Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

Bölüm 6 - Sığınak

        Kapıdaki adamlar daha ikinci tekmeyi atarken Matthew çoktan ayağa fırlamıştı bile. Kapının kırılma sesini duyunca yerinden fırladı. Koridordaki ayakkabılığa, oradan da koridorun tepesinde duran barfikse sıçradı. Barfikste sallanarak kapıdan giren adama tekme savurdu. Adam yediği darbe ile kapıdan dışarı fırladı. Dışarı fırlayan adamın ardından elinde tabanca olan başka bir adam içeri girdi. O içeri girerken Matthew çoktan barfiksten inmişti. Adamın elindeki silahı tuttu. Elini bükerek adamdan silahı aldı ve bir kaç harekette silahı parçalara böldü. Adam Matthew'in yaptıklarını görünce hayrete düşmüştü. Daha önce bu kadar hızlı birisini görmemişti şüphesiz. Adam Matthew'a bir yumruk savurdu. Daha yumruk ona ulaşmadan Matthew ileri atıldı. Adamın yumruğunu sol dirseğiyle bloke etti ve sağ dirseğiyle adamın midesine bir darbe indirdi. Adam darbenin etkisiyle eğilirken Matthew sol eliyle adamın adem elmasına vurdu. Adam boğulurmuş gibi inlemeye başladı. Matthew adamı tutup duvara yapıştırdı ve kaburgalarına bir kaç yumruk salladı. Adam son yumrukta kendinden geçmişti. Duvarın dibine yığılıp kaldı. O sırada diğer adam içeri fırladı. Tekmeden sonra kendine gelmesi biraz sürmüştü anlaşılan. Matthew'i yakaladı ve kaldırarak koridor boyunca koştu. Matthew duvara varmadan adamın sırtına bir dirsek attı. Adam dirseğin etkisiyle yere yığıldı. Matthew'da arkasındaki duvara çarptı. Adam yerden kalktı ve silkindi. Matthew'in üzerine doğru saldırdı ve bir yumruk savurdu. Matthew yumruğu farkedip hemen kenara çekildi. Adamın yumruğu duvara çarptı. Adamın o an hissettiği acı yüzünden okunabiliyordu. Bir kaç parmağının kırıldığını anlamak çok zor değildi. Matthew sağ elinin içiyle adamın çenesine bir darbe indirdi. Adam o darbenin etkisiyle geri sıçradı. Matthew için uygun açıklık oluşmuştu. Matthew zıpladı ve adamın suratına bir uçan tekme attı. Adam bir iki metre geri fırladı. Yere düştüğünde bilincini kaybetmişti.

        Semih ve Sinem korkudan yerlerinden kıpırdayamamıştı. Matthew iki adamın da işini bitirdikten sonra odaya girdi. "Çabuk eşyalarınızı alın. Burdan hemen uzaklaşmamız lazım." dedi. Semih ve Sinem yerlerinden fırladıkları gibi eşyalarını aldılar ve üçü birlikte hızla binadan dışarı çıktılar. Sinem Matthew'a baktı ve panik içinde "Peki şimdi nereye gidicez? Senin evini dahi bulabiliyorlarsa benimkini ve Semih'inkini de bulabilirler." dedi. Semih "Çok güzel bir bu eksikti." diye söylendi. Matthew ikisinede sertçe baktı. "Mızmızlanmayı kesin, ben işimi hiç bir zaman şansa bırakmam. Sizi sığınağa götürüyorum." dedi. Sinem ve Semih şaşırmıştı. Sığınak kelimesi biraz garip gelmişti onlara. Matthew sığınağı ne yapıyordu ki? Neden bir sığınağa ihtiyaç duyuyordu ki? Semih'in kafasında yine sorular belirmişti.

        Beraber koşarak kaçmaya başladılar. Peşlerine iki yeni adam takılmıştı. Semih bu adamların hiç bitmeyeceklerini düşünüyordu. Sanki her yerdeydiler ve sürekli onları takip ediyorlardı. Bir kaç sokak sonra izlerini kaybettirdiler. Semih ve Sinem rahatlamıştı ancak Matthew o adamların bir kaç dakika sonra onları bulacaklarını biliyordu. Sokaktaki arabalara baktı. İçlerinden bir tanesi çok eskiydi. Matthew onun alarmının olmadığını farketti. Dirseğiyle camını kırdı ve kapıyı açtı. Semih ona "Sen ne yapıyorsun? Birde bizi suçlu durumuna mı düşüreceksin? Senin derdin ne?" diye bağırmaya başladı. O sırada Sinem kafasının arkasına bir şaplak attı ve "Sus aptal! Adamlar silahlı ve peşimizdeler. Suçu kim umursar, burada hayatımız söz konusu." dedi. Semih şaşkın bir şekilde duyduğu lafı düşündü bir kaç saniye. Matthew'in "Ne bekliyosun hadi bin arabaya." demesi ile kendine geldi. Çabucak arabaya bindi. Matthew çoktan düz kontak yapmış ve arabayı çalıştırmıştı. Adamlar sokağın başında belirdiğinde onlar sokağın sonuna gelmişlerdi. Altlarında araba vardı ve kaçmaları daha kolaydı artık.

