Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

Kuru Otlar Üstüne : "İnsan Olmak"

     



*** Bu yazı filmin bazı sürpriz gelişmelerini ele verdiğinden dolayı, filmi izlemeden önce yazının okunması tavsiye olunmaz


Nuri Bilge Ceylan'ın son filmi Kuru Otlar Üstüne, temelde doğuda zorunlu hizmetinin sonlarına yaklaşmakta olan bir öğretmenin, Samet'in öyküsünü anlatıyor. Temelde diyorum çünkü filmde yan öyküler de en az ana öykü kadar önemli. O bölgede yaşamakta olan ve Ankara Garı saldırısında bacağını kaybetmiş olan Nuray'ın öyküsünün devreye girmesi hem Samet'in ev arkadaşı Kenan'ın da devreye girdiği bir aşk üçgenini ortaya çıkarıyor hem de öyküye ana karakter Samet kadar ilgiye değer olan, aslında bir çeşit ikinci ana karakter diyebileceğimiz bir isim eklemiş oluyor. 


    Aslında filmin ilk bölümleri, doğuda öğretmen olmanın zorlukları ve yöredeki günlük hayatı içeren bölümlerden oluşuyor. Diyaloglar özellikle NBC'nin son filmlerine benzer şekilde uzun ama bir yandan da filmin bu diyaloglar önderliğinde su gibi akıp gittiğini söylemek mümkün. Kendi adıma bu bölümlerde (öğretmen olmasam da) doğuda karlar altındaki bir şehirde geçen kendi memuriyet günlerimi fazlasıyla hatırladığımı söyleyebilirim. Nuri Bilge Ceylan da röportajlarında, "eğer mutsuz isek mutluluğun başka bir yerde olduğunu hayal eder ve bunu bekleriz" minvalinde cümlelerle filmin özeliikle bu ilk bölümündeki ruhu açıklıyor. Devamında bir taciz iddiası patlak veriyor. Samet'in yakın diyalog içerisinde olduğu kız öğrencilerin, özellikle Sevim'in iddiaları Samet ve aynı zamanda ev arkadaşı da olan Kenan'ı zor durumda bırakıyor. Bu kısımlarda suçlanan iki karakterin, ilçe milli eğitim müdürü ve sonrasında okul müdürü ile olan uzun toplantı sahneleri önemli. NBC bu kısımlarda, sistemin nasıl işlediğinin, ne olduğunun değil de olayların dışarıya yansıma şeklinin daha önemli olduğunun altını çizerken etkileyici anlar yaratıyor. Bu kısımlarda bir parça Thomas Vinterberg'in The Hunt filmini hatırladığımı söyleyebilirim. Ancak NBC farkı devamında ortaya çıkıyor tabii. Filmi tamamı ile bu öykü üzerine akıtmayı reddederek birden bizi bir aşk üçgeninin içine çekiyor.  Birden ana öykü, bu aşk üçgeni olup çıkıveriyor. Samet, başlangıçta kendisi tanıştığı Nuray'ı, kendisi tamamen tayin olup gitmeye odaklı olduğu ve yöreden biriyle evliliğe niyetli olmadığı için, ev arkadaşı Kenan'a öneriyor. Üçlü ilk zamanlar birlikte buluşuyorlar. Ne zaman ki Samet, Nuray'ın da Kenan'a yakınlık duymaya başladığını görünce işler değişiveriyor. Tabii burada kısmen orta yolcu, kısmen dedikoducu diyebileceğimiz beden öğretmeni Tolga'nın anlattıkları da Samet üzerinde etkili oluyor diyebiliriz. Bunlarla birlikte Samet, tayin olacağı ve oradan gideceği kesin olmasına ve Kenan'ı Nuray ile kendisi tanıştırmasına rağmen birden kıskançlık diyebileceğimiz hisler içerisine giriyor ve Nuray'ı baştan çıkarmayı kafasına koyuyor. Bunun için de Nuray'ın ailesinin evde olmayacağı bir günde hem Kenan hem de Samet'i beraber evine çağırmayı planladığı geceyi kullanıyor. Bir şekilde entelektüel kapasitesi ve zekasını kullanarak Nuray'ı tavlamaya çalıştığı uzun uzadıya süren bir sohbete tanık oluyoruz. Sevişme ile biten bu uzun muhabbetler akıldan çıkmayacak sinemasal anları da beraberinde getiriyor. Bunlardan birinde NBC bizi hayli yabancılaştıracak garip bir seçimde bulunarak Samet'in ışıkları söndürmek için odanın kapısını açıp içeriye gittiği anlarda bizi bir film setinin ortasına bırakıveriyor. Amaç hiç şüphesiz sahnenin o ciddiyeti ve gerçekçiliğinden bizi çıkarıp bir filmin içinde olduğumuzu bize hatırlatmak. İkilinin sohbeti çok da orjinal olmasa da bir ikilemi ortaya koyması babında önemli. Apolitik ve bireyci diyebileceğimiz Samet ile ilkesel ve aktivist duruşuyla ön plana çıkan Nuray'ın fikir karşıtlığı bu anlamda önemli. Nuray her ne kadar seyirciye daha sempatik gelebilecek bir karakter olsa da Samet'in uyumsuz ve temelde her siyasi kutuptan uzak duruşunun NBC ile Daha Fazla Benzerlik gösterdiğini ve bu anlamda Samet'in NBC'ye daha fazla benzerlik gösteren bir karakter olduğunu düşündüğümü söyleyebilirim.


