Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

Bölüm 10 - Oryantasyon

      Kendini bitkin ve halsiz hissediyordu. Kımıldamak istedi, Ancak gücü yetmiyordu. Yavaşça gözünü araladı. Gördükleri bulanıktı ancak odanın karanlık olduğunu farkedebiliyordu. Sadece ufak bir ışık gözüne çarpıyordu. Gücünü toplamaya çalıştı. Bütün vücudu karıncalanmıştı. Tekrar kımıldamayı denedi. Bu sefer parmaklarını oynatabilmişti. Bilinci yavaş yavaş yerine geliyordu. “Daha önce hiç bir rüya böyle etkilememişti.” dedi içinden. Başına gelenleri hatırlamaya başlamıştı. Gördüğü rüya geldi aklına. Kavanozlar, resimler, minyatürler ... Tüm bunlar aklından geçerken birden Bay X geldi aklına. İçini bir korku kapladı. Onun yüzünü görmüştü. İlk kez bir rüyada onun yüzünü görebilmişti. Sonra rüyadaki diğer detaylar geldi aklına. Tavandaki metal cihazlar geldi aklına ve sonrasında da oradaki diğer insanlar. Bay X’in ismini söylediğini hatırladı. İsmini unutmuştu. Hatırlamak için kendisini zorladı. Zorladıkça bilincinin daha çok açıldığını ve gücünün yerine geldiğini fark etti. “Hermann Krueger” ismi yankılandı zihninde. Evet, adı buydu. Dr. Hermann Krueger. Rüyaların iyice kontrolden çıktığını farketti. Kendisini zorladı ve gözünü açtı. Bakışlarıyla odayı süzdü. Gördükleri karşısında hayrete düşmüştü. Gözlerini daha net açtı ve etrafına bakındı. Şaşkınlıkla beraber gelen şokun etkisiyle gücü yerine gelmişti. Yatakta yavaşça doğruldu ve etrafına bakındı. Otel odası gibi bir yerdeydi. Ufak bir gece lambası aydınlatıyordu odayı ve hiç cam yoktu. Kapının yanındaki duvarın ayna ile kaplandığını farketti. Ayna bu küçük odayı daha büyük ve ferah gösteriyordu. “Neredeyim ben?” dedi kendi kendine. Sonra Sinem geldi aklına. Gücünü topladı ve yataktan kalktı. Kapının yanına yürüdü ve ışığı açtı. Odayı daha net görebiliyordu artık. Bir süre ayakta kendini toplamaya çalıştı. Kafasında sayısız düşünce ve soru vardı yine. Nereye gelmişti, nerede olabilirdi. Aklını kaçırmak üzere miydi yoksa. Belki bu da başka bir rüyaydı. Ne olduğunu bilmiyordu ama ne olduğunu bulmak zorundaydı. Ama hepsinden önce Sinem’i bulmak zorundaydı. Önce bir silkindi, sonrada kapıyı açtı ve odadan çıktı.

