Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

Neden bir olamıyoruz diri olamıyoruz?

Her hafta cuma günü camilerden hutbeleri dinliyoruz. Ayet-i Kerîme ile başlayan hutbeler Hadis-i Şeriflerle nasihatler veriyor bizlere. Geçtiğimiz hafta 06.01.2017 cuma tarihinde camide okunan hutbe çok güzel dersler veriyordu bizlere. Önce bu güzel hutbenin bize verdiği mesaja kısaca bakalım sonrasında neden bir olamadığımızı dilimiz döndüğünce açıklayalım.

Maide Sûresi 32.Ayet-i Kerime

“men katele nefsen bi gayri nefsin ev fesâdin fîl ardı fe ke ennemâ katelen nâse cemîa(cemîan)”
“Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür.

Aziz Kardeşlerim!

Bu minberlerden her zaman ifade edildiği gibi
bizim inancımızda her insan saygındır. Her insanın hayat
hakkı kutsaldır. Canı, malı, şeref ve haysiyeti
dokunulmazdır.1 Ku’an-ı Kerim’de “…Kim, bir cana
kıyarsa bütün insanları katletmiş gibidir.”
buyurulmaktadır. Yüce dinimiz İslam’ın ana gayesi,
insana hayat vermektir. Canı can kılmaktır. Cana can
katmaktır.

Bilinmelidir ki; adı, yöntemi, zihniyeti, görünüşü
farklı olsa da varlığımıza kast eden her türlü terörün
gayesi aynıdır. Birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi
zedelemektir. Birer zenginlik vesilesi olan
farklılıklarımızla bir arada huzur içinde yaşama
kültürümüzü yok etmektir. Terörün gayesi, kalplerimizi
fitne ve fesadın, kin ve nefretin, şiddet ve husumetin
karanlıklarına esir etmektir. Bizleri çatışma ve
huzursuzluk girdabına sürüklemektir. Gücümüzü
zayıflatmaktır. İstikbale dair ümitlerimizi tüketmektir.

Kardeşlerim!

İçinden geçtiğimiz bu zorlu süreçlerde Rabbimizin,
Hucurât Suresinde bizlere öğrettiği ahlâki ilkelere ne
kadar da muhtacız. Geliniz, bugünkü hutbemizde her biri
altın değerindeki bu ilkelere hep birlikte kulak verelim:
Bu ilkelerden birincisi,yani araştırınız emridir. Rabbimiz, “Ey iman edenler! Güvenilir
olmayan biri size haber getirdiğinde o haberin
doğruluğunu iyice araştırın.” buyurmaktadır. Bizlere
gelen bir haberi araştırıp soruşturmadan, gerçekliğini
tespit etmeden onu doğru kabul etmek bizleri yanlış
sonuçlara götürebilir. Böyle bir tutum, istenmeyen
durumlara, fitne ve fesada sebebiyet verebilir. Neticede
yaptığımıza pişman oluruz.

Kardeşlerim!

İkinci ahlâkî ilke  emriyle ıslah edici olmaktır. İnsanlar arasında yaşanan sorunları çözüme
kavuşturmaktır. İfsat edici ve yıkıcı değil, yapıcı ve
onarıcı; ayrıştırıcı ve bölücü değil, birleştirici ve
bütünleştirici olmaktır. Kin, nefret ve şiddetin
karanlıklarına karşı sevgi, muhabbet ve kardeşliğin
gücünü el birliğiyle hâkim kılmaktır. Tefrika ve
çatışmanın bataklığını hep birlikte kurutmaktır.

Üçüncü Ahlaki Ilke yani  “adil olunuz” emriyle adaleti yüceltmektir. Hiçbir koşulda hak ve
hukuktan, sadakat ve doğruluktan asla ayrılmamaktır.

Kıymetli Kardeşlerim!

Hucurât Suresi’nin bize öğrettiği dördüncü ahlâkî
ilke ise   yani “alay etmeyiniz” emridir. Hiç kimseyi hor ve hakir görmemektir. Âdem ve Havva’nın
çocukları olarak aynı özden yaratıldığımızı hiçbir zaman
unutmamaktır.

Beşinci ahlaki ilke, emriyle 
birbirimizi karalamaktan kaçınmaktır. Küçük bir işaretle
veya ima ile de olsa karşımızdakini rencide etmekten
sakınmaktır. İnsan onur ve haysiyetini zedeleyecek her
türlü söz, tutum ve davranıştan uzak durmaktır.

Altıncı ahlaki ilke  yani “Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayınız. Birbirinize lakap
takmayınız” emridir. Zira tıpkı insanın kendisi gibi
ismi, şerefi ve itibarı da saygıya layıktır, mükerremdir.

Aziz Kardeşlerim!

Hucurât Suresinin bize öğrettiği yedinci ahlaki
ilke  yani birbirimiz hakkında yerli yersiz zanda bulunmaktan kaçınmaktır. Çünkü insanlar
hakkındaki zan, çoğu kez kişiyi yanıltır, günaha sevk
eder. Yanlış anlaşılmalara, huzursuzluklara sebebiyet
verir.

Sekizinci ahlaki ilke, emridir. Yani 
başkalarının kusurlarını, eksiklerini araştırmaktan
sakınmaktır. Başkalarının mahrem hallerini ifşa etmeye
kalkışmamaktır. Bize düşen asıl görevin kendi hata ve
kusurlarımızı gidermek olduğunu unutmamaktır.

Dokuzuncu ahlaki ilke ise, yani 
“Birbirinizin gıybetini yapmayınız. Birbirinizi
arkadan çekiştirmeyiniz.” emridir. Zira bize düşen,
yokluğunda dahi kardeşimizin hak ve hukukunu
gözetmektir. Onun varlığını kendi varlığımız gibi
görmektir. Haysiyetini kendi haysiyetimiz bilmektir.

Kardeşlerim!

Yüce Rabbimiz, bizleri bu ilkelere riayet
edenlerden eylesin. Bizleri Kur’an’ın ve
Peygamberimizin ahlakı ile ahlaklananlardan eylesin.
Rabbimiz, milletimizin birlik ve beraberliğine kast
edenlere fırsat vermesin. Rabbimiz, mazlumların umudu
olan ülkemize ve milletimize zeval vermesin. Amin…

Türkiye’de resmî olarak din işleri faaliyetlerini yürüten diyanet işleri, sivil toplum kuruluşları, diğer din hizmetlerini yürüten cemiyetler Kur’anı Kerîm’de kesin bir şekilde belirtilen Hadis-i Şeriflerde anlatılan: fitne ve fesada sebebiyet vermeyiniz, ifsat edici, yıkıcı, bölücü değil birleştirici olun, sevgi, muhabbet besleyin tefrikaya düşmeyin, kimseyi hor, hakir görmeyin, onur ve haysiyetini incitmeyin, biribiriniz hakkında zândan kaçının, başkalarının kusurlarını araştırmaktan, ifşa etmekten kaçının, birbirinizin gıybetini yapmaktan kaçının dediği halde dinihaberler.com ve benzeri yazarlar çizerler ortalığı karıştırıyor suları bulandırıyor. Müslüman her daim bu ve buna benzer haber kaynaklarına karşı dikkatli olmalı.

1 Buhârî, İlim, 9.
2 Mâide, 5/32.
3 Hucurât, 49/1-18.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Neden bir olamıyoruz diri olamıyoruz? yazısı ilk önce Güncel Blog Not Defteri üzerinde ortaya çıktı.



This post first appeared on Notdefteri - Güncel Blog Defteri - Notdefteri.net, please read the originial post: here

Share the post

Neden bir olamıyoruz diri olamıyoruz?

×

Subscribe to Notdefteri - Güncel Blog Defteri - Notdefteri.net

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×