Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

CMK Madde 100 Nedir?

5271 sayılı CMK’da “tutuklama koruma tedbiri”ne dair hususlar Kanun’un 100-108 maddeleri arasında düzenlenmiştir. CMK Md. 100, Tutuklama nedenlerini belirlemiş ve hangi hallerde tutuklama yapılacağını düzenlemiştir.

CMK Madde 100’de Belirtilen Tutuklama Nedenleri Nelerdir?

Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir.

İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.

Tutuklama nedeni var sayılan haller ise şöyle düzenlenmiştir (CMK Md. 100/2):

            a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.

            b) Şüpheli veya sanığın davranışları;

                        1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,

                        2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,                   

            Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.

          Şüphelinin durumu bu nedenler çerçevesinde değerlendirilecek ve olayda bu durumların var olup olmadığı incelenecektir.

CMK Madde 100/3 Nedir?

CMK’da tutuklama kararı verilebilecek suçlar da sayma yolu ile belirlenmiştir.

Maddenin dördüncü fıkrası hükmüne göre de sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.

CMK Md. 100/3 hangi suçlarda tutuklama tedbiri uygulanacağını belirlemiştir. Bu suçlar “katalog suçlar” olarak da sisimlendirilmektedir.

Belirtilen suçlar şunlardır:

          “a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;

          1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),

          2. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80)                  

          3. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),

            4. Kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent b, e ve f) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),

            5. İşkence (madde 94, 95),

            6. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),

            7. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),

            8. Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),

            9. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),

            10. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),

            11. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),

            12. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),

            b) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.

            c) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.

            d) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.

            e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.

            f) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.

            g) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar.

            h) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar.

            i) Kadına karşı işlenen kasten yaralama suçu.

            j) Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu.

Katalog Suçlar Nelerdir?

“Tutuklama koruma tedbirinin” uygulanabileceği suçlar hukuk dünyasında ve genel anlamda katalog suçlar olarak adlandırılmaktadır.

Katalog suçlar, belirli koruma tedbirlerinin tatbik edilebileceği TCK’da ve diğer kanunlarda tanımlanan suçlar olarak kabul edilmektedir.

Hukukumuzda çoğu zaman yanlış uygulanan tutuklama tedbiri bakımından sınırlama getirmek ve belirli suçlara özgü ve koşulları oluşması halinde tutuklama kararı verilmesini sağlamak için katalog suçlar oluşturulmuştur.

Ceza Muhakemesi Kanunu 100. Madde Tutuklama Nedenleri Örnek Kararlar

* Anayasa Mahkemesinin 04 Aralık 2013 tarih ve 2012/1272 başvuru numaralı Mustafa BALBAY kararı: Milletvekili seçildikten sonra yapmış olduğu tahliye talebi ile ilgili karar ve bu karara itiraz üzerine verilen karar tarihinde başvurucu yaklaşık olarak 2 yıl 4 ay tutuklu kalmıştır. Özellikle 5271 sayılı Kanunun 109. Maddesinin (3) numaralı fıkrasında tutuklama yerine adli kontrol hükümlerinin 6352 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 5/7/2012 tarihinden itibaren başvurucu lehine de uygulanma imkanı ortaya çıkmıştır. Buna rağmen, anılan kararlarda hedeflenen meşru amaçla yapılan müdahale arasında gözetilmesi gereken denge açısından, mevcut adli kontrol tedbirlerinin yeterince dikkate alınmadığı sonucunda varılmıştır. Bu sonuç, 6352 sayılı Kanunun yürürlüğe girdikten sonraki tahliye talepleri üzerine verilen kararlar bakımından daha belirgindir. Bu durumda, tutukluluğun devamına karar verilirken yargılamanın tutuklu sürdürülmesinden beklenen kamu yararı ile başvurucunun seçilme ve milletvekili olarak siyasi faaliyette bulunma hakkı arasında ölçülü bir denge kurulmadığı ve bu nedenle tutuklu kaldığı sürenin makul olmadığı sonucuna varılmıştır.”

