Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

Deveye neden boynun eÄŸri diye sormuÅŸlar..

"+senin ağzını yüzünü sikerim orosbu çocuğu" demiş. haklı yaratık, yaratılışıyla ne dalga geçiyorsun ulan. biliyorum okuyucu, belki sıkıldın aynı hikayeden ama o şirret sürtük beni bu senede aradı. bu sefer ulaşmak için baya bir gayret göstermiş. birkaç haftalık kısa mesajlaşmalardan sonra eskiden olduğu gibi videokonferans vasıtasıyla yine birbirimizin bilgisayarının içinde yaşamaya başlıyorduk ki bu sefer farklı birşey oldu.

gayet medeni bir şekilde hiçbirşey olmamış gibi tüm gün boyunca sohbet edildi, eğlenildi gün sonunda muhabbet erkek arkadaş konusuna geldi. sürtük önce eskiden şu meşhur lafı olan "o benim arkadaşım" mevzusunun aslında flört olduğunu itiraf etti. daha sonra şu anki kendisinden 5-6 yaş büyük olan çocuklu erkek arkadaşının yalnız yaşadığı evine gelip gittiğini söyleyince tekrardan benim şalterler attı ve geri sildim kendisini haliyle.

burdan benim çıkartacağım sonuç filmlerden elde edilen bilgiyle hareket etmemek, senin çıkartacağın sonuçsa bu sayfanın rss beslemesine abone olup benim bizzat deneyimlediğim tecrübeden faydalanmak.

konu hakkında bilimsel kanıtım yada bilgim yok fakat şöyle bir durum var: olacak hiçbirşeyi olması gereken hız ve kapasite üzerinde gerçekleştiremiyorsun. şöyleki: acelecisin, sıradan ilişki prosedürlerini es geçip bir ilişkide hızlı hareket ediyorsun, hızlı başlıyor ve hızlı bitiyor. ne olduğunu bile anlamıyorsun. sanki bu doğanın kanunu gibi. elinde dünden kalma bir simit var. çabucak ısınması için onu mikrodalgaya koyuyorsun aniden ısınan gıda çok çabuk geri soğuyor. o süreyi illaki bekleyeceksin, bundan kaçış yok.

Başka bir örnek: büyük bir işyerinde elinde tavsiye mektubuyla direkt bölüm sorumlusu olan adamın firmadaki kariyeri en alt seviyeden başlayıp orda yıllarını harcadıktan sonra müdür olan çalışandan daha kısa.

zaman çok kıymetli. dünyadaki herşeyden çok. evrende bu sistem nasıl kurulduysa bu zamanda atlama gecikme yada manipule edip daha çok iş yapacak şekilde kullanmana izin vermiyor. beynini multitask edebilmiş bir elinde telefon diğer elinde kahvesi olan ceo'lar bile kendiyle ilgili birşeylerden vazgeçip bu pozisyona geliyorlar.

Jonathan franzen isimli bir vatandaş var. amerikalı yazar kendisi. bu eleman bir kitaba başlamadan önce tamamen kendini dış dünyadan soyutluyor. odası bomboş, internet bağlantısını kesmiş, hatta ruh hastası manyak laptobun wireless kartını söktükten sonra kırıp atmış. ama kendi memleketinde satış rekorları kırıyor.

bende dedim kendi kendime: ulan pezevenk ilim yapacam diye tesla gibi abazan ve yalnız ölmeye ne gerek var. ha adam ismini bıraktı şu an bile adını salavatla ağzımıza alıyoruz. o nasıl cümle oldu lan öyle. ağza almak falan. herneyse.

diyeceğim şu ki, eğer insanlar arasında kendinize yer edebiliyorsanız az çok demeyin sarılın ona. hergün bakkalla 2 dakika muhabbet edip pastaneci kızla ayaküstü 5 dk flört etmek bile bir insanlık göstergesidir. sktiret derin gizemler içinde boğulup evrenin şifresini çözmeyi. önce vücut sıvılarının şifresini çöz amk.


This post first appeared on Blog Not Found, please read the originial post: here

Share the post

Deveye neden boynun eÄŸri diye sormuÅŸlar..

×

Subscribe to Blog Not Found

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×