Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

Tünel, İstanbul’un en eski markası

Bir buçuk asra dayanan tarihiyle, yer altı füniküler sistemi olarak dünyanın ilk, yeraltı toplu taşıma sistemi olarak ise Londra’dan sonra dünyanın ikinci metrosu unvanına sahip olan F2 Karaköy – Beyoğlu tarihi tünel füniküler hattı, İstanbul’un hatta ülkemizin en eski ve en değerli markalarından biri.

Fotoğraf: İETT arşivi

Tünel, yer altı şehir içi füniküler yani eğimli arazilerde vagonların birbirlerini ağırlık olarak etkilemeleri prensibi ile yapılan ve halen kullanılan Avrupa kıtasındaki en eski toplu taşıma hattı özelliğini taşıyor. Karaköy ve Beyoğlu’nu birleştiren iki istasyonlu Tünel, Karaköy ile Beyoğlu’nu en kısa yoldan birbirine bağlıyor.

17 Ocak 1875’te açılan Tünel’in hikayesi İstanbul’a turist olarak gelen bir Fransız inşaat mühendisi ile başlıyor.

1800’lü yıllarda Yüksek Kaldırım Caddesi Fotoğraf: degisti.com

Mösyö Eugène-Henri Gavand

Fransız mühendis Gavand, İstanbul’da bulunduğu günlerde, Yüksek Kaldırım Caddesi’ndeki yolcu sayısının fazlalığına oldukça şaşırır. O yıllarda Galata şimdiki adıyla Karaköy, Osmanlı İmparatorluğu’nun finansal ve ticari merkeziydi. Borsa, bankalar, sigorta şirketleri, yabancı şirketler ve liman bu semtte bulunuyordu. Pera yani Beyoğlu ise İstanbul’un hem sosyal yaşam alanı durumundaydı hem de yabancı elçiliklerin, otellerin ve ticaret pazarlarının bulunduğu semtti. Semtlerden birinin deniz seviyesinde diğerinin ise onun üstündeki dik tepede yer alıyor olması ulaşımı güç hale getiriyordu. İki semt arasında bağlantıyı sağlayan Yüksek Kaldırım Caddesi’nde günde ortalama kırk bin kişi yukarıdan aşağı, aşağıdan yukarı gidip geliyordu.

Fransız mühendis, iki semti birbirine bağlayarak ulaşımı kolaylaştıracak alternatif bir yöntem düşünmeye başlar. Dik yokuşu tırmanacak ve inecek asansör tipinde bir füniküler demiryolu inşa etmeye karar vererek projesini hazırlamak üzere ülkesine döner.

Galata’dan Pera’ya İstanbul’un Büyükşehir Demiryolu

Gavand, Şubat 1868 tarihinde İstanbul’a geri gelerek dönemin Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz’e projesini sunar. Projeye göre, demiryolu Yüksek Kaldırım Caddesi’nin başlangıcından Yeni Cami Caddesi’ne ve Galata Köprüsü’ne kadar uzanacaktır. Hattın başlangıç noktası, Galata Köprüsü’ne 140 metre, Haliç’e 90 metre, Galata Mevlevihanesi’ne ise 70 metre mesafede olacaktır.

Hattın profil ve kesit çizimi / Eugène-Henri Gavand

Sultan Abdülaziz, 10 Haziran 1869’da demiryolunu inşa etmek üzere Gavand’a imtiyaz verir.

Gavand, demiryolunu inşa edecek şirketi kurmak için Fransa’daki hissedarlar ile birlikte çalışır ama o sırada Prusya’nın Fransa’yı işgal etmesi merkezi Fransa’da olan bir şirket kurmasını imkansızlaşır. Bu durumda şirket İngiltere’de “The Metropolitan Railway Of Constantinople From Galata to Pera” ismiyle kurulur. Türkiye’nin ilk yap-işlet-devret modeli olan Tünel’in işletme süresi 42 yıl olarak belirlenir.

Tünel’in açılışı Fotoğraf: İETT arşivi

Tünel’in inşaatına 30 Haziran 1871’de başlanır. Ancak arazi sahipleri ile şirket arasındaki çatışmalar inşaatın uzun süre durmasına ve ertelenmesine neden olur. Tünel, inşasının başlangıcından üç yıl sonra, 1874 yılının Aralık ayında tamamlanarak hayvan taşımalı deneme seferlerine başlar. 17 Ocak 1875 tarihinde ise 573 metrelik hattı ile hizmete açılır ve ilk seferini gerçekleştirir.

İlk yıllarda Tünel girişi Fotoğraf: funimag.com

Yapımı 180 bin Osmanlı Lirası’na mal olan Tünel, hem gün içinde bir çok kez Yüksek Kaldırım yokuşunu çıkıp inen insanların hayatını kolaylaştırır hem de kısa sürede Beyoğlu’nun sosyal yaşamına canlılık kazandırır. Beyoğlu çıkışının karşısındaki meydana ise bu tarihten itibaren Tünel Meydanı adı verilir.