                         


Kendi adıma 3 saat 17 dakikalık sürenin nasıl geçtiğini filmde hiç anlamadığımı belirtebilirim. Bu anlamda yönetmenlik başarısının hakkını vermek gerekir. Bununla birlikte belki finalin biraz tartışmalı olduğunu da kabul etmek gerek. Nuray'ı elde ettiği o uzun gecenin ardından Samet'in Sevim ile o son yüzleşmesi ve dış sesle Samet'in konuşmaları ile biten finalde, aslında Samet'in Nuray ile olan ilişkisinden çok Sevim'e önem verdiğinin iyice farkında varıyoruz. Samet, belki ego tatmini için de olsa anlıyoruz ki henüz çocuk yaştaki bir kızın ilgisini ve beğenisini herşeyin üzerine koymuş durumda. NBC gibi insan ruhunun karanlık taraflarını deşelemeyi seven bir yönetmenin filmi için belki normal de olsa genel kabuller dahilinde bu bölümün çoğu kişiyi rahatsız edeceğini öngörmek zor değil. Samet gibi gideceği yönü tam olarak kestirememiş, kendisini hiçbir yer ve hiç kimseye ait hissetmediğini kolaylıkla anlayabileceğimiz bir karakter özelinde bu kısımların da beni rahatsız etmediğini ve bu kısımları da son derece insani bulduğumu söyleyebilirim. Özellikle vurgulanabilecek sahnelerden birisi de karlar altında bir günde, Kenan'ın telefonlarına dönüş yapmaması ile mevcut durumu çözen Nuray'ın bütün duygusallığı ve insancıllığı ile ikilinin evine yaptığı ziyaret sahnesi olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca filmin önemli bir yan öyküsünün de Feyyaz isimli karakter üzerinden geliştiğini söyleyebiliriz. Babası yıllar önce güvenlik güçleri tarafından alınıp götürülen ve babasından bir daha da haber alamayan Feyyaz bölgeye ait çok gerçekçi ve kayıp bir karakter. Vahit ile gelişen ve sonu silah çekme ile biten sahne de son derece gerçekçi ve öyküye politik derinlik katan bir sahne. 


Toplamda baktığımızda NBC'nin ortaya bir kez daha önemli bir yönetmenlik başarısı koyduğunu, bölgeye ve hatta Türkiye'ye ait derinlikli bir iş çıkardığını ve aynı zamanda seyir zevki vadeden uzun ama tıkır tıkır işleyen bir film çıkardığını düşünüyorum. Tüm hayranlarına olduğu kadar yenilikçi ve orjinal işler deneyimlemek isteyen tüm sinemaseverlere tavsiye ettiğimi söyleyebilirim. 


Filme Puanım : 8 / 10



This post first appeared on HS, please read the originial post: here

Share the post

Kuru Otlar Üstüne : "İnsan Olmak"

×

Subscribe to Hs

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×