İstanbul’dan İzmir’e Taşınmak

İstanbul; yaşayanına göre dert keder, turistine göre de bitmek tükenmek bilmeyen bir derya.

Görünen yüzünde İstanbul Boğazı, Kız Kulesi, İstiklal Caddesi, Çengelköy, Kadıköy, Moda.. Saymakla bitmeyecek avantajları, yıllar geçse doyulmayacak güzellikleri var. Nitekim, tüm hayatını İstanbul’da geçiren sakinleri Bile pek çok bilindik yerine gitmemiş, görmemiştir. Taşrasında yaşayıp deniz kenarına bile gidemeyen, pek çok konuda mahrum kalanlar da var maalesef. Hatta İstanbul’da yaşayıp, çekilen çileye dikkat çekebilmek adına 140 journos’un İstanbul’un Bedeli isimli bir araştırması var. İzlemediyseniz bu seriyi mutlaka izleyin.

İstanbullu okul çağına başladığı gün trafik ve bitmeyen yol çilesi ile tanışıyor. Servisde uyurken geçen saatler, sabah trafiği, akşam trafiği, yağmur trafiği, kar trafiği.. İstanbul’da her şey için bir trafik sıkışıklığı var. Gece 4 de bile Boğaz Köprüsünde sıkışıklık oluyor. Sabah oluyor, akşam oluyor, bir damla yağmur düşmeyegörsün.. İstanbul’un dertleri başlığında bir liste yapsak ilk sırayı şüphesiz trafik alır zaten.

Dertleri bitmez ama güzellikleri? Şimdi pek tadı kalmasa da İstiklal Caddesi İstanbul’a adım atan herkesin uğrak noktası. Eskiden İstiklal de boş boş yürümek bile ayrı bir keyif veriyordu insana. İstiklalden Tünel Meydanına, oradan Galataya, Karaköy’e. Oradan ver elini Kabataş, Beşiktaş, Ortaköy. Yürümeyi de seven insan için mükemmel bir kafa dinleme yöntemi. O hareketlilik içerisinde saatlerce yürümek bile yormuyor insanı. Ya da Kadıköy de dolaşmak, bu konuda da ekşi sözlükde bir başlık var ki gerçekten herkes için ayrı bir anlam taşıyor Kadıköy’de amaçsızca dolaşmak.

İstanbul’da gezilecek yerleri yazmaya kalksak, günler haftalar sürer. Ne kitaplar yazılmış, şimdi de pek çok blog da ana tema bu zaten. İstanbul’da ne yapılır, nereye gidilir, nerede eğlenilir?

En başta da bahsettiğim gibi, bunca güzelliğe rağmen gerçekten insanı yoran diğer bir yönü var İstanbul’un. Stresi, kalabalığı, koşturması. 100 metre yolu 1 saatte gidemediğiniz anlar, gün sonunda eve gitmek için otobüste, trafikte çile çekilen o malum anlar.. İşte bu olumsuzlukları yaşayan çoğu İstanbullunun hayali de Egeye yerleşmek, İstanbul’dan İzmir’e Taşınmak oluyor. Etrafımda 1 kişi görmedim ki hayali Egede, İzmir’de yaşamak, İstanbul’dan İzmir’e Taşınmak olmasın. Ah bir iş bulsam hemen İzmir’e taşınırım.. Herkesin hayali, amacı bu oldu.

İzmir tarafına bakarsak, maalesef iş güç konularında İstanbul kadar avantajlı bir yer değil. İçine girmeden anlamıyor insan. Her ne kadar İzmir çok gelişti, büyük şirketler bir bir İzmir’e geliyor vb söylemler çoğalsa a maalesef seçenekler çok güç. Bunu, aylar süren iş arayışım ve bitmek bilmeyen görüşmelere dayanarak söylüyorum. İş bulma faslından sonra her şey daha kolay ilerliyor. İzmir’de popüler lokasyonlardaki kiralar, İstanbul’un kırsalına eş değer neredeyse. O kakabalık yok, koşturmaca yok. Zaten İstanbul’un keşmekeşinden gelenler çok belli. Bir tek biz koşuyoruz, İzmir’lilerin acelesi yok. Ama bir kıyas yapacak olursak her halükarda İzmir bir kaç adım önde.

İzmir’de geçen 1 ay sonrasında yazmaya, şehri her açıdan anlatmaya devam edeceğim.

The post İstanbul’dan İzmir’e Taşınmak appeared first on İstanbul Aşkına Yazıyoruz!.