Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

Örgüt Üyeliği ve Yargıtay’ın Kararlarında Aradığı Yeni Kriterler

Örgüt Üyeliği’nin Kapsamı

Silahlı terör örgütü üyeliği, 5237 sayılı TCK Madde 314/2 de düzenlenmiştir, bu suçun oluşumu bakımından bazı koşulların var olması gerekir ve yargılamada bu koşulların var olduğunu gösteren kesin kanıtların bulunması zorunludur.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2019/2233 E.N. ve 2019/4810 K.N. sayılı Kararına göre;

Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir.

Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi, örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır.

Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespiteden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda Veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır.

Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.

Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd.).

Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır. (Toroslu özel kısım syf. 263- 266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf.28, Özgenç Genel Hükümler syf. 280).

Yargıtay, kararlarında “örgüt üyeliği” için organik bağ bulunmasını aramıştır. “Organik bağ” kavramı, bir teşkilatla veya tüzel kişilikle arada bulunan ilişki veya işbirliği veya çıkar ilişkisi sonucunda karşılıklı yarara dayanan irtibat veya bağ olarak tanımlanmaktadır. Buna göre örgüt üyeliğinden sorumlu tutulabilmek için; kişinin, örgütün suç veya terör örgütü olduğunu bilmesi, amacını benimsemesi ve örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmayı isteyip örgüt adına suç işleme kararlılığına sahip olması veya suç işlemesi ve tüm bunların o kişide tespiti gerekir.

Örgüt üyesinin; suç işlemek amacıyla kurulan bir örgüte veya terör örgütüne, örgütün bu özelliğini bilerek katılması, hiyerarşik yapısına dahil olması ve örgütün amacını benimsemesi, örgüt üyeliği suçunun oluşması için gereklidir. Örgüt üyeliği için, suç veya terör örgütünün varlığını bilerek ve amacını benimseyerek hiyerarşik yapıya dahil olma ve toplanan delillere göre altlık üstlük ilişkisi ile örgüt içinde yer aldığını, bunda da özgür iradesinin ortadan kaldırılmadığını tespit kafidir. Bu noktada; örgüt üyeliği suçunun ispatı sayılan delillerin somutluğu, elde ediliş şekli ve güvenilirliği, delillerin içeriğini, fail ile örgütün irtibatını ve bu irtibatın derecesini gösterebilmesi önemlidir.

Suçun Unsurları ve Yargıtay’ın Aradığı Temel Kriterler

Örgüt üyeliği ile suçlanan kişinin, örgütle ilişkisinin derecesi, yani sempati veya gönül bağının aşılarak, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmak suretiyle örgüt faaliyetlerine ve çalışmalarına katılıp katılmadığının tespiti gereklidir.

Yargıtay 9. Ceza Dairesinin yerleşik uygulamasında; “silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır…” hususu defalarca yinelenmiştir. Buna göre;

          – organik bağın süreklilik oluşturması ve suçlanan bireyin örgütün eylemlerine bu kapsamda özgür iradesiyle iştirak etmesi gereklidir.

          – yine organik bağ kapsamında örgüt üyesinin ve örgütün devamlı bir etkileşim içerisinde bulunması aranması gereken koşullardandır

          – örgütle kişi arasında organik bağ kavramı içerisinde değerlendirilebilecek nitelikte “karşılıklı yarara dayanan bir irtibat veya bağ”ın varlığı da mevcut olmalıdır. Buna dair deliller ikna edici ve bağın varlığını gösteren nitelikte olmalıdır.

Örgütlü suçluluğun süreklilik unsuru göz önüne alındığında, örgüt üyeliğinden bahsedebilmek için kisinin örgüt içinde yer almaya dönük iradesinin de süreklilik göstermesi gerekir. Süreklilik unsuru örgüt üyeliğinin tespitinde belirleyici nitelikte olup, bu nedenle örgüte belli süreliğine üye olmanın mümkün olmayacağını belirtmekte yarar vardır. Ayrıca bu iradenin karsılıklı olması gerekir.

Örgütün amaçlarını bilerek ve bu amaçları özümsemiş bir sekilde örgüt faaliyetlerine maddi veya manevi katkı saglayan ve bu yolda kendi iradesini örgütün üstün iradesine teslim eden kisi örgüt üyesi sayılmalıdır.

Ayrıca Yargıtay “sempati duymak, aynı yöne bakmak, yayınlarını okumak, örgüt lideri olarak kabul edilen kişiye saygı duymak, Bankaasya’da hesabı olmak, gazete aboneliği, evlerinde kalmak, örgüte müzahir eğitim kurumlarına çocuğunu göndermek veya dernek veya sendikaya üye olmak” gibi eylemlerin de TEK BAŞINA SEMPATİ DÜZEYİNİ AŞAN NİTELİKTE olmadığını kabul etmektedir.

Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir. Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir.

Yargıtay 16. Ceza Dairesinin E: 2019/2233; K: 2019/4810 Sayılı Kararı’nda “örgüte müzahir derneğe üye olmak, sosyal medya hesabında takip ve beğenilerde bulunmak ve Protesto gösterilerine katılmaktan ibaret olan sanığın eylemlerinin örgüt üyeliğinin tespitinde yeterli olmadığı değerlendirilmiştir.