      Semih odadan çıkınca uzun bir koridora ulaştı. Kafasını çevirip odasının kapısına baktı. Kapıda “Semih Sargın” yazılıydı. Bunu görmeyi beklemiyordu şüphesiz. Şaşkın bir şekilde yazıya bakakaldı. Sonra dönüp koridora doğru bakındı. Gerçekten de uzun bir koridordu. Koridorun ortasında tuvaletin ve banyonun kapısını gördü. Üniversitede kaldığı yurt geldi aklına. Sonra diğer kapılara baktı. Her birinin üzerinde isim yazılıydı. Koridor boyunca yürümeye başladı. Kapılardaki isimleri dikkatle inceledi. Bir kaç tane isim ona tanıdık gelmişti. Koridorun sonuna ulaştığında geniş bir hole çıktı. Buradan ayrılan 4 farklı koridor vardı. Koridorların üzerlerinde Biyologlar, Mühendisler, Fizikçiler ve Kimyacılar yazıyordu. Ayrıca bir de kapı vardı. Kapının üzerinde Seviye-1 yazıyordu. Kafasını çevirip kendi geldiği koridora baktı. Üzerinde Matematikçiler yazıyordu. O an gördüğü isimlerin farkına varmıştı. Ona tanıdık gelen isimler dünyaca ünlü matematikçilerdi. İyi de onlarla aynı yerde ne arıyordu? Şok olmuştu adeta. Karşısında duran koridorlara baktı. Sinem’i bulması gerekiyordu. Bir an için duraksadı. İyi de Sinem ne iş yapıyordu ki? Semih ne yapması gerektiğini kavrayamamıştı. Birden koridorlarda alarm sesi yükselmeye başladı. Semih paniklemişti. Hızla sağa sola bakınmaya başladı. Herkes odalarından dışarı çıkmaya başladı. Kimse ne olduğunu anlayamamıştı. Hepsi sersemlemiş halde kapıdan dışarı fırlamıştı. Sonra bir anons sesi duyuldu. “Değerli arkadaşlarım lütfen sakin olun. Bu alarm uyandırma alarmıdır. Şu an hepiniz şoktasınız bunu biliyorum ancak sakin olup talimatlara uyarsanız sorun çıkmadan işimizi halledebiliriz. Öncelikle herkesin odasının bulunduğu koridorda kalmasını istiyorum. Birazdan arkadaşlarım size yolu gösterecek ve kahvaltı yapacağınız yere gideceksiniz. Sonrasında size oryantasyon eğitimi verilecektir. Aklınızda bir çok soru olduğunu biliyorum ancak şimdilik lütfen söylenilenleri yapın. Tüm sorularınız cevaplandırılacaktır.” dedi anonsu yapan ses. Semih sesi tanımıştı. Bu Dr. Hermann Krueger’ın sesiydi. Seviye-1 yazan kapının açıldığını farketti. Kapıdan Dr. Krueger çıktı. Kulağında duran kulaklıklı mikrofona elini uzattı ve tuşa bastı. Anonsu bu cihazdan yapıyordu şüphesiz. Semih’e doğru yaklaştı. Semih irkilmişti. Yanına geldi ve “Lütfen Semih Bey koridorunuza geçiniz. Birazdan kahvaltıya alınacaksınız. Sizde yarattığımız korkudan dolayı şahsen özür dilerim.” dedi. Semih bu tepkiye çok şaşırmıştı. Ona soru sormak istiyordu ancak korkuyordu. Hiç bilmediği bir yerdeydi ve bilmediği insanlar tarafından alıkonulmuştu. Akıllıca davranması gerektiğini biliyordu. Geri döndü ve koridoruna doğru yürüdü.

