Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

Roma İmparatorluğu Uygarlığı (Roma Medeniyeti)

Roma İmparatorluğu Uygarlığı (Roma Medeniyeti) admin EdebiyatFakultesi.Com

Roma Uygarlığı (Medeniyeti) Tarihi Gelişimi Hakkında Kısaca Özet Bilgi

Roma Krallığı

       Söylencelere göre Roma, 753 yılında Romulus ve Remus tarafından kurulmuş ve 510 yılına kadar bir dizi kral tarafından idare edilmiştir. Ancak arkeologlar, kentin bir anda kurulmadığını, MÖ VIII. yüzyıldan itibaren civardaki yerleşimlerin zamanla birleşerek Roma kentinin bir süreç İçerisinde ortaya çıktığını ortaya koymuştur. MÖ VI. yüzyılda Etrüsklerin kuzeybatıda Venedik civarına, güneyde ise Campania’ya kadar uzanan topraklara hâkim oldukları dönemde Roma da Etrüsk hâkimiyetine girerek Etrüsk krallar tarafından idare edilmiş ve gerçek anlamda bir kent hâline gelmiştir.

Roma’da Cumhuriyet

1- Erken Cumhuriyet ( MÖ 509-287)

        Geç kaynakların bildirdiğine göre, aristokratlar son Kral Tarquinus Superbus’u tahttan indirerek 509 yılında Cumhuriyeti kurmuşlardır. Yeni rejimde kralın yönetme yetkisi yani ”¡mperium” bir yıllığına, halk meclisi tarafından seçilen iki consul’de idi. Her iki consul, Senatonun tavsiyelerini göz önünde bulundurarak hareket ederdi. Ancak bu sistemde yönetim hakkı patrlci adı verilen belli ailelerin tekelinde olduğundan, patrici olmayanlar yani plebler haklarını aramak için 494-286 yılları arasında mücadele etmiş ve devlet yönetiminde söz sahibi olma, patricilerin keyfî tutumlarına karşı hukuksal düzenlemeler gibi önemli kazanımlar elde etmişlerdir. Bu kazanımların en başında, 12 Levha Kanunları gelir.

Not: 12 Levha Kanunları sayesinde halk patricilerin kanunları keyfi yorumlamasından kurtulmuştur.

               Bu süre zarfında, Roma sürekli olarak kendi komşuları (Etrüskler, Sabinler, Aequi, Volsci) ve Orta İtalya’da Samnitlerle ve Güney İtalya’da Pyrrhus ile mücadele etmiş ve Erken Cumhuriyet Dönemi’nin sonlarında Po’nun güneyinde kalan bütün İtalya’nın en önemli gücü hâline gelmiştir.

2- Orta Cumhuriyet (MÖ 287-133)

             Bu dönemde Roma uygarlığı ilk önce Batı Akdeniz’in hâkimiyeti için Kartacalılarla; ardından Doğu Akdeniz’in hâkimiyeti için Helenistik krallıklardan Makedonya ve Seleukos İmparatorluklarıyla mücadele etmiş ve bu mücadelelerden galip ayrılarak tüm Akdeniz dünyasının tartışmasız en büyük gücü hâline gelmiştir.  Ne var ki uzun süren savaşlar ve bu savaşlar sonucunda İtalya’ya akan ganimetler ve köleler, Roma ve İtalya’daki toplumsal dokuyu tahrip etmiş ve ekonomik durumu, orta ve alt tabakaların aleyhine bozmuştur. Bunun neticesinde II. yüzyılın ortalarından itibaren sosyal, siyasal ve ekonomik problemler baş göstermiştir.

Not: Bu donemde, II. Kartaca Harbi’nde (218-202), Kartacalı Generali; Hanlbal, İtalya’yı istila ederek Romalılara tarihlerindeki en ağır iyenilgileri tattırmıştır. Ancak sonuçta Roma, ağır yenilgilerden sonra Hanibai’in karşısına çıkmamış ne karizmatik generalleri Scipo komutasında savaşı İspanya’ya taşıyarak ve denizleri abluka altına alarak Hanibal’e yardım gelmesini engellemiş ve  nihayetinde savaşı kazanmıştır.