  • Aynı Karar’da “Tutuklamanın devamına karar verilirken, davanın genel durumu yanında, tahliyesini talep eden kişinin özel durumunun dikkate alınması ve bu anlamda tutukluluk gerekçelerinin kişiselleştirilmesi bir zorunluluktur. Başvurucunun tahliye taleplerini inceleyen mahkemeler, bu talepleri reddederken gerekçelerini yeterince kişiselleştirmemiş, kişinin kaçacağına yahut delilleri karartacağına dair inandırıcı somut olgular ortaya koyamamıştır ( AYM B.No:2012/1272,04.12.2013, parag.116) “ denilmiştir.
  • Mahkemenin (İst. 13 Acm), 6352 sayılı kanun kapsamında tutukluluk halinin yeniden değerlendirilmesi talebi üzerine verdiği 27.07.2012 tarihli kararında yer alan, dava kapsamında yargılanan sanıklardan birkaçının kaçması ya da kaçmaya teşebbüs etmesi, yine bazı sanıkların delilleri karartma girişiminde bulunması şeklindeki gerekçeleri, diğer sanıkların da bunları yapabileceğine dair karine olarak değerlendirilemez. Aksi takdirde, masumiyet karinesi ve bununla bağlantılı olarak kişi hürriyetine ilişkin ilkelerin zedelenebileceği açıktır. bu nedenle, aynı davada yargılanan bazı sanıkların durumlarından hareketle genelleme yapılarak diğerlerinin de aynı davranışta bulunabileceğini varsaymak, kişiselleştirmeyi engellediği gibi, özgürlüğün esas, tutukluluğun istisna olduğu yönündeki anlayışla da bağdaşmaz. Bu çerçevede tutukluluğun devamına ilişkin kararlarda ileri sürülen gerekçelerin ilgili ve yeterli olduğu söylenemez. (AYM B.No:2012/1272,04.12.2013, parag.117)
  • Derece Mahkemelerince verilen tutukluluğa itiraz ve itirazın reddine dair kararların gerekçeleri incelendiğinde, bu gerekçelerin tutukluluğun devamının hukuka uygunluğu ve tutulmanın meşruluğunu haklı gösterecek özen ve içerikte olmadığı ve aynı hususların tekrarı niteliğinde olduğu görülmektedir. Somut olaydaki tutukluluk halinin devamına ilişkin bu gerekçelerin (Başvurucuların tahliye taleplerini değerlendiren İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, “tutuklu sanıkların üzerilerine atılı suçu işledikleri hususunda; mağdur beyanları ve tutanaklar göz önünde bulundurulduğunda kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların varlığı ve atılı suçların 5271 sayılı Kanunun 100. Maddesinin 3. Fıkrasında gösterilen tutuklama nedenleri arasında yer aldığı, ayrıca tutuklama nedenlerine göre de adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı ve tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu” gerekçesiyle başvurucuların tutukluluk hallerinin devamına karar vermiştir.) ilgili ve yeterli olduğu söylenemez. (AYM B.No: 2012/1158, 21.11.2013,parag.56-57)
  • Tedbir olarak başvurucunun tahliyesine karar verilen bu dosya hakkında esas hakkındaki incelemesinde AYM, “kişi özgürlüğü ve güvenliğinin” ihlal edildiğine ilişkin şikayetlerin “süre aşımı” nedeniyle, “Yaşam hakkının” ihlal edildiğine ilişkin şikayetlerin ise “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. AYM’ye göre, suç isnadına veya mahkûmiyet kararına bağlı olarak özgürlüğünden yoksun bırakılan bir kimsenin sağlık gerekçesiyle serbest bırakılması için hiçbir “genel zorunluluk” bulunmamaktadır. Hasta bir kişinin cezaevinde tutulmasının, ancak cezaevi şartları veya uygulanan tedbirlerin kişiyi olağanın üzerinde sıkıntıya sokacak nitelikte olması halinde insanlık dışı veya aşağılayıcı bir muamele olarak nitelendirilebilir. (AYM, B. No: 2014/648, 18/9/2014, prg. 2. ).
  • AİHMye göre, kaçma tehlikesiyle ilgili olarak sanığın karakteri, ahlakı durumu, ikametgahı, mesleği, malvarlığı, aile bağları, tutukluluğa karşı gösterdiği tepki, bir başka ülkeye gerçekten kaçmayı planlayıp planlamadığı, kaçmayı planladığı ülkeyle bağlantıları gibi unsurlar önemlidir (Yağcı ve Sargı/Türkiye, B.no:16419/90, 16426/90, 8/6/1995)
  • Mahkûmiyet kararlarının esas olarak, bilirkişi raporları, iletişimin tespiti kapsamındaki görüşme kayıtları ile ihalelere katılan şirketlere ait evrak ve ihale dosyalarında yer alan bilgi ve belgelere dayandığı dikkate alındığında tutukluluğun devamı bakımından gerekçe olarak kararlarda yer alan delillerin karartılması olasılığı” da ilgili” ve yeterli” değildir.” (AYM, B. No: 2012/1272; prg.116, 117).
  • AYM, derece mahkemesi tarafından Başvurucunun tahliye talepleri yargılama sürecinde, birden fazla suçtan yargılama yapılıyor olması ve atılı suçların niteliği, kanıt durumu, kaçma, delilleri karartma olasılıkları, sanıklara verilmesi muhtemel ceza miktarları, dosyadaki ihaleye fesat karıştırılması suçlarıyla ilgili bilirkişi raporları, iletişim tespit tutanakları, yağma suçuyla ilgili müşteki beyanları ve olaydan sonra ele geçen senetler” gerekçe gösterilerek tutuklama kararına itirazın red edilmesi, başvuru sahibinin kaçma ve delilleri karartma olasılığının somut bir olgu veya durumla ilişkilendirilmemiş olması Anayasanın 19/7. maddesine aykırıdır. (AYM, B. No: 2013/6149, 6/3/2014, prg. 54- 55).
  • Başvurucunun tahliye taleplerini inceleyen mahkemeler, bu talepleri reddederken gerekçelerini yeterince kişiselleştirmemiş, aynı zamanda milletvekili seçilmiş olan başvurucunun kaçacağına ya da delilleri karartacağına dair inandırıcı somut olgular ortaya koyamamıştır.” (AYM, B. No: 2012/849, 4/12/2013, prg. 101 ve 102. 70 AYM, B. No: 2012/1321, 16/07/2014, prg. 19; AYM, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, prg. 64).

