“Bir insanı tanımak istiyorsan, onunla yolculuğa çık” dönemi kapandı. Yani az önce ben kapattım. Yeni dönem “Birini tanımak istiyorsan onunla Yemek ye!”
Yolculuğa çıkmak zaten hepimiz için biraz lüks bu devirde. Yemek yemek ise uzun bir yolculuğun ziplenmiş hali adeta.
Beraber bir şeyler yemekten keyif aldığınız insanlar vardır. Bir de açlıktan midenizden çılgın sesler gelirken “sadece bir şeyler mi içsek, pek aç değilim” dediğiniz insanlar.
Birlikte bir şeyler yemekten hoşlandığınız insanlarla beraberken, bi’ salata sipariş edip onu didikleyip durmazsınız mesela. O “salata insanları”nın olayı nedir Allah aşkına hazır konusu açılmışken?
Bir kere bir erkek salata yememeli bence. Yiyecekse de en fazla, sıradaki tabak gelene kadar çatalı boş kalmasın diye yemeli . Kadınlar da rejimdeyse salatasını evinde yesin. Kız kıza çıktığınızda olabilir belki bu yeşillik olayı, bilemiyorum. Ama hiç eğlenceli değil.
İlişkiler açısından düşünürsek; sadece salata siparişi verdiğiniz yemekleri hatırlayın.
Ya çok başındasınızdır ilişkinin. Yani aç hissetmiyorsunuzdur heyecandan. Yemesi en kolay yemektir, saatlerce çatalınızla oynayabilirsiniz. Dökülmez saçılmaz. Karşılıklı birbirini etkileme süreci sonuçta. Normal şeyler bunlar. Ya da ilişkinin ilerlemiş safhalarıdır, adam size laf sokmuştur son zamanlarda aldığınız kilolarla ilgili. Siz de “trip salatası” sipariş etmişsinizdir. Bu sipariş yüzünden tekrar dalga konusu olursunuz adama.
Bu sebepler dışındaki ana yemek olarak her salata siparişi ülke ekonomisine vurulmuş bir sektedir.
Neyse..
Yemek yiyebildiğiniz insanlar birlikte eğlenebildiğiniz insanlardır diye genelleyebiliriz. Biri “ben pis bir şeyler yemek istiyorum” dediğinde diğerinin ona uyum sağlaması ve yemek yeme eylemini bir eğlenceye çevirmeleri çok keyifli değildir de nedir. Türk insanı yemek yerken sadece beslenmez. İlişki kurar, bağlanır, eğlenir, mutlu olur. O yüzden tek başıma yemek yemekten nefret eder..
Birbirinin tabağından bir parça bir şey alabilmek en büyük samimiyet göstergesidir. Bu konuda hassas insanların, tabaklarına müdahale etmenize izin vermeleri sizi kabullenme süreçleri ile paralellik gösterir. Hatta daha sonrasında sizin dışınızda kimseyle yemeğini paylaşmaması size tuhaf bir gurur bile verebilir. Yani, tabağından takıntılı şekilde bir parça maydanoz bile aldırmayan biri, artık neredeyse kendi elleriyle size yemek yedirmeye başlamıştır. Daha ne olsun. Olmuş o ilişki.
Tepkilerini nasıl dile getiriyor. Sizin boğazınıza mı diziyor yiyeceğiniz iki lokmayı.
Bi tartın ölçün. Önemli detaylar bunlar. Hesap konusuna girmiyorum. Uzun mevzu. :)
Son olarak “yemek yemeği unutuyorum” diyenlere sözüm. Böyle de bir yalan da yok yani. Ütü mü la bu prizde unutacaksın. Hadi hafızan kötü unuttun diyelim. Aklın unutsa miden unutmaz. O yüzden o cümleyi şöyle bitirin bence. “Ayy ben bazen yemek yemeyi unutuyorum, YERSEN!”