      Bir kaç dakika sonra üzerinde görevli olduğunu belirten kostümlerle bir kaç kişi çıktı ortaya. Yanlarında da silahlı güvenlik görevlileri vardı. Her bir koridora iki görevli düşüyordu ve yanlarında da 4’er tane güvenlik görevlisi vardı. Matematikçilerden sorumlu kişinin adı Eva Derevenko’ydu. Kadın orta yaşlarında sert görünümlü bir Rus’tu. Tüm bu sertliğinin yanında garip bir çekiciliği vardı. Ayrıca İngilizce’yi çok düzgün konuşuyordu. Eva onlara binanın tasarımını ve neyin nerede olduğunu anlattı. Her koridorda ortak banyo ve tuvalet vardı. Bu konuda rahatsız olmamaları gerektiğini ekledi. Zaten burada bulunanlar çalışmaktan yıkanmaya fazla vakit bulamıyorlardı. Semih bir an için köle olarak burada bulunduğunu hissetti. İsteği dışında alıkonulmuştu ve bu konuda yapabileceği hiç bir şey yoktu. Daha da önemlisi Sinem ortalıkta yoktu. Bunları düşünmek onun midesini ağrıtıyordu. Eva daha sonra binanın yapısından bahsetti. Binada 5 farklı güvenlik seviyesi vardı. Herkesin belirli seviyelere geçiş izni vardı. Bu izin kişinin çalıştığı proje ile alakalıydı. Her seviye dairesel bir yapıdaydı ve devasa binanın merkezine gittikçe güvenlik seviyesi artıyordu. Binanın ve tüm projelerin yönetiminden sorumlu olan kişi Dr. Krueger’dı. Semih bunu duyduğuna hiç şaşırmamıştı. Eva bina ve işleyiş ile ilgili detayları anlattıktan sonra onları kahvaltı yapmaları için yemekhaneye götürdü. Yemekhane devasa boyutlardaydı. Onlar oraya gittiğinde yemek yiyen yüzlerce kişi vardı. Her bir meslek grubunun yemek alacağı yer farklıydı. Bunun sebebi kuyruk problemini azaltmaktı şüphesiz. Herkes sıraya girdi ve yemeklerini aldı. Hiç kimse taşkınlık yapmıyor veya söylenilenlere karşı çıkmıyordu. Silahlı adamlar onları bu fikrinden caydırmaya yetiyordu zaten. Bulundukları şok ise sağlıklı düşünmelerini engelliyordu. Orada bulunan herkes koyun gibi söylenilenleri yapıyordu. Böyle davranmak Semih’i deli ediyordu. Yemeğini aldıktan sonra bir masaya oturdu. Biraz ileride yemek yiyen birini farketti. Sinem’i görünce heyecanlandı. Onun yaşadığını ve iyi olduğunu görmek Semih’i çok mutlu etmişti. Masadan kalktı ve Sinem’in bulunduğu masaya gitti. Sinem onu görünce rahatlamıştı. Semih “Nasılsın? Sana bir şey oldu mu? Nerede kalıyorsun?” diye sordu Sinem’e. Sinem soğukkanlı bir tavırla “Sakin ol Semih. Ben iyiyim ve görüyorum ki sende iyisin. İyi olmana çok sevindim. Ben biyologların olduğu koridordayım.” dedi. “Bana biyolog olduğunu hiç söylememiştin.” dedi Semih. Sinem donuk bir ifadeyle Semih’in yüzüne baktı ve “Hiç sormadın ki...” dedi. Semih gülümsedi ve “Peki sence şimdi ne olacak? Ne için oryantasyon eğitimi alacağız? Daha da önemlisi, Matthew nerede?” dedi. Sinem düşünceli bir şekilde Semih’e baktı ve “Matthew’ın nerede olduğunu bende merak ediyorum. Sakin olmalı ve akıllıca davranmalıyız. Oryantasyon eğitimine gelince. Burası bir araştırma merkezi ve sanırım bizi de projelerinde çalıştıracaklar.” dedi.

