Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

Victor Hugo – Bir İdam Mahkumunun Son Günü Kitap İncelemesi

Victor Hugo’nun ölümsüz eseri, Bir İdam Mahkumunun Son Günü Kitabın konusuna, özet ve detaylı incelemesine değinerek, okuyucusuna farklı bir bakış açısı sunuyoruz.

Romantik akımının öncülerinden olan Victor Hugo, Fransız edebiyatının en bilinen ve yazdığı eserlerle birçok okuyucu kitlesine sahip şair, romancı ve oyun yazarıdır.

Victor Hugo, toplumsal konulara kayıtsız kalamamış ve yaşadığı döneme ayna tutan eserler kaleme almıştır. Ayrıca politikaya da ilgi duyan yazar, 1800‘lerin Fransa’sının yönetiminde de belirleyici birer rol model olmaktan geri durmamıştır.

Fransa’nın çalkantılı zamanın da kaleme aldığı Bir İdam Mahkumunun Son Günü adlı eseri de çok konuşulan ve eleştirilere maruz kalan bir kitap olarak raflarda yerini almıştır.

Eleştirilere maruz kaldığı kadar beğenisi de fazla olan bu kitap, günümüzde de halen popülerliğini korumaktadır. Peki nedir Victor Hugo’nun bize anlatmak istedikleri veyahut hissettirme çabası? Sizin için yakından detaylı bir inceleme sunuyoruz.

Bir İdam Mahkumunun Son Günü Konusu

Bir İdam Mahkumunun Son Günü’nün konusu nedir? Kitap, Victor Hugo’nun 19.yüzyıl Fransa’nın uyguladığı idam cezasını eleştirmek amacıyla kaleme aldığı eseridir. Ayrıca kısa roman türünde yazılmıştır ve tekil şahıs ile yazılan ilk roman örneğini taşır.

Victor Hugo (1802-1885)

Roman, ölüm cezasına çarptırılmış bir mahkumun, son zamanların da yaşadığı içsel çatışmaları ve duyguları ele almaktadır. Mahkum, hapishanede geçirdiği son saatlerde, geçmişine ve onu idama sürükleyen suça dair derin düşüncelere girmektedir.

Yazar mahkumun gözünden adalet kavramını sorgulatır ve insan doğasının karmaşıklığını yansıtarak, vicdan,  insanlık gibi evrensel konuları ele almaktadır.

Bir İdam Mahkumunun Son Günü Kitap Özeti

”Bir İdam Mahkumunun Son Günü” kitap özetine değinecek olursak, kitapta adı geçen mahkumun bir adı yoktur. Karakter, bir insanı öldürmek suçundan dolayı yargılanır ve idam cezasına çarptırılır.

Mahkum olarak geçirdiği süreçte; yaşadığı olayın bir kaza olduğunu düşünür ve mahkeme kararının idam cezası yerine kürek cezası olması gerektiğini düşünmektedir. Ancak avukatı her ne kadar bu karara itiraz etmek istese de karakter buna karşı çıkar ve verilen cezaya razı gelir.

Mahkumun infazı, tam altı hafta sonra gerçekleşecektir ve bu zamana kadar karakter, umudunu hep diri tutmaya çalışmıştır. Bir yandan da yaşadığı iç çatışma onu ölümü kabul etmeye hatta bu başı boş düzene karşı haklı bir başkaldırı olacağını düşünen bir hesaplaşmaya girer.

İnsan içinde bulunduğu umutsuz koşullarda bazen bir zinciri bir saç teliyle koparabileceğini sanır.

Karakter, infaz gününe kalan zamanı azalırken, geride bıraktığı ailesi aklına gelir ve bir baba olarak vicdan azabı çeker. 3 yaşındaki kızına iyi bir hayat sunamadığı için üzgün ve mutsuzdur. İnfaz günü yaklaşırken onu daha önce idam edilenlerin koğuşuna götürülür.

O sıra da kürek çekme cezası alan topluluğu görür ve gardiyandan onları seyretmek için konuşur. İlk başta kürek cezası yerine ölümü yeğleyen mahkum, ölüm korkusu ile baş edemeyecek bir hale gelir.

Boynumu kürek mahkumlarının boyunduruğuna teslim etmektense giyotinin bıçağına teslim etmek daha iyi.

Şimdi ise dünyayla aramda bir duvar var. Artık hiçbir şey eskisi gibi görünmüyordu gözüme.

Ve infaz günü geldiğinde papaz yanına gelir ve onu ölüme hazırlamaya çalışır. Yaşadığı acı ve korku onu giyotin sehpasına yatmamak için bir kaçış aratır. Fakat ne yazık ki içinde barındırdığı umut kalmamıştır. Son arzusu olarak kızını görmek belki de onu huzurlu bir ölüm verecektir. Ne yazık ki düşündüğü gibi olmaz. Kızı onu tanımamıştır.

Her şey bitti artık, tamamen bitti. Müdürün ziyaretinin yarattığı o korkunç heyecandan sıyrıldım. Ancak şunu söylemeliyim ki umudum vardı hala. Şimdi ise, Tanrı’ya şükür, umudum kalmadı artık.

Artık idam günü gelmiştir ve giyotin ile idam edilmek için yola çıkar. Artık delirmek üzeredir, alana vardıklarında ise artık af dilemeye başlar. Orada bulunan yetkiliye “Yalvarıyorum idam etmeyin” dese bile kalan son umudu da idamı ile birlikte derin bir sonsuzluğa gömülür.

Bir İdam Mahkumunun Son Günü Kitap İncelemesi

Victor Hugo, 26 yaşında yazdığı bu eserle birlikte idam yasasına farklı bir bakış açısı getirmiştir. Kitabın önsözünde de detaylı bir açıklama yazma gereksinimi hissetmesinin bizce yaşadığı toplumun eleştirilerine maruz kalmasıydı.

Kitap, ilk başta bir diyalog ile başlamakta ve Fransa halkının yazara ve esere karşı yaklaşımı okuyucuya gösterilmektedir. Bu yaklaşım kimi okuyucu da olumlu olsa da yazar, olumsuz eleştirileri de yansıtmaktan geri durmamıştır.

Bir İdam Mahkumunun Son Günü -Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Yazar, idam yasasının mantıksız gördüğü yanlarına değinirken okuyucuya da sorgulatan bir eser sunmuştur. Kitap, o dönemin daha önce görülmeyen bir tarzı olan, iç monolog türünde yazılmış ve modern edebiyatının ilk örneğini ile raflarda yerini almıştır.

Karakterin iç dünyasında yaşadığı karmaşıklık, ölüm ve yaşam arasında ki gerçeklik okuyucuya ustaca geçirilmekte ve onu halen çok okunanlar arasında tutmakta.

Yazar, dönemin sosyo-kültürel yapısını, idam yasasının mantıksızlığını oldukça açık ve yalın bir dille ifade etmiştir. Esere her ne kadar roman gözü ile bakılsa da tarihsel birer kaynak niteliğinde olması da bize okunmaya değer bir anlatım sunuyor.

Okurken düşündüren, yaşadığımız dönem ile kıyas yapabileceğimiz bu kitap, yazarın edebi üslubu ile birleşince bizlere okunmaya değer bir eser haline geliyor.

Bu tarz kitap incelemeleri ilginizi çekiyorsa sitemizde yer alan ”Sinan Akyüz – İncir Kuşları Konusu ve Roman İncelemesi” adlı inceleme yazımıza da göz atabilirsiniz.



This post first appeared on Thinpo, please read the originial post: here

Share the post

Victor Hugo – Bir İdam Mahkumunun Son Günü Kitap İncelemesi

×

Subscribe to Thinpo

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×