3- Geç Cumhuriyet:

         İki aristokrat kardeş Tiberius ve Gaigus Gracchus tribün   olduklarında sosyal ve ekonomik problemleri çözmek için girişimlerde bulunmuş fakat tutucu aristokratların tepkisi ile karşılaşmış ve taraftarları ile birlikte öldürülmüşlerdir. Bu iki kardeşin öldürülmesi, yaklaşık yüz yıl sürecek olan iç çalkantıların başlangıcıdır.

               İç problemlerin yanında, MÖ I. yüzyılın sonunda Kuzey Afrika’da Numida Krallığı’nda yaşanan geliş-meler ve kuzeyden gelen Keltler, Roma’yı sarsmıştır. Arka arkaya altı defa consul seçilen Marius, askerî alanda yaptığı reformlarla toprak sahibi olmayan Romalıları orduya alarak hem Numidia hem de Kelt tehlikesini bertaraf etmiştir. Ancak toprak sahibi olmayan Romalılar (proletarii), devletten ziyade komutanlarına bağlı kaldıklarından devlet otoritesi sarsılmış ve güçlü generaller çağı başlamıştır.

         Bu dönemde Romalıların İtalyan müttefikleri vatandaşlık talebiyle isyan etmiş ve kanlı bir iç savaş sonucunda yenilgiye uğramışlardır. Romalılar bu iç savaştan galip ayrıldıktan sonra müttefiklere vatandaşlık vermişlerdir.

       MÖ 89 yılında Mithridates Batı Anadolu’daki Roma eyaleti Asia’ya saldırınca Senato Sulla’yı görevlendirmiş ancak Marius taraftarları halk meclisinde bu kararı değiştirerek komutayı Sulla’dan alıp göreve Marius’u atamışlardır. Bu nedenle Roma’da Marius ve Sulla arasında yedi yıl süren bir iç savaş yaşanmış ve Sulla bu savaştan galip ayrılmış aynı sırada da Mithridates’i yenmiştir. Süreç sonunda 81 yılında diktatörlüğünü ilan eden Sulla, birtakım reformlara giriştiyse de reformları istenen sonucu vermemiştir.

       70’ler ve 60’!arda Sulla’nın taraftarlarından Pompeius ve Crassus öne çıkmışlardır. Sulla’nın reformlarını ortadan kaldıran bu generallerden Crassus Spartacus köle isyanını bastırmış, Pompeius da 70’lerde İspanya’da Sertorius isimli Marius taraftarı valinin isyanını bastırmış, 67 yılında olağanüstü yetkilerle donatılarak yaklaşık yüz yıldan beri Akdeniz dünyasında önemli bir problem olan korsanları bertaraf etmiştir. 66 yılında da Mithridates’e karşı başarılı bir sefer düzenleyerek Roma medeniyeti topraklarını doğuda genişletmiş ve hâzinesini tıka basa doldurmuştur.