        Yaklaşık bir buçuk saatlik bir araba yolculuğunun sonunda durdular. Şehrin dışında boş bir tepeye gelmişlerdi. Burada terkedilmiş bir depo vardı. Arabayı deponun içine parkettiler. Deponun yanında ufak iki katlı bir bina vardı. Bu binanın altkatında bodruma inen bir kapı vardı. Kapı yerde duran halıfleksin altındaydı. Matthew onları bu kapıdan geçirdi. Aşağı indiklerinde ikisi de gözlerine inanamadı. Bodrum katı çok büyüktü ve bir kaç tane oda vardı burada. Odaların bir tanesi kütüphane olarak tasarlanmıştı. Matthew'in kitapları çok sevdiğini anlamak çok kolaydı. Başka bir oda mutfak olarak tasarlanmıştı. Bir diğer oda ise tamamen erzakların depolandığı yerdi. Bir sürü yiyecek ve içecek depolanmıştı burada. Odalardan bir tanesi oturma odasıydı ve televizyon vardı. İki tane yatak odası vardı burada. İçlerinde bir oda diğer tüm odalardan farklıydı. Bu oda çok genişti ve içerisinde bir sürü cihaz ve bilgisayar barındırıyordu. Burası Matthew'in laboratuvarıydı. Uzun süredir burada deneyler yaptığı çok aşikardı.

        Bir süre dinlendiler ve yemek yediler. Saat geç olmuştu. Yatıp yeniden rüya görmeleri gerekiyordu. Yatmadan önce bir süre sohbet ettiler. Matthew onlara "Burası güvenli bir yer, iki yıldır kimse girmedi." dedi. Sinem'in içi biraz rahatlamıştı. Matthew'in neler yapabildiğini görmüştü ve bu ona güven veriyordu. Onun yanındayken kendini güvende hissediyordu. Semih için aynı düşünceler söz konusu değildi. O Matthew'in bir şeyler sakladığını düşünüyordu. Sinem "Teşekkürler Matthew. Bizi koruduğun ve sahip çıktığın için teşekkürler. Sen olmasaydın biz ne yapardık bilmiyorum." dedi. Matthew başını öne eğdi ve sesini çıkarmadı. Mütevazi biriydi ve yaptığı şeylerden söz etmek hoşuna gitmiyordu. O sırada Semih Matthew'in suratına kızgın bir şekilde baktı. "Neden bir sığınağa ihtiyacın var?" diye sordu Matthew'a. Matthew Semih'in bakışlarından rahatsız olmuştu. "Kendimi güvende hissediyorum. Güven konusunda ciddi problemlerim var. Biraz paranoyakça gelebilir ama öyle." dedi. "Benimde güven konusunda problemlerim var Matthew. Ve senin dürüst olmadığını düşünüyorum." dedi Semih. Sinem şaşırmıştı. "Semih sen ne demeye çalışıyorsun?" diye sordu. Semih ona döndü ve "Bu sığınağa iki senedir kimse girmemiş. Matthew üniversiteden ayrılalı da iki sene olmuş. İlkinde Matthew adamlara saldırdı. İkincisinde ise doğrudan Matthew'in evine geldiler. Belkide adamlar bizi değil aslında Matthew'i takip ediyorlardı. Rüya gördüğünü bildikleri için belki bir şekilde, bizi kullanarak ona ulaşacaklardı. Yada onun bize ulaşacağını düşünüyorlardı. Ve ayrıca ben üniversiteden ayrılma sebebinin anlaşmazlık olduğunu düşünmüyorum. Ve hatta bence ayrılma sebebin ile takip edilme sebebin aynı.". Sinem duydukları konusunda şok olmuştu. Semih'in böyle paranoyakça düşünmesi onu rahatsız ediyordu. Matthew gardını indirmiş bir şekilde Semih'e baktı ve "Herkesin sırları vardır Semih. Evet bu sığınağa ihtiyacım var, çünkü benimde sırlarım var. İnsanların öğrenmemesi gereken bir şey biliyorum. Ve bunu korumak için elimden ne geliyorsa yaparım. Ayrıca benim sakladığım bir şeyler olduğunu farkettiğini biliyorum. Bu yüzden içeceğine ilaç kattım." dedi. Semih bu lafı duyunca yerinden fırlayıp ona saldırmak istedi ama güçsüzdü. Vücudu uyuşmaya başlamıştı. Sinem ne yapacağını bilmiyordu. "Sen ne yaptın?" dedi Matthew'a. "Başka çarem yoktu. Benden şüphe duyarsa uyuyamayız ve yol katedemeyiz. Merak etme Sinem senin içeceğinde ilaç yok. Semih bana güvenmiyor ama sen güveniyorsun. Uyandığında sapasağlam olduğunu görünce belki bana güvenmeye başlarsın. Bunun için özür dilerim. " dedi Matthew. Semih'in gözleri çoktan bulanmıştı. Konuşacak hali kalmamıştı. "Seni adi herif ..." dedi içinden, ve yavaşça uykuya daldı.


This post first appeared on Tümör, please read the originial post: here

Share the post

Bölüm 6 - Sığınak

×

Subscribe to Tümör

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×