Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) 21 – 25 Ocak tarihlerinde Davos’ta gerçekleşecek olan yıllık toplantıları öncesinde, ekonomi araştırma kuruluşu olan IHS Markit tarafından bir rapor hazırlandı. Raporda, 2019 yılının en büyük riskleri sıranırken, ilk sırada küresel ticaretteki düşüş aldı. Devamında ise artan faiz oranları, hisse senedi ve emtia piyasasında artan volatilite ve dünya genelinde sıkılaşan finansal koşullar yer aldı.

Riskler dahil olmak üzere 2019 yılında küresel ekonomiyi nelerin beklediği üzerine 10 tahmin WEF tarafından yayımlanan raporda sıralandı. İlk sırada ABD ekonomisinin büyüme trendinin üstünde kalması bulunurken, devamında Japonya’nın toplanmasının zayıf kalacağı ve Çin ekonomisinin yavaşlamaya devam edeceği yer aldı. Ardından da gelişen pazarların büyümesinin yüzde 4,6’ya ineceği tahmininde bulunuldu.

Emtia fiyatlarının dalgalı yolculuğa başlaması, küresel enflasyon oranının yüzde 3’e yakın kalması, FED’in faiz artırımı ve diğer Merkez bankalarının onu izlemesi, doların güçlü kalacak olması gibi tahminlere yer verildi. Aynı zamanda politika şoklarının riskleri artırdığı ancak 2019 yılında resesyonu tetiklemesi için yeterli olmadığı da belirtildi.

ABD ekonomisinin, vergi indirimleri ve artan harcamalara bağlı olarak 2018’de beklenenden fazla büyüyeceği öngörüldü. 2019 yılında ise vergi indirimlerinin etkisinin hissedileceği ve büyümenin 2018’den az olacağı tahmin edilirken, yüzde 2,6 ile trendin üzerinde kalacağı belirtildi.

Ekonomilerde Karmaşa Devam Edecek

2019 yılında Euro Bölgesi’nde; Brexit, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un önündeki sıkıntılar ve Almanya’da Angela Merkel’in şansölyeliğine yönelik olası meydan okuma gibi politik belirsizliklerin iş dünyasında güveni düşürmeye devam edeceği belirtildi. Bunlara bağlı olarak kredi koşullarının sıkılaştırılması ve ticaret ihtilaflarının artması gibi ekonomik faktörlerin bölgede büyümeyi yavaşlatacağı öngörüldü.

Politik belirsizliklerin neden olabileceği sorunlarla birlikte Euro Bölgesi’nde büyümenin yüzde 1,5’e düşmesinin beklentiği açıklandı. Dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olan Japonya’da ise büyümenin 2018 yılında yüzde 0,8 olması beklenirken, 2019 yılında yüzde 0,9’a yükselmesi tahmin ediliyor.

Çin ekonomisindeki yavaşlama, olumsuz demografik yapı, hükümetin reformlarının verimliliği artırmada yeterli olmaması ve ABD ile arasındaki ticaret savaşlarının Japon ekonomisinin genişlemesini yavaşlatması bekleniyor. Aynı zamanda ülkenin para politikasının 2019 yılında enflasyon ile daha uyumlu olması öngörülüyor.

Gelişmekte olan ekonomiler için Brezilya, Hindistan ve Rusya gibi bazı ekonomilerin 2018’de ılımlı bir toparlanma yaşarken, Arjantin, Güney Afrika ve Türkiye gibi bazı ülkelerin yoğun finansal baskı altında kaldığı vurgulandı. 2019 yılı beklentileri ise bazı ülkelerde soğuk rüzgarların eseceği yönünde oldu.

Raporda, gelişmekte olan piyasaların, gelişmiş ekonomilerdeki ve dünya ticaretinin hızındaki yavaşlamadan, güçlü dolardan, finansal koşulların sıkılaşmasından, Brezilya ve Meksika gibi ülkelerde siyasi belirsizliğin artmasından dolayı soğuk rüzgarlarla karşılaşacağı belirtildi. “Özellikle Asya’da borç seviyesi büyük birkaç dinamik ekonomi, bu rüzgarlara karşı iyi korunabilecek. Gelişen pazarların büyüme oranı yüzde 4,6’ya düşecek,” ifadeleri kullanıldı.

Emtialardaki Dalgalanma Enerji Piyasasında Devam Edecek

2020 yılında talepteki büyümenin emtia piyasalarına destek sağlamaya yetecek kadar güçlü görünmesine bağlı olarak 2019 yılında, 2015’e benzer şekilde emtia birimlerinde dip seviyelerin görülmesine izin vermeyeceği belirtildi.

Emtia piyasasında oynaklığın 2019 yılında özellikle petrol piyasasında devam edeceğine dikkat çekildi. 2020 yılında ise petrol fiyatlarının varil başına 70 dolar civarında kalmasının beklendiği ifade edildi. Talepteki büyümenin yavaşlaması ve arzın artması göz önünde bulundurulurken, petrol ve diğer emtia fiyatlarına dair risklerin ağırlıklı olarak aşağı yönlü olmasının dikkat çektiği belirtildi.

Birçok Merkez Bankası FED’i Takip Edecek

Yakın gelecekte küresel enflasyonun yüzde 2 ila 3 arasında kalmasının beklendiğinin aktarıldığı raporda, “Bazı ülkelerde enflasyona yönelik yukarı yönlü baskılar artarken, bazı ülkelerde aşağı yönlü baskılar yaşanıyor. Ticaret ihtilaflarında geçici bir anlaşma, tarife artışlarından kaynaklanan enflasyon baskısını azaltacak,” ifadeleri kullanıldı.

Dünyanın önemli ekonomilerinin farklı durumlara bağlı olarak merkez bankalarının farklı hızlarda ve farklı yönlerde hareket etmesinin şaşırtıcı olmadığı notu düşülürken