Türk Ceza Hukuku Uzmanı Prof. Dr. İzzet ÖZGENÇ’in kamuoyuna yansıyan değişik açıklamalarında vurguladığı üzere; “örgüt üyeliği iddiasıyla mahkumiyet için kişinin, “örgütün faaliyeti çerçevesinde veya örgütün korkutucu gücünden yararlanarak (örgüt adına) SUÇ işlemesi veya silahlı terör örgütüne BİLEREK ve İSTEYEREK YARDIM etmesi gereklidir.

YCGK’nun “Birol Erdem Kararı” ve Suçun İşlenmesinde “Manevi Unsur” Olarak “KAST”

Örgütlü suçlarda amaç ya da saikin yokluğu, suçun unsurunun yokluğu anlamına geleceğinden suç oluşmayacaktır. Kişinin bu unsurlardaki bilgisizliği kastı ortadan kaldırır (TCK Md.30/1). Örneğin meşru bir yapılanma olduğu düşüncesiyle örgüte katılan kişinin, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüte üye olma iradesinin bulunduğu söylenemez. Yargıtay da bu görüşü biraz daha derinleştirerek tüm faillerin kastının suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüte katılmak olması gerekirken hepsinin de aynı suçları işlemek amacında olması gerekmeyeceğini ifade etmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Adalet Bakanlığı eski Müsteşarı ve eski HSYK üyesi Birol Erdem hakkında TCK’nın 30. maddesinde düzenlenen hata hükmüne dayanarak FETÖ üyeliği isnadından beraat veren 9. Ceza Dairesi’nin 01/02/2021 tarihli ve 2019/11 E., 2021/5 K. sayılı kararını ONAMIŞTIR. Yargıtay Ceza Genel Kurulu Onama Kararı’nda; “hakkında birçok tanık ifadesi bulunan ve belli bir dönem iddia edilen yapılan içinde yer aldığı kendi beyanları ile sabit olan Birol Erdem hakkında hata hükümlerinin (TCK Md. 30) uygulanamayacağını, zira sanığın üzerine atılı suçu işleme kastı bulunmadığının gözetilmemesini bozma sebebi sayarak şöyle demiştir: Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 01.02.2021 tarihli ve 11-5 sayılı; sanık ….. hakkında silahlı terör örgütü yöneticisi olma suçundan verdiği beraat kararının, TCK’nın 30/1. maddesinde düzenlenen hata hükümlerinin uygulanma koşullarının oluşmadığının ve sanığın üzerine atılı suçu işleme kastı bulunmadığının gözetilmemesi isabetsizliklerinden bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmeden CMK’nın 303/1. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün 1. fıkrasındaki “TCK’nun 30/1 maddesinde düzenlenen, ‘Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kişi kasten hareket etmiş olmaz.’ hükmü gereğince sanığın atılı suçtan” ibaresinin çıkarılıp yerine “atılı suçu işlemeye yönelik kastı bulunmadığı anlaşılan sanığın” ibaresinin yazılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunduğundan düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.” Şahsımın yargılandığı dosya da aynı nitelikte olup; silahlı örgüt üyeliği suçunun manevi unsuru kabul edilen “darbe teşebbüsünü” bilerek ve isteyerek böyle bir yapılanma içinde yer alıp almadığım hiç araştırılmamış, saik yönüyle bir değerlendirme yapılmamış ve şekli suç mantığıyla mahkumiyetime karar verilmiştir.

YCGK, Ceza Dairesinden farklı olarak kast yönüyle değerlendirme yapmış ve hata hükümlerinden değil kastın bulunmaması yönüyle sanık hakkında Beraat Kararı verilmesi gerektiği yönünde karar vermiştir.

Kişi amacını bilmediği hatta örgüt olduğunu bilmediği bir yapıya üye olmak sebebiyle cezalandırılamaz. YCGK’nun görev yaptığı dönemde Adalet Bakanlığı’nda üst düzey bir kamu görevlisi olan ve aynı zamanda hukukçu kimliği bulunan ve bürokraside yöneticilik yapmış Sanık Birol ERDEM hakkında aldığı Karar, örgüt üyeliği suçlaması bakımından önem arz etmektedir.

Suçun manevi unsuru bulunmadığı gerekçesiyle alınan, vasıfları ve yönetici olarak Adalet Bakanlığı’nda bulunduğu konum ve görevleri itibariyle Sanık Birol ERDEM hakkında FETÖ Üyeliği inadından yapılan bu değerlendirmenin, FETÖ yargılamalarında sanık konumunda bulunan bütün sanıklar hakkında KAST YÖNÜYLE incelenmesi halinde çok sayıda sanığın “örgüt üyeliği isnadı”ndan Beraat Edeceği açıktır.

Ceza davaları ile ilgili olarak or.av.tr internet adresimizden detaylı bilgi alabilir ve telefonla ulaşarak avukatlarımızla iletişim kurabilirsiniz.



This post first appeared on Araç Değer Kaybı, please read the originial post: here

Share the post

Örgüt Üyeliği ve Yargıtay’ın Kararlarında Aradığı Yeni Kriterler

×

Subscribe to Araç Değer Kaybı

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×