       50’lerde ise Caesar, Galya’yı fethetmiş ve bunun sonucunda Akdeniz kent uygarlığı Avrupa içlerine girmiştir. Caesar’ın başarılı olması, Pompeius ile optimates olarak adlandırılan senatör grubunu yakınlaştırmış ve artan gerginliğin sonucunda bir iç savaş yaşanmıştır. İç savaştan başarılı çıkan Caesar, soruna kökten bir çözüm bulmak için önemli reformlarda bulunmuştur. Ancak tek adamlığını aleni bir şekilde göstermesi ve ömür boyu diktatör olması üzerine Cassius ve Brutus liderliğinde bir grup senatör, 15 Mart 44 tarihinde Caesar’ı öldürmüştür. Ancak suikastçılar Cumhuriyeti tesis etmede başarısız olmuşlardır. Caesar’ın yardımcıları Marcus Antonius, Aemilius Lepidus ve Caesar’ın evlatlık edindiği Caesar Octavianus bir araya gelip üçlü bir yönetim (triumvirlik) oluşturarak imparatorluğu kendi aralarında bölüştürmüş ve suikastçıları ortadan kaldırmışlardır. Ardından birbiriyle mücadeleye tutuşan Caesar taraftarları 30’larda i birbirleriyle mücadeleye tutuşmuştur. Nihayetinde MÖ jl 31 yılında Octavianus Actium’da Antonius ve müttefiki Kleopatra’yı yenmiş, ertesi yıl Mısır’ı ilhak ederek bu ; mücadeleden galip çıkmış ve tüm Roma dünyasının  tek hâkimi olarak ortaya çıkmıştır.

Not: Romalıların Anadolu’daki ilk eyaleti Asia’dır.

c- İmparatorluk:

            Octavianus, imparatorluk elitlerinin kendi liderliğini kabul etmeleri için tek adamlığını alenen ilan etmemiş ve diktatörlük önerilerini reddetmiştir. Bu nedenle kendisine önerilen “İlk Kral Romulus” adını kabul etmemiş yerine Senatoda en sözü geçen senatörlere verilen unvan olan “princeps”i (“birinci”) tercih etmiştir. Senato ayrıca MÖ 27 yılında Octavianus’a Augustus (“saygın”, “kutsal”) unvanını; tek adamlığını perdeleyecek yetkileri parça parça aralıkla vermiştir. Böylece Augustus, imparatorluğun temellerini atmış ve kendisine verilen yetkiler daha sonra başa geçen imparatorlara bir bütün olarak verilmiştir.
Augustus Dönemi’nde Ispanya ve Balkanların fethi tamamlanmış ve imparatorluk sınırları kuzeyde Ren ve Tuna ile belirlenmiştir. Augustus, MS 14 yılında (öldüğünde, Roma imparatorluğu genel hatlarıyla dönüşümünü tamamlamıştı.

1- Lulius Claudius Hanedanı

         Augustus’un ardından başa Tiberius (MS 14-37), liguta (MS 37-41), Claudius (MS 41-54), Nero (MS :-68) geçmiştir. Bu hanedan döneminde, barış tesis edilerek imparatorluğun güvenliği sağlanmış, İngiltere fethedilerek eyalet hâline getirilmiştir.

2-Flavius Hanedanı:

     Vespasianus (MS 69-79) ve oğulları Titus (MS 9-81) ve Domitianus (MS 81-96) Dönemlerinde Yahudilerin isyanı bastırılarak Kudüs yağmalanmış, Vesuv Yanardağı 79 yılında infilak ederek Pompeii ve Herculaneum kentlerini yok etmiş ve Colesseum inşa edilmiştir.

3 Antoninus Hanedanı (96-192)

    Nerva (96-98), Traianus (98-117), Hadrianus (MS 117-138) Antoninus Pius (MS 138-161) ve Marcus Aurelius (MS 161-181) hâkimiyetinde imparatorluk en parlak çağını yaşamıştır. Traianus Dönemi’nde Dacia (bugünkü Romanya) ve Mezopotamya fethedilmiş ve imparatorluk en geniş sınırlarına ulaşmıştır. Hadrianus Dönemi’nde ise yayılmacı politikadan vazgeçilerek sınırlar korunmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda Hadrianus, imparatorluğun her yerini sürekli gezmiş ve kuzeyde iskoçya’da Hadrianus Duvarı inşa edilmiştir.