* “Davaya bakan mahkeme ile itiraz mercii, iddianamede düzenlenen her bir suç için tutukluluk süresinin bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiği ve sanığın ağır ceza mahkemesinin görevine giren birden çok suçtan tutuklanmış olduğu gerekçesiyle bu talebi reddetmiş ve tutukluluğun devamına karar vermişlerdir.Bireyler hakkındaki birden fazla suça ilişkin soruşturma ve kovuşturmaların bir dosya üzerinden yürütülmesi veya bir dosyada birleştirilmiş olması halinde bu soruşturma ve kovuşturmaların belli bir bütünlük içinde yürütüleceği göz önüne alındığında, uygulanan bir tutuklama tedbirinin soruşturma ve kovuşturmaların tamamı açısından sonuç doğuracağı açıktır. Bu nedenle azami tutukluluk süresinin kişinin yargılandığı dosya kapsamındaki tüm suçlar açısından en fazla beş yıl olması gerektiği anlaşılmaktadır. Tutuklama tedbiri, bir yaptırım olmadığından aynı dosya kapsamındaki her bir suç için azami tutukluluk süresinin ayrı ayrı hesaplanması kabul edilemez. Suç ve sanık sayısı, davanın karmaşık olması gibi etkenler tutukluluk süresinin makul olup olmadığı konusundaki değerlendirmede ele alınabilecek faktörler olup kanuni tutukluluk süresinin belirlenmesinde esas alınmaları mümkün değildir” (AYM, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, prg. 43 ve 49)

Uzman avukat kodrosu ile tüm hukuk davalarında Or.av sizlerle.



This post first appeared on Araç Değer Kaybı, please read the originial post: here

Share the post

CMK Madde 100 Nedir?

×

Subscribe to Araç Değer Kaybı

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×