    Kahvaltıdan sonra görevliler herkesi bir konferans salonuna topladı. Konferans salonu devasa boyutlardaydı. Semih Antartika’da bu kadar büyük bir tesisin nasıl varolabildiğini merak ediyordu. Aslında gerçekten Antartika’da olup olmadığını daha çok merak ediyordu. Herkes yerini aldıktan sonra ışıklar kapatıldı ve iki kişi kürsüye doğru geldi. Semih’in gördüğü manzara karşısında dili tutulmuştu. “Bu bir şaka olmalı.” diye düşündü. Sinem’in durumu Semih’ten farksızdı. Kürsüde Dr. Krueger konuşuyordu. Yanında duran kişi ise Matthew’di. Keyfi yerinde ve enerjik görünüyordu. İkiside onu daha önce böyle görmemişti. Semih rüyadan uyanmadığını düşünüyordu. Nasıl oluyorda bu adamla ilgili her şey onun ağzını açık bırakabiliyordu? Bütün olanlar ona çok saçma geliyordu. Sonra Dr. Krueger’ın sesi duyuldu. “Merhaba saygı değer arkadaşlar. Burada olduğunuz için hepinize teşekkür eder, geliş yönteminin rahatsız ediciliğinden dolayı da hepinizden tekrardan özür dilerim. Biliyorum kafanızda yüzlerce soru var. Birazdan sizlere nasıl ve neden burada olduğunuzu anlatacağım. Beni dikkatlice dinlemenizi istiyorum. Buraya nasıl geldiğiniz önemsiz bir ayrıntıdır, ancak neden geldiğiniz çok önemli bir meseledir.”. Bu lafından sonra salona bir sessizlik çöktü. Herkes oraya nasıl geldiğini merak ederken, kürsüde duran adamın bundan önemsiz bir olay olarak bahsetmesi tüm salonu aptallaştırmıştı adeta. Dr. Krueger salondakilerin kendilerini toplamasını bekledi. Sonra konuşmasına devam etti. “Öncelikle belirtmek isterim ki, yolculuğunuz süresince sürekli aynı rüyayı gördüğünüzü zannettiniz. Bu gördükleriniz rüya değildi. Hepsi yolculuğunuzun bir parçasıydı. Sürekli aynı şeyi görüyordunuz çünkü aynı yere ulaşmaya çalışıyordunuz. Biz bu teknolojiye “Rüya Yolculuğu” adını veriyoruz. Rüyadayken beyniniz bir nevi bekleme konumundadır. Bu esnada vücudunuzda bulunan nano robotlar devreye girer ve sizi fiziksel olarak farklı bir konuma götürmeye çalışır. Bu eylem için ciddi anlamda enerji sarfiyatı gerçekleşir. Bu sebepten uykunuz çok uzun sürüyordu ve uyandığınızda acıkmış oluyordunuz. Ulaşmaya çalıştığınız yerde bir takım nesneler gördünüz. Bunlar kavanoz içerisinde hayvanlar, minyatür yapılar ve resim benzeri nesnelerdi. Bu nesneler sizin seyahatinizi kontrol etmek ve sağlıklı gerçekleştiğinden emin olmak için oraya yerleştirilmişti. Yolculuklarınız ilerledikçe daha uzaktaki nesnelere odaklanabildiniz. Beyniniz nesneleri anlamlandırabildiğinde o nesneleri rüya olarak görmekten vazgeçiyordunuz. Bende odaklanabildiğiniz mesafeyi ölçmek için orada oluyordum. Diğer nesneler gibi sabit olmadığım için beni hep bir silüet olarak görüyordunuz. Yolculuk esnasında uykuda olduğunuz için beyniniz her şeyi rüya gibi algılıyordu.  Bir terslik olduğunu sezdiği zamanda tepki gösteriyordu. Bu gösterdiği tepki vücuttaki nano robotları etkiliyordu. Etkilenen robotlar fiziksel ve zihinsel açıdan siz zarar görmeyin diye görevlerini sonlandırıyordu. Böylece siz uyandığınızda her şeyi rüya gibi algılıyordunuz. Beyniniz tüm gerçekliği algıladığı zaman ise yolculuğunuz tamamlanmış oldu ve hepiniz buraya geldiniz.”. Salondakiler donup kalmıştı adeta. Semih söylenenleri kafasında anlamlandırmaya çalışıyordu ancak ne kadar düşünürse düşünsün tüm bu olanlar ona gerçek dışı geliyordu. Kalabalığın içinden birisi “Işınlanmayı bulduğunuzu mu iddaa ediyor sunuz?” diye bağırdı. Dr. Krueger soğuk kanlı bir tavırla adama baktı ve “İddaa etmiyoruz Profesör Wilder. Biz bunu zaten yapıyoruz. Şu an nerede olduğunuza bakın.” dedi. Profesör Wilder’ın bu laflar karşısında verebileceği hiç bir cevabı yoktu. Sonra kalabalığın içinden bir kadının sesi duyuldu. “Peki bu nano robotları bizim vücudumuza nasıl yerleştirdiniz?” diye sordu kadın. “Kullandığımız teknoloji çok eski bir teknolojidir. Bu nano robotlar bir çoğunuza okul gezileri esnasında yerleştirildi. Sizde bunlardan birisiniz Dr. Mainard. Sadece aranızdan bazıları okul gezisine katılmadığı için farklı yollar denendi. Ama içiniz rahat olsun bu yöntem tamamiyle güvenli ve hepiniz sağlıklı bir şekilde buraya geldiniz. Şimdi müsaade ederseniz asıl önemli konudan bahsetmek istiyorum.” diye cevap verdi Dr. Krueger. Semih parçaları yerine oturtabilmişti. Sinem’le aynı sınıfta olması artık çok mantıklı geliyordu. Ama burada olmak hala anlamsızdı.

