaz piston hareketli döner başlı kilitlemeli mekanizmayla çalışan tüfeğin etkili menzili 600 metreye ulaşıyor. MPT-76, beslemesini 20 mermi kapasiteli şarjörden sağlıyor. 406 milimetre uzunluğunda namluya sahip silahın, 12 kademeli ayarlanabilir dipçik tam açık konumdayken uzunluğu 1000 milimetre oluyor.
Roketsan’ın geliştirdiği uzun menzilli gemisavar füzesi Atmaca’nın seri üretime geçiş test faaliyetleri Sinop’ta gerçekleştirildi. Test atışlarını, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve Vali Erol Karaömeroğlu da izledi.
Atışların ardından konuşan Oramiral Özbal, “Milli ürünümüz Atmaca dosta güven, düşmana korku salacak.” ifadesini kullandı. Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir de Twitter hesabı üzerinden atış denemelerine ait görüntüleri yayınladı.
Hedefin başarıyla imha edildiğini belirten İsmail Demir, “İlk milli gemisavar füzemiz #ATMACA, milli gemimiz TCG Kınalıada’dan atışında hedefi başarıyla imha etti. Emeği geçen herkesi kutluyorum. Kahraman ordumuza hayırlı olsun!” ifadelerine yer verdi.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) tarafından yürütülen, STM Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ’nin ana yüklenici olduğu gemi inşa projesi İstanbul Tersane Komutanlığı’nda sürüyor. İstanbul Fırkateyni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törenle suyla buluştu. Başkanlığın 2021 yılı savunma sanayi projeleri kapsamında inşası süren gemi denize indirildi.
STM, ana alt yüklenicilerinden biri olduğu MİLGEM Projesi’nin ilk 4 gemisi Ada sınıfı korvetlerin Deniz Kuvvetleri Komutanlığına tesliminin ardından, projenin devamı niteliğindeki “İ Sınıfı Fırkateyn (MİLGEM Projesi 5’inci Gemi) Tedariki Projesi”nde ana yüklenici sorumluluğunu üstlendi.Şirket, 2019 yılında SSB ile tedarik sözleşmesi imzaladı. Sözleşmeyle STM, geminin tasarımı, silah-elektronik sistemleri ve ana tahrik sistemi sorumluluklarını da kapsayacak şekilde ana yüklenici olarak görevlendirildi. ASELSAN ve HAVELSAN’ın ana iş ortakları olarak yer aldığı projede, 150’den fazla sistem için 80 civarında alt yüklenici görev yapıyor. Toplamda sözleşmeli ve sipariş emriyle çalışılan firma sayısı ise 220’yi buluyor.
İ Sınıfı Fırkateyn Sözleşmesi’nde, sistem ve sistem sağlayıcı firmalar geçmiş MİLGEM gemilerindeki firmalarla aynı olacak şekilde kurgulandı ve mevcut yerli firmalarla projeye başlandı.Bu süreçte yapılan araştırma ve çalışmalarla, belirlenmiş teknik isterler ve performans olarak yabancı menşeli ürün/sistem isterlerini karşılayan yerli firmalar da takvim ve bütçe etkisi olmamak kaydı ve müşteri kabulüyle projeye dahil edilebiliyor.Sistem tedariki yapılan 80 civarındaki alt yüklenicinin üçte ikisi yerli, üçte biri yabancı firmalardan oluşuyor.İ sınıfı fırkateynler, gelişmiş hava savunma ve su üstü harbi, denizaltı savunma harbi ve karakol faaliyetlerinin icrasını yerine getirecek. Keşif ve gözetleme, hedef tespit, teşhis ve tanıma, erken ihbar görevleri ile üs ve liman savunması görevlerini gerçekleştirecek fırkateynler, gelişmiş denizcilik özellikleriyle tamamen milli imkanlarla tasarlandı. Fırkateyn, tek gövdeli deplasman tipi tekne formunda inşa ediliyor.
Fırkateynin boyu 113 metre ve genişliği 14,4 metre . Yaklaşık 3 bin ton deplasmana sahip İ sınıfı fırkateyn, Ada sınıfı korvetlerden farklı olarak satıhtan havaya güdümlü mermi bulunduracak ve fırlatabilecek.İ sınıfı fırkateyn, milli bir elektronik harp sistemine ve yeni nesil milli savaş yönetim sistemine, geliştirilmiş silah, radar ve sensörler ile muhabere ve seyir sistemlerine yüzde 75’in üzerinde yerli katkı payıyla sahip olacak.Yerli tedarikçiler, geminin silah elektronik sistemleri ile gemi elektrik sistemi, yardımcı makine sistemleri (dizel jeneratör setleri, entegre platform kontrol ve izleme sistemi, KBRN üniteleri ile tespit ve teşhis sistemi, tulumbalar, valflar, elektrik güç sistemleri, kablolar, tablo ve panolar, hava kompresörleri, yangın söndürme sistemleri ve benzeri), gemide yaşam için gerekli ekipmanları (ısıtma, havalandırma ve iklimlendirme sistemi, tat


This post first appeared on Rumico, please read the originial post: here

Share the post

Türkiye’nin yeni zırhlı aracı Altuğ 8×8 göreve hazırlanıyor (Türkiye’nin yeni nesil yerli silahları)

×

Subscribe to Rumico

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×