4- Severus Hanedanı (193-235)

     Bir iç savaşın ardından Tuna lejyonlarının desteğiyle başa geçen Severus (MS 193-211), Afrika’nın Leptis Magna kentindendi. Severus esas gücün orduda olduğunu ve ordunun memnun edilmesi gerektiğini belirtmiştir, ölümünden sonra başa geçen oğlu Caracalla (MS 211-217), imparatorluk sınırları içinde yaşayan herkese vatandaşlık vermiştir. Hanedan MS 235 yılında son bulmuştur.

d- III. Yüzyıl Krizi

     İç savaşlar, barbar istilaları (özellikle de Got istilaları), salgın hastalıklar; sosyal, siyasal, ekonomik krizlere neden olmuş bu sebeple kentlerde nüfus azalmış ve insanlar kırsal alanlara büyük çiftlik sahiplerine sığınmak zorunda kalmışlardır. Bundan dolayı feodalizmin temelleri bu yüzyılda atılmıştır.

     Doğuda köhnemiş Part Hanedanı yerine MS 224 yılında Sasani Hanedanı İran’da başa geçmiş ve bu dinamik imparatorluk, Akhaemenidlerin idare ettiği topraklar (Mısır, Suriye Anadolu) üzerinde hak iddia etmiştir. Roma ve Sasaniler arasındaki mücadeleler yüzyıllar boyunca sürmüş ve hatta Kur’an’da da bir sureye (Rum) adını vermiştir.

   Bu dönemde batıda Britanya ve Galya’yı içinde barındıran Galya İmparatorluğu; doğuda Mısır ve Suriye’yi içeren Palmira İmparatorluğu kurulmuş ve Roma imparatorluğu kısa bir süreliğine de olsa üçe bölünmüştür, imparator Aurelianus (MS 270-275), bu bölgeleri tekrar fethederek imparatorluğu birleştirmiştir.

e- Tetrarşi Dönemi:

         MS 384 yılında başa geçen Diocletianus (MS 285-305); Roma İmparatorluğu’nu tek bir kişinin idare edemeyeceğine kanaat getirmiş, imparatorluğu dört imparator tarafından idare edilen bölgelere ayırmıştır. Buna göre batıda ve doğuda birer Augustus ve yardımcıları birer Caesar imparatorluğu idare edecekti. Her bir Augustus ve Caesar farklı bölgelerde ikamet edecek ve böylece tehlikelere hemen müdahale edeceklerdi. Batıda Milan, Trier, Sirmium, Sardica, Thessalonike; Doğuda ise Nicomedia ve Antiokheia imparatorların ikamet merkezleriydi. Ancak bu sistem uzun süre devam etmemiş ve imparatorların çocukları da babalarının görevlerini sürdürmek istediklerinden iç savaşlar yaşanmıştır.

f- Constantinus Dönemi:

     Constantinus (MS 306-337), batıda Augustus olan babasının MS 306 yılında ölümü üzerine orduları tarafından Augustus ilan edilmiş ve böylece Roma dünyasında uzun yıllar sürecek olan iç savaşlar başlamıştır. Bu savaşlar esnasında, Roma yakınlarında Milvianus Köprüsü Savaşı’nda rakibi Maksentius’u yenen Constantinus, batıda tek hâkim olarak ortaya çıkmıştır. Doğuda ise Licinius, diğer imparatoru bertaraf ederek doğunun hâkimi olmuştur.

     Constantinus ve Licinius bir süre birlikte imparatorluğu idare etmiş ve bazı reformlara ortak imza atmışlardır. Sözgelimi her iki imparator ortaklaşa kaleme aldıkları Milano Fermanı ile imparatorluk sınırları içinde yaşayan herkese ibadetlerini özgürce yerine getirebileceklerini ilan etmişlerdir.

Not: Bu ferman ile Hristiyanlık serbest kalmıştır.

The post Roma İmparatorluğu Uygarlığı (Roma Medeniyeti) first appeared on EdebiyatFakultesi.Com.

Eski Çağ Tarihi ve Uygarlıkları EdebiyatFakultesi.Com


This post first appeared on Edebiyat, please read the originial post: here

Share the post

Roma İmparatorluğu Uygarlığı (Roma Medeniyeti)

×

Subscribe to Edebiyat

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×