      Dr. Krueger boğazını temizledi ve önemli olan konu hakkında konuşmaya başladı. “Saygı değer arkadaşlarım. Biliyorum buraya kendi rızanız dışında getirildiniz. Bu yaptığımız normal şartlarda affedilemez bir hakaret ve yasadışı bir harekettir şüphesiz. Ancak sizi temin ederim ki, bildiğim şeyleri ve buraya getiriliş amacınızı öğrendiğinizde, benim yerimde sizde olsanız aynı kararları vermek zorunda kalırdınız. Arkadaşlarım, biliniz ki dünyamız tehdit altındadır. Yakın bir gelecekte dünyamız korkunç bir saldırı ile karşı karşıya kalacaktır. Ve üzülerek belirtmeliyim ki, tehdidin nereden geleceğini veya ne olduğunu bilmiyoruz.”. Salonda birden bir uğultu yükselmeye başladı. Herkes Dr. Krueger’ın anlattıkları karşısında hayrete düşmüştü. Dr. Krueger sakin bir şekilde salonu susturdu ve konuşmasına devam etti. “Hepiniz bilim aşığı saygı değer kişilersiniz ve her birinizin bıkmak usanmak bilmeyen bir çalışma azmi var. Sizlerin seçilmesindeki temel sebepte bu zaten. Sizleri seçtim çünkü başarılı olabileceğiniz konusunda size güveniyorum. Dünyanın bu tehditlerden kurtulması için bir kaç proje yürütmekteyiz. Bu projelerde başarılı olursak dünyamızı gelen tehlikeye karşı koruyabiliriz. Buraya zorla getirildiğinizi ve bunun sizin için ne kadar zor olduğunu biliyorum. Ancak insanlığın kaderi sizlerin elinde. Meslektaşım Dr. Kemp burada benden sonraki yetkili kişidir. Bana ulaşamadığınız zaman o size yardımcı olacaktır. Şimdi size projeler ve tesis hakkında bir eğitim verilecek. Ardından hangi projede kimlerin çalışacağı açıklanacak. Hepinizden sabırlı olmanızı diliyorum. Dr. Kemp sanırım hazırsınız. Öyleyse oryantasyon eğitimi başlasın.”. Bu lafların ardından Matthew kürsüye geldi. Projeleri ve tesisi anlatmaya başladı. Bahsedilen projeleri duyunca salondakiler şoka uğramıştı adeta. Bir çoğu yaşadığı gerginlik ve korkuyu unutmuştu. Böylesine çılgınca projelerde çalışacak olmak onları heyecanlandırmıştı. Semih’in bile korkuları azalmıştı. Tüm bunlara inanmakta güçlük çekiyordu. Her şey saçma sapan bir film senaryosu gibiydi. Ancak tüm bu inanılmaz şeylere rağmen çalışacağı proje onu heyecanlandırmıştı. Her ne kadar zorla alıkonulmak ona yanlış gelsede, Athena’yı görmek için sabırsızlanıyordu.


This post first appeared on Tümör, please read the originial post: here

Share the post

Bölüm 10 - Oryantasyon

×

Subscribe to Tümör

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×