Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

Oppenheimer Konusu ve Detaylı Film İncelemesi

Amerikan Prometheus olarak da bilinen atom bombasının mucidi J. Robert Oppenheimer’ın hayatını usta yönetmen Christopher Nolan’ın kalemiyle buluştuğu Oppenheimer filminde inceliyoruz!

Oppenheimer filmi yalnızca insanlık tarihinin en korkutucu buluşu olan atom bombasının mucidi J. Robert Oppenheimer biyografisi olmakla kalmıyor, aynı zamanda izleyicileri modern insanın zihninde bir yolculuğa çıkarıyor.

Öyle ki, izleyiciler Olarak adeta Oppenheimer’ın zihin dünyasına misafir oluyor, durmaksızın akan fikirlerine şahit oluyoruz.

Bu yazımızda, spoilersız bir şekilde Oppenheimer konusu ve incelemesini sizlere sunuyoruz. Ayrıca, filmde gönderme yapılan bazı edebi eserler hakkında bilgilere de değiniyoruz.

Oppenheimer Konusu Nedir?

Oppenheimer filmi atom bombasının babası J. Robert Oppenheimer’ın hayatını, atom bombasının icat edilmesine uzanan süreci ve sonrasını konu almaktadır.

Oppenheimer’ın Cambridge günlerinden, Göttingen Üniversitesi’ndeki çalışmalarına, ABD’yi kuantum fiziği ile tanıştırmasından, Manhattan Projesi’nin başına geçtiği döneme ve karma karışık aşk hayatına kadar birçok ayrıntıyı izleyicilerle buluşturan film, biyografinin sanatla harmanlandığı mükemmel bir deneyim oluşturmayı başarıyor.

Tom Conti ve Cillian Murphy

Filmde, Robert Oppenheimer haricinde Albert Einstein, Werner Heisenberg, Hans Bethe, Patrick Blackett ve daha birçok ünlü bilim insanı da yer alıyor.

Ayrıca, Oppenheimer İkinci Dünya Savaşı’nı, savaş sürecinde ve sonrasında kitleleri etkisi altına alan faşizm, komünizm gibi ideolojileri ve bu dönemde tohumları ekilen Soğuk Savaş’ı konu edinmesiyle oldukça de politik bir film.

Diğer bir deyişle, Oppenheimer konusu itibarıyla, modern insanın yaşadığı dünyada kendisine bir yer bulmaya çalışırken aynı zamanda göremediği farklı dünyaları düşlemesini; insanın kaostan doğan yok oluş ve ölüm gibi gerçeklerle yüzleşirken içine düştüğü buhranı tarihi gerçekler eşliğinde izleyicilerle buluşturuyor.

Oppenheimer Oyuncuları Kimlerdir?

Oppenheimer oyuncu kadrosu oldukça usta isimlere sahip. Filmde Oppenheimer’ı canlandıran Cillian Murphy ve Atom Enerji Komisyonu (AEC) başkanlığını yapan Lewis Strauss olarak gördüğümüz Robert Downey Jr. şüphesiz bu yılın en güçlü Oscar adaylarından.

Bu iki isme ek olarak, Matt Demon, Emily Blunt, Rami Malek, Florence Pugh, Benny Safdie, Alden Ehrenreich, Gustaf Skarsgård gibi önemli isimler de Oppenheimer’da rol alıyor.

Yine de, bazı ünlü isimlerin oldukça az sahne süresine sahip olması sevenlerinin hayal kırıklığına uğramasına sebep olabilir. Ancak, şahsi görüşüm Christopher Nolan’ın böylesine önemli isimlerin bulunduğu bir oyuncu kadrosunu çok güzel yönettiği yönünde.

Oppenheimer İncelemesi

Prometheus tanrılardan ateşi çalıp insanlığa verdi. Bu olay karşılığında bir taşa bağlanan Prometheus, sonsuz işkenceye maruz bırakıldı.

Oppenheimer biyografisi olan American Prometheus kitabını önemli bir esin kaynağı olarak kullanan film, Yunan mitolojisinde insanlığa ateşi verdiği için cezalandırılan titan Prometheus’u anlatan bir alıntıyla başlıyor.

Prometheus insanlığa ateşi verirken insanların ateşi kullanarak ısınmalarını, yemek pişirmelerini ve ateşin ışığında aydınlığa doğru ilerlemelerini hedeflemişti.

Peki, insanlar ateşi yalnızca Prometheus’un arzuladığı gibi mi kullandılar? Yoksa, Olympos tanrılarının Prometheus’u cezalandırmalarının ardında haklı bir sebep mi yatıyordu?

Tıpkı Prometheus’un insanlara ateşi verdiği gibi Oppenheimer da insanlığa nükleer ateşi vermesiyle biliniyor. Peki, Oppenheimer böylesine güçlü, hatta tek bir tuşla dünyayı yok edebilecek bir silah yapımında çalışırken neyi hedefliyordu?

