Devletlerin Hint Pasifik Çatışması

Hint-Pasifik bölgesinde son yıllarda meydana gelen dinamik değişiklikler ticaret, iklim ve güvenlik politikası açısından Almanya ve Avrupa’yı da etkiliyor. Çin, Japonya ve ABD ile dünyanın en büyük üç ekonomisinin Pasifik kıyıları var. Küresel GSYİH’nın yaklaşık yüzde 60’ı ve küresel büyümenin üçte ikisi Hint-Pasifik’te üretiliyor. Uluslararası deniz ticaretinin yüzde 25 kadarı yalnızca Malakka Boğazı’ndan geçmektedir; bu deniz ticaret yolları engellenseydi, Avrupa’ya giden ve Avrupa’dan gelen tedarik zincirleri ve dolayısıyla Avrupalıların refahı ve hayati mallara erişimi üzerindeki etkiler şiddetli olurdu.

Hint-Pasifik bölgesi, küresel nüfusun yaklaşık yüzde 60’ına ve dünyanın 33 mega kentinin 20’sine ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda tüm küresel karbon emisyonlarının yarısından fazlasının kaynağıdır. Bu, bölge ülkelerini iklim krizi gibi küresel zorluklarla mücadelede kilit oyuncular yapıyor.

Bölgedeki güç dengeleri de bu dinamiğin bir sonucu olarak değişmektedir. Çin’in siyasi ve Ekonomik yükselişi, yerleşik güçlere meydan okuyor. ABD stratejik odağını giderek Atlantik’ten Pasifik bölgesine kaydırıyor. Bu bölgedeki silah harcamaları, son on yılda dünyanın herhangi bir yerinden daha hızlı arttı ve şu anda küresel harcamaların yüzde 30’unun biraz altında. Aynı zamanda bölge, işbirliğine dayalı güvenlik için etkili yapılardan ve çatışmayı kontrol altına alacak mekanizmalardan yoksundur.

jeopolitik rekabetler, sınır anlaşmazlıkları ve kaynayan iç ve sınır ötesi çatışmalar bölgeyi istikrarsızlık riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Bu, mülteci akışları ve bölgesel ve uluslararası terör ağları tarafından daha da kötüleşiyor.

Almanya’nın Hint-Pasifik’teki çıkarları

Dünya çapında ticaret yapan bir ulus olarak Almanya, Hint-Pasifik ülkelerinde istikrar, refah ve özgürlüğün korunması ve desteklenmesinde önemli bir çıkara sahiptir. Alman ticaretinin yüzde 20’den fazlası bu bölgede yapılıyor. Bu AB’nin üye ülkeler en büyük yatırımcıları arasındadır.

Almanya, kapsayıcı bir işbirliği yeri olarak kalmasını sağlamak için Hint-Pasifik bölgesindeki kurallara dayalı uluslararası düzeni güçlendirmeye kararlıdır. Almanya bu nedenle açık denizcilik rotalarını, açık pazarları ve serbest ticareti, eşit şartlar, dijitalleşmeyi, bağlanabilirliği ve insan haklarını savunuyor.

Bölgedeki gelişmeler, Paris iklim hedeflerine ulaşmanın ve iklim değişikliğini frenlemenin mümkün olup olmadığı konusunda da belirleyici bir faktör olacak. Bu nedenle Almanya, gezegenimizi korumak için Hint-Pasifik ülkeleriyle işbirliği yaparken, aynı zamanda bu ülkeleri yükselen deniz seviyeleri gibi iklim değişikliğinin potansiyel olarak ölümcül etkilerini hafifletmede desteklemekte de çıkar sahibidir.

Almanya’nın Hint-Pasifik politikası

Almanya, Hint-Pasifik’teki çıkarlarını etkin bir şekilde sürdürmek için bölgeyle uzun vadeli bir siyasi angajman yaklaşımını benimsemiştir. Eylül 2020’de kabul edilen Hint-Pasifik bölgesine ilişkin Alman Hükümeti politika yönergeleri, stratejisine rehberlik etmeye hizmet ediyor. Almanya’nın Hint-Pasifik politikasının temel ilkeleri, Avrupa eyleminin, çok taraflılığın, kurallara dayalı bir uluslararası düzenin ve insan haklarının güçlendirilmesi ve Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleridir.

Politika yönergeleri, tüm bölge ülkelerini Almanya ile işbirliğini genişletmeye ve derinleştirmeye davet ediyor. Almanya, Hint-Pasifik’te bu kapsayıcılık ruhu içinde kendine bir rol görüyor; aynı zamanda, hiçbir ülkenin dışlanmamasını sağlamaya da heveslidir. Ancak kapsayıcılık, sistemlerin rekabetinde büyük güçlerden eşit uzaklıkta olmak anlamına gelmez. Almanya ilkeleri için ayağa kalkıyor ve benzer düşünen ortaklarla birlikte onları güçlendirmeye hazır ve istekli.

AB Hint-Pasifik’te İşbirliği Stratejisi

Alman politikasının Hint-Pasifik üzerindeki kapsayıcı yol gösterici ilkesi, uyumlu Avrupa eylemidir. Avrupa’nın ortak çıkarları ve değerleri, arkalarında birleşik bir Avrupa’nın ağırlığı ile en iyi şekilde öne sürülebilir ve desteklenebilir.

Hint-Pasifik bölgesi, herhangi bir ülkenin istikrarsızlaştırıcı sürtüşmeleri tetiklemeden ona hükmetmesi için çok büyük. Sonuç olarak, bölgenin ekonomik olarak gelişmesinin tek yolu işbirliğinden geçiyor. Japonya ve Çin, Çin ve Hindistan ve hatta Japonya ve Kore gibi iki büyük oyuncunun yanı sıra diğer birkaç oyuncu arasında bir dereceye kadar rekabet olsa da, şiddetli (veya istikrarı bozan) bir rekabet yoktur. Bölgedeki ekonomik ilişkiler yatıştırılır ve rekabet ve sıfır toplamlı ekonomik oyunlar mantığından işbirliği mantığına ve gerçek kazan-kazan ekonomik etkileşimlerine geçer. Bölgedeki daha derin ekonomik bağımlılık barışçıl bir şekilde yönetilir ve herkes için refahın temeli olarak hizmet eder.

The post Hint Pasifik’in Ekonomik Önemi Nedir? first appeared on .