Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

CMK Madde 147 İfade ve Sorgunun Tarzı

Şüpheli ve sanığın Ifade alma ve sorgu işlemleri bakımından izlenecek usul CMK Md. 147’de düzenlenmiştir.

İfade ve sorgu soruşturma ve kovuşturma evrelerinin önemli bir ceza muhakemesi işlemidir ve CMK’da düzenlenmiştir.

Soruşturma ve kovuşturmaya yön veren ve delillerin toplanmasına imkan sağlayan önemli bir işlemdir ve esasen suçun faili olduğundan şüphelenilen ya da faili olduğu açıkça bilinen kişileri hedefler.

İfade ve sorguya konu ifade alma işlemleri kişinin özgür iradesine dayanmalı ve onun bir yansıması olmalıdır. Bu nedenle ifade alma ve sorguda CMK’da belirlenen teme ilkelere uyulmalıdır.

          Kanuna göre ifade alma ve sorguda izlenecek usul kısaca şöyledir:

          a) Önce şüpheli Veya sanığın kimliği saptanır. Şüpheli veya sanık kimliği ile ilgili sorulara doğru cevap vermek zorundadır. Aksi takdirde yanlış verilen cevaplar ayrı bir ceza soruşturmasının konusu olabilir. Doğru bilgi soruşturmaya yön vermelidir. Bunun için işleme konu kişinin kimliğinin doğru bir şekilde tespiti gerekir.

          b) Şüpheli veya sanığa yüklenen suç anlatılır. Bu evrensel bir ilkedir ve isnad altında olan kişinin suçlamayı öğrenmesi, yapacağı savunmanın esasını oluşturur. Adil yargılanma ve yakalanan kişinin hakları ile de uyumludur.

          c) Şüpheli ve sanığa yasal haklarının bildirilmesi gerekir. Müdafi seçme hakkının bulunduğu ve onun hukukî yardımından yararlanabileceği, müdafiin ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine bildirilir. Müdafi seçecek durumda olmadığı ve bir müdafi yardımından faydalanmak istediği takdirde, kendisine baro tarafından bir müdafi görevlendirilir. Özellikle savunma bakımından Müdafi atanması ve buna dair koşullar bakımından bilgilendirme kişi hakları yönüyle önem arz eder. CMK’da bu konuda başkaca hükümler de öngörülmüştür.

          d) Yakalanan kişinin yakınlarından istediğine yakalandığı derhâl bildirilir. Şüpheli veya sanık yakalandığında, gözaltına alındığında veya gözaltı süresi uzatıldığında, Cumhuriyet savcısının emriyle bir yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin haber verilir.

          e) Yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu söylenir. “Susma Hakkı” olarak isimlendirilen bu hak kapsamında kişinin kendisine yapılan suçlama konusunda eylemsiz kalması ve açıklamada bulunmaktan kaçınmasına dair hakkı düzenlenmiştir.

          f) Şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır.

          g) İfade verenin veya sorguya çekilenin kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır. CMK m. 147/1 (g) bendinde yer alan düzenlemenin temel amacı, TCK madde 52/2-4‟de öngörülen adli para cezasının tayininde mahkemeyi bilgilendirmektir. Kişinin ekonomik ve kişisel durumu da suçtaki eylemleri ve kusuru bakımından önem arz eder ve yargılamda dikkate alınması gereken bir niteliğe sahiptir.

          h) İfade ve sorgu işlemlerinin kaydında, teknik imkânlardan yararlanılır. Delil olarak ulanma ve muhtemel iddia ve ithamlardan ifadeyi alanın korunması bakımından teknik imkanlar ölçsünde ifadeleri kayda geçirmek gerekir.

          i) İfade veya sorgu bir tutanağa bağlanır. Bu tutanakta aşağıda belirtilen hususlar yer alır:

                    1. İfade alma veya sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih.

                    2. İfade alma veya sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve sıfatları ile ifade veren veya sorguya çekilen kişinin açık kimliği.

                    3. İfade almanın veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin yerine getirilip getirilmediği, bu işlemler yerine getirilmemiş ise nedenleri.

                    4. Tutanak içeriğinin ifade veren veya sorguya çekilen ile hazır olan müdafi tarafından okunduğu ve imzalarının alındığı.

                    5. İmzadan çekinme hâlinde bunun nedenleri.

          İfadenin mekanı, zamanı ve süresi ile ilgili hüküm içermemektedir. Yakalama, Gözaltına alma ve İfade Alma Yönetmeliği’nde de buna dair bir hükme yer verilmemiştir.

          İfade alma veya sorgunun ne kadar sürebileceği konusunda da bir süre sınırlaması yapılmamıştır. Kişinin özgür iradesi etkilenmeyecekse gerektiği kadar ifade alma süreci devam edebilir. Ancak yasak sorgu yöntemi olarak kabule dilebilecek ve kişi iradesini olumsuz etkileyebilecek şekilde ifade alma ve sorgu işlemi yapılması CMK’da benimsenmemiştir.