İlk jeton Fotoğraf: İETT arşivi

İlk seferler

Tünel, seferlerine iki tarafı açık ahşap vagonla başlar. Vagonlardan biri yolcular için ayrılmıştır ve içinde erkekler ve kadınlar için ayrı bölmeler bulunmaktadır. Diğer vagon ise eşyaları, hayvanları ve atlı arabaları taşımak için kullanılır. Elektrik olmadığı için vagonlar gaz lambalarıyla aydınlatılır. Yolculuk ücreti için ise 10 para değerindeki jetonlar satışa çıkarılır.

Şehir içi toplu taşımacılığın ilk örneklerinden olan hatta Karaköy ve Tünel Meydanı olarak iki istasyon bulunuyordu. Genişliği 6,7 metre, yüksekliği 4,9 metre olan tuğla kaplı tek bir tünelden oluşan hat, enerji olarak 150 beygir gücüne sahip iki buhar makinesiyle çalışıyordu.

Hattın profili düz değildi; Galata’da deniz seviyesinden yüksekliği 1,15 metre iken Beyoğlu’nda 62.70 metreye çıkıyor, hat boyunca eğimi yüzde 2’den yüzde 15’e kadar değişiyordu.

Dersaadet Mülhakatından Galata ve Beyoğlu Beyninde Tahtel’arz Demiryolu’dan İETT’ye

1911 yılında Osmanlı uyruğuna geçen Tünel, oldukça uzun bir isim alır: Dersaadet Mülhakatından  Galata ve Beyoğlu Beyninde Tahtel’arz Demiryolu. Türkçe olarak Galata ve Beyoğlu Arasındaki Yeraltı Demiryolu Şirketi.

Tünel, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra, Mart 1939 tarihinde 175 bin Türk Lirasına satın alınarak ulusal hale getirilir. 16 Haziran 1939 tarihinde ise işletme hakkı yeni kurulan İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri (İETT) Umum Müdürlüğü’ne devredilir.

İkinci Dünya Savaşı sırasında malzeme sıkıntısından dolayı çalışamayan Tünel, üç buçuk ay kadar kapalı kalır. 1968 yılında ise Tünel için yeni bir dönemin ilk adımları atılır. Fransız Eletctro Enterprise firması ile anlaşma yapılarak yenileme ve elektrifikasyon çalışmaları başlatılır. Yenileme üç yıl sürer. Tünel, elektrikli sisteme geçirilir; ahşap vagonlar pnömatik lastikler üzerinde çalışan iki adet çelik vagon ile değiştirilir; seyir hızı saatte yaklaşık 25 kilometreye çıkarılır. Yenilenen Tünel, 2 Kasım 1971 tarihinde hizmete başlar.

İstanbul’un en değerli markalarından olan Tünel, 1875 yılından bu yana İstanbullulara aralıksız hizmet vermekte ve halen günde ortalama 200 sefer yaparak yaklaşık 12 bin yolcu taşımaktadır.

Metrohan ve Cer Atölyesi

Günümüzde İETT’ye ait yönetim birimlerin bulunduğu Metrohan, Tünel’in Beyoğlu girişinin üzerinde yer alıyor. Görkemli bir mimariye sahip olan yapının projeleri 6 kat olarak 1912 yılında Belçika’nın Charleoi kentinde çizilmiş. Bugün binada görülen 7. kat ise 1930’lu yıllarda eklenmiş.

Metrohan Fotoğraf: CeeGee

Yuvarlak kemerli altı adet kapı ile Tünel’e giriş sağlayan bina, dikdörtgen bir plana sahip. Çelik konstrüksiyon kullanılarak inşa edilen yapının zeminde ve merdivenlerinde malzeme olarak mermer kullanılmış. Merdiven trabzanları ise art nouveau tarzında tasarlanan demirlerle süslenmiş.

Cer Atölyesi Fotoğraf: funimag.com

Cer Atölyesi, Tünel’in buhar ile çalıştığı dönemlerde vagonların buhar üretim merkezi olarak kullanılmış. Binada dikkat çeken büyük baca da buharın çıkması için tasarlanmış.

Metrohan’ın tam karşısında yer alan atölye binasında Tünel’in dev makaraları bulunuyor.

Günümüzde de Tünel’in beyni olarak hizmet veren atölyede, ustalar hat ile ilgili olası tüm arızaları anında saptıyor ve hattı kontrol altında tutuyorlar.

Tünel, İstanbul’un en eski markası yazısı Kilsan Blog sitesine aittir.



This post first appeared on Mimari, Sanat, Tasarım, Çevre, Yaşam | Kilsan, please read the originial post: here

Share the post

Tünel, İstanbul’un en eski markası

×

Subscribe to Mimari, Sanat, Tasarım, Çevre, Yaşam | Kilsan

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×