Anadolu erenleri toplanarak Hünkarın huzuruna gitmeye karar verdikleri sırada, (Tapduk) Emreye de beraber gitmeleri için teklifte bulundular. O da "Dost divanında bütün erenlere nasipleri pay edildiği sırada Hacı Bektaş Hünkar adında kimseyi görmedik" dedi.
Huzura varan erenler Emre'nin bu sözünü Hünkar'a ilettiler. Bunun üzerine Hünkar, Sarı İsmail'i gönderip Emre'yi yanına çağırttı.
Emre, Sultan'ın bu davetini kabul ederek Hünkar'ın yanına gelince, Hacı Bektaş Veli O'na: "Ey Emre, dost meclisinde nasip pay eden elde nasıl bir iz vardı?" diye sordu.
Emre: "Yeşil perde arkasından bir el çıkıp herkese nasip paylaştırdı. O elin avucunda güzel, nurani, yeşil bir ben vardı. Şimdi yine o eli görsem bilirim." dedi.
Hünkar Hacı Bektaş Veli de mübarek elini Emre'ye açarak, böyle mi dercesine gösterdi. Emre, Hünkar'ın eline bakınca, aynı yeşil beni görerek, üç defa, "Taptuk Hünkarım, taptuk" diyerek tasdik etti. Ondan sonra Emre'nin ismi, "Taptuk Emre" oldu.
Faruk Dilaver'in "Ehl-i Beyt ve Hacı Bektaş Veli" kitabının "Hacı Bektaş Veli Velayetnamesinden Seçme Konular" bölümünden alınmıştır.