Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

Bisiklet

On Nisan İki bin on iki, Salı. Bugün Brüksel’e geldim. Argun beni havaalanında karşıladı. Ne kadar da kibarlaşmış. Akşam yemeğini evde yedik. Kız arkadaşı şık bir sofra hazırlamış. Çok mutlu görünüyorlar. Küçük bir arabası, küçük bir evi, sade bir yaşantısı var. Hırstan arınmış, başkalarının düşüncelerinden etkilenmeyen bir hayat. Şaşırtıcı.

On bir Nisan İki bin on iki, Çarşamba. Kiraladığım arabayla Amsterdam’a doğru yola çıktım. Argun’un mutlu yuvasında daha fazla kalamadım. Beklentilerimin üzerinde bir karşılamaydı. Maddi açıdan iyi olacağını tahmin ediyordum ama karşılaştığım manevi zenginlik benim için büyük sürpriz oldu. 

On bir Nisan İki bin on iki, Çarşamba, öğleden sonra. Kayboldum. Navigasyon cihazına farklı bir Amsterdam’ı işaretlemişim. Amsterdam’ın otuz kilometre yakınındaki Weesp kasabasının Amsterdam köyündeyim. Hayatımın kalan bölümünü burada geçirebilirim. Nehrin kenarına dizili evler, evlerin önünde park eden tekneler, bahçelerinde kokteyl eşliğinde kitap okuyan insanlar. Acelesi olmayan, olgun, kibar insanlar. Her yer yemyeşil. Hayat yavaş, sade, telaşsız. 

On üç Nisan İki bin on iki, Cuma. Karşılaştığım herkes gözümün içine bakıyor ve gülümsüyor. Küçümsemeyi unuttum. Bir bisikletim olsa, aralarına karışsam.

On dört Nisan İki bin on iki, Cumartesi. Eve döndüm. İstanbul. Benim hiç bisikletim olmadı.


This post first appeared on FACICIK, please read the originial post: here

Share the post

Bisiklet

×

Subscribe to Facicik

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×