Kalp hastalıklarının kaynağına inildiğinde hem genetik hem de çevresel faktörler etkilidir. Etkili çevresel faktörlerin en başında ise Beslenme gelir. Kalp hastalıkları için beslenme düzenlenirken ve oluşturulurken bireysel özellikler (yaş, cinsiyet, BKİ, genetik yapı, sağlık sorunları) mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.

Kalp hastalıklarından korunmak için yapılması gereken, sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmak, düzenli egzersiz yapmak, tütün ve diğer zararlı alışkanlıklardan uzak durmaktır.

Obezite kalp hastalıkları için bir risk faktörü olması sebebiyle vücuttaki fazla kilonun kaybının da burada önemli bir yeri vardır. Beden Kütle İndeksinin 18,5 – 24,9 kg/m2 sınırları arasında olması, bel çevresinin kadınlarda

Total kolesterol, LDL kolesterol, HDL kolesterol ve trigliserit seviyelerinin normal sınırlara çekilmesi, kan basıncının da normal aralıklarda seyretmesi gereken hedeflerdendir.

Bu sebeple kalp sağlığının iyileştirilmesi ve geliştirilmesinde sebze, meyve, kurubaklagil, tam tahıl ürünleri, kuru yemişler, balık, yağsız et ve yarım yağlı süt ürünlerinin belirli porsiyonlarda günlük tüketimi önerilir.

Taze ve tuz içeriği düşük besinlerin tercihi de yine önemli bir etmendir. Önerilen günlük tuz tüketimi 5 g şeklindedir. Ekmek, hazır ve işlenmiş gıdalar, salamura ürünler de içerdikleri tuz miktarları sebebiyle tüketimi kontrollü gerçekleştirilmesi gereken gruplar arasında yer alırlar.

Şeker ilave edilmiş gıdalar ve meşrubatların tüketimi de yine önerilmeyen gruplar arasında bulunur.

Karbonhidratlar vücut için en hızlı ve en ekonomik enerji kaynağıdır. Karbonhidratların vücuda fazla alınması, karaciğer tarafından karbonhidratların yağa dönüşerek, vücudun belirli bölgelerinde yağ birikiminin artmasına; yetersiz alınması ise vücutta protein yıkımının artmasına neden olur.

Günlük karbonhidrat ihtiyacı sebzeler, meyveler ve tam tahıllı gıdalar ile karşılanabilir. Meyve, sebze ve tam tahıllardan zengin bir diyet lif içeriği yüksek olması sebebiyle kan basıncı üzerinde olumlu etki gösterir.

Meyve suyu ise meyve eş değeri değildir, lif içeriği olmadığı için tokluk sağlamaz, fazla miktarda karbonhidrat alımına sebep olur. Vitamin ve minerallerden zengin bir beslenme düzeni için oldukça renkli sebze ve meyveler günlük olarak diyetimizde tercih edilmelidir.

Tercih edilecek protein kaynakları genellikle yağsız kırmızı et, derisiz tavuk eti, balık ve hindi eti gibi sağlıklı kaynaklar olmalıdır. Balık tüketiminin haftada 2 kez olması önerilir.

Süt ve süt ürünleri ise yarım yağlı veya yağsız tüketilmelidir. Yemeklerde katı yağ (tereyağı, kuyruk yağı, iç yağı) yerine sıvı yağlar (ayçiçeği yağı, zeytinyağı) kullanılmalıdır. Vücudumuza alacağımız protein ve yağ kaynaklarının nereden, ne miktarda ve günlük kaç porsiyonda alındığına da dikkat edilmelidir.

Unutulmamalıdır ki “Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun” demiştir Hipokrat.