Ceza Muhakemesi Kanunu 147. Madde Gerekçesi

“Madde, karşılaştırmalı ceza usul hukukunda, kişi özgürlüğü bakımından artık yerleşmiş bulunan temel ilkelere uygundur. Üzerine suç atılan veya şüphe altına sokulan kimsenin savunma hakkını güvence altına almak amacıyla madde, sorgunun veya ifade almanın ne suretle icra edileceğini, ayrıntıları ile göstermektedir. Konulan esaslar, hâkim, mahkeme, Cumhuriyet savcısı, kolluk âmir ve memurları hakkında aynı derecede olmak üzere geçerlidir. Maddenin, şüpheli veya sanığın haklarını saptayan ve sonra sorgu yapacak ve ifade alacak yetkililere hitap eden iki kategori hükmü içermesi uygun görülmüştür. Önce hakları belirlenebilir:

Şüpheli veya sanığın ifadelerinin alınması veya sorguya çekilmeleri bakımından tesis edilen hakların başında birinci fıkranın 5 numaralı bendinde yer alan susma hakkı geliyor. Susma hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde yer alıp en temel insan haklarından birisini oluşturan suçsuzluk karinesinin tamamlayıcı unsurudur. Ancak susma hakkı, isnat edilen suç hakkında açıklamada bulunmamayı” kapsamaktadır. Yoksa kişi, 1 numaralı bentte açıkça beyan olunduğu üzere kimliğe ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmak zorundadır.”

Sorguya çekilecek veya ifadesi alınacak şüpheli veya sanığın yararlandığı ikinci temel savunma hakkı, avukat bulundurabilmektir. İfade alma veya sorgudan önce adı geçenlere bu hakları hatırlatacak, avukat atayabilecek durumda değillerse baroca seçilecek bir avukat isteyebilecekleri ve onun hukukî yardımından yararlanabilecekleri ve bu avukatın vekâletname aranmaksızın ifade ve sorguda hazır bulunabileceği bildirilecektir.

Üçüncü hak, yakalanan kişinin yakınlarına yakalandığını bildirmesinin sağlanmasıdır.

Dördüncü hak, adı geçenlerin somut delillerin toplanmasını isteyebileceğinin hatırlatılmasıdır. Bu husus sorgu ve ifade alma sırasında, şüpheli veya sanığa şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağının sağlanmasını emreden ve 6 numaralı bentte yer alan hükümde, güvence altına alınmıştır.

2 numaralı bentte yer alan ve şüpheli veya sanığa isnat edilen suçun da anlatılacağını saptayan hüküm de esaslı bir güvence oluşturmaktadır. Maddenin ifade alacak veya sorgulama yapacak yetkililere hitap eden hükümleri ve yükümleri ise, yukarıda şüpheli veya sanığın haklarına ilişkin yükümlere ek olarak şunlardır:

Kimliğin saptanması,

İfade verenin veya sorguya çekilenin kişisel durumu hakkında bilgi alınması,

İfade veya sorgunun bir tutanağa bağlanmasıdır. Bu tutanakta aşağıdaki hususlar yer alır:

a) İşlemin yapıldığı yer ve tarih,

b) İşlemde hazır bulunanların isim ve sıfatları ve işleme tabi tutulanların açık kimlikleri,

c) Maddede yer alan işlem veya yükümlülüklerin ifade almada veya sorguda yerine getirildiği, getirilmemiş ise nedenleri,

d) Tutanağın bütün hazır bulunanlarca okunarak imzalanması ve bu hususun beyanı,

e) İmzadan çekinme halinde bunun nedenleri.”

CMK 147 ve Yargıtay Kararları

  • ...Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan hükümlü bulunan sanığın SEGBİS aracılığıyla alınan savunmasında; Yargıtay bozma ilamına bir diyeceğim yoktur. Ben SEGBİS sistemiyle ifade vermeyi kabul etmiyorum. Ben bizzat mahkeme huzurunda ifade vermek istiyorum, daha fazla konuşmak istemiyorum” şeklinde beyanda bulunduğunun ve temyiz dilekçesinde de bu husustan bahsettiğinin anlaşılması karşısında…YGGK 13/02/2018 tarih, 2016/16-814 Esas, 2018/42 Karar sayılı ve 27/02/2018 tarih, 2017/16-33 Esas, 2018/74 Karar sayılı kararlarında da, yukarıda belirtilen kanun değişikliği itibarıyla hakim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan yargılanan ve mahkeme huzuruna getirilme talebi bulunan sanığın SEBGİS yöntemi ile sorgusunun yapılmasına ve duruşmalara katılımına karar verilmesinin bozma sebebi oluşturmayacağına karar verilmiştir. Bozma öncesi ve sonrasında SEGBİS sistemi aracılığıyla ifade vermek isteyen sanığın sorgusunun, kanun gerekçesinde de belirtildiği gibi zorunlu görülen tarafların güvenliklerinin tehlikeye düşmesi veya davanın makul sürede sonuçlandırılmasına engel olması gibi hangi durumların gözönünde bulundurulduğu açıklanıp belirtilmeden duruşmada hazır bulundurulmayıp SEGBİS aracılığıyla sorgusu yapılarak mahkumiyetine karar verilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması” bozmayı gerektirmiştir.(Yarg. 17. C.D., E. 2016/13097, K. 2018/14660, T. 19.11.2018)
  •  Menemen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunan sanığın, hükümden önce 25.08.2017 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 694 Sayılı K.H.Knın 147. maddesiyle değişik CMKnın  196/4. maddesinde öngörülen zorunluluk halinin ne olduğu belirtilmeden yargılamanın hiçbir aşamasında mahkeme salonunda hazır bulundurulmaksızın SEGBİS yöntemiyle savunması alınıp son sözü sorulmak suretiyle yargılamanın tamamlanıp CMKnın 289/1-h maddesi kapsamında aynı Kanunun 196/4. maddesine muhalefet edilerek savunma hakkının kısıtlanması” bozmayı gerektirmiştir. (Yarg. 16. C.D., E. 2018/1162, K. 2018/2275, T. 28.6.2018)
  • Savunma hakkının temelini oluşturan sorgu, sadece sanık lehine getirilmiş bir hüküm değil, aynı zamanda maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla konulmuş, kamusal niteliği de bulunan emredici usul kuralıdır. Savunma hakkının sınırlandırılamayacağı ilke olmakla birlikte, kanun koyucunun başka bir mağduriyete sebebiyet vermemek, yargılamanın uzamasını engellemek, usul ekonomisi, gereksiz emek ve gider kaybına neden olmamak açısından bazı sınırlamalara gittiği de bir gerçektir. Ancak bu sınırlamalar istisna olup, bu hallerde dahi usul kanunumuz bazı şartların varlığını aramaktadır.” (YCGK, E. 2018/16-237, K. 2018/298, T. 19.6.2018., YCGK, E. 2013/8-119, K. 2014/448, T. 30.10.2014)
    • CMKnun 191/3-c ve 147. maddeleri uyarınca sorguya çekilmesi gereken sanığa, bu maddeler ile tanınan savunma hakkına dair hakları hatırlatılmadan, hatırlatılmış ise de; bu husus tutanağa geçirilmeden savunması alınıp yargılamaya devam edilerek hüküm tesisi usul ve kanuna aykırıdır.”(YCGK, E. 2014/14-728, K. 2016/389, T. 25.10.2016)
    • Yargıtay, isnadı öğrenme hakkı ve diğer hakların hatırlatıldığının soruşturma ve kovuşturma aşamasında, tutanağa geçirilmesini gerekli bir işlem kabul etmektedir. Buna göre Suça sürüklenen çocukların yapılan sorgularında, 5271 Sayılı CMKnın 147 ve 191. maddelerindeki yasal hakları hatırlatılmadan, hatırlatılmış olsa bile bu husus tutanağa yazılmadan sorgusu yapılarak savunma hakkının kısıtlanması suretiyle 5271 Sayılı CMKnın 147 ve 191 maddelerine aykırı davranılması” bozmayı gerektirmiştir. (Yarg. 2. C.D., E. 2016/17798, K. 2018/13391, T. 14.11.2018) CMKnun 191/3-c ve 147. maddeleri uyarınca sorguya çekilmesi gereken sanığa, bu maddeler ile tanınan savunma hakkına dair hakları hatırlatılmadan, hatırlatılmış ise de; bu husus tutanağa geçirilmeden savunması alınıp yargılamaya devam edilerek hüküm tesisi usul ve kanuna aykırıdır” (YCGK, E. 2014/14-728, K. 2016/389, T.25.10.2016).
  • Yer gösterme işleminde ifade almaya ilişkin kuralların uygulanacağı konusunda Yargıtay Kararları bulunmaktadır (YCGK, E. 2015/1-396, K. 2018/323, T. 3.7.2018)
  • Her ne kadar şüphelinin ifadesi alınmadan iddianame düzenlenmesi mümkün olsa da suçun sübutunu etkileyecek nitelikteki deliller toplanmadan hazırlanmış olan iddianamelerin iade edilmesi gerekliliği gerekçesiyle şüphelinin ifadesinin alınmasının da en önemli delillerden olduğu kabul edilmiştir (Yargıtay 13.CD, 02.02.2012, 27923/2008).
  • Yargıtay’a göre sanığın sorgusu yapılmadan evvel sanığa iddianame okutulmalı ve kendisine atılı olan suçların neler olduğu bildirilmelidir. Bu şekilde yapılmayan sorgu ile hüküm verilmesi halinde bu durum hükmün bozulması sebebidir (Yargıtay 5. CD, 19.3.1984, 721/1133).

Ceza davaları ile ilgili destek ve danışmanlık için hemen şimdi bizlerle iletişime geçebilirsiniz.



This post first appeared on Araç Değer Kaybı, please read the originial post: here

Share the post

CMK Madde 147 İfade ve Sorgunun Tarzı

×

Subscribe to Araç Değer Kaybı

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×