Filmde bu sorular tekrar tekrar sorulurken, böylesine güçlü bir silahın getirdiği sorumlulukları, modern insanın hızla gelişen teknolojiye ve değişen dünyaya ayak uydurmaya çalışırken karşılaştığı zorlukları, dönemin siyasi sorunlarını Oppenheimer’ın zihninden görüyoruz.

Oppenheimer Düşünceli

Bence, Christopher Nolan izleyiciyi Oppenheimer gibi düşünmeye ve onunla empati yapmaya iterek harika bir iş çıkarıyor. Bu noktada, filmin henüz daha başlarında yalnızca birkaç saniyeliğine Oppenheimer’ın okuduğunu gördüğümüz Çorak Ülke şiirine dikkat çekmek istiyorum.

Modern İngiliz şiirinin en önemli isimlerinden olan T.S Eliot tarafından yazılan ve orijinal ismi “The Waste Land” olan bu şiir, Oppenheimer’ın pozitif bilimlerin yanında edebiyat gibi sosyal bilimlere de oldukça önem verdiğinin bir göstergesi olmasının yanı sıra, Oppenheimer’ın iç dünyası hakkında da oldukça önemli bilgiler içeriyor.

Oppenheimer Siyah Beyaz

Çünkü, Oppenheimer sanayi devriminin ardından giderek yok olan dünyada zihniyle baş başa kalmış milyonlarca insandan yalnızca bir tanesi. Çorak Ülke’nin dizelerinde yazdığı gibi modern dünyada Nisan ayı artık ilkbaharın gelişini anlatan masum bir ay değil, kaybettiklerimizi ve kaybedeceklerimizi yüzümüze vuran, aylardan en acımasızı.

Modernizmden bahsederken insan zihninin parçalara ayrılışından bahsetmemek de olmaz. Christopher Nolan, Oppenheimer’ın zihnini ve iç dünyasını parça parça izleyicilere sunuyor.

İzleyiciler olarak, Oppenheimer’ın zihninde durmaksızın akan fikirlere ve bu fikirlerle bağlantılı olarak belirlen ilginç görsellere tanık oluyoruz. Haliyle, altı hatta yedi zamana bölünen bu zaman örgüsünü ve Oppenheimer’ın zihin akışını takip etmek yüksek konsantrasyon gerektiriyor.

Robert Downey Jr. Siyah Beyaz ve Renkli Olarak Aynı Sahnede

Hem renkli hem de siyah beyaz sahneler bulunan filmde, renkli sahnelerin Oppenheimer‘ın gözünden, siyah beyaz sahnelerinse Lewis Strauss‘un gözünden anlatıldığını bilerek izlemek olay örgüsüne konsantre olmayı biraz daha kolaylaştırsa da Oppenheimer anlaşılması için kesinlikle birkaç kez izlenmesi gereken bir film.

Ayrıca, film oldukça yavaş ilerleyen, olayları anlatmak için hiç de acele etmeyen bir yapıya sahip. Dolayısıyla, Oppenheimer ağır ilerleyen ve aksiyon dozajı oldukça az olan filmlerden hoşlanmayan insanlara göre değil.

Hatta öyle ki, ana odağı atom bombası olan bir filmdeki en gürültülü sahne olarak benim en çok aklımda kalan sık sık Oppenheimer’ın zihninde canlanan gürültülü ayak sesleri.

Oppenheimer IMAX Baskısı

Son olarak, Christopher Nolan ve filmde yer alan oyuncular tarafından sık sık vurgulanan IMAX ve bazı teknik ayrıntılara değinerek Oppenheimer inceleme yazısını tamamlamak istiyorum.

Christopher Nolan geçmişte çektiği filmlerde olduğu gibi yine olabildiğince gerçekçi ve yüksek kalite bir deneyim sunmak istediği için Oppenheimer IMAX kameralarla çekildi.

Her bir detayı olabildiğince ayrıntılı yakalamayı başaran Imax kameralarla çekilen görüntülerin her bir pikseli oldukça fazla yer kapladığından, Oppenheimer Imax baskısı toplamda 17.7 kilometre uzunluğa ve 272 kilogram ağırlığa sahip.

Ayrıca, filmde hiçbir özel efekt bulunmuyor. Yani, filmde görülen harika görsellerin ardında yaratıcı fikirler ve alın teri yatıyor.

Christopher Nolan’ın yaşamış en önemli insan olarak tanımladığı J. Robert Oppenheimer’ı anlattığı ve sinema tutkunlarını düşünerek üzerinde çalıştığı Oppenheimer filmini eğer imkânınız varsa IMAX salonda, yoksa olabildiğince büyük ekrana sahip bir sinema salonunda seyretmelisiniz. Özetle, Christopher Nolan yine yapmış yapacağını.

Ayrıca, bu tarz yazılar okumaktan hoşlanıyorsanız yine sitemizde yer alan 76. Cannes Adayı Killers of the Flower Moon İncelemesi adlı yazımıza da göz atabilirsiniz.

Oppenheimer Türkçe Altyazılı Fragman



This post first appeared on Thinpo, please read the originial post: here

Share the post

Oppenheimer Konusu ve Detaylı Film İncelemesi

×

Subscribe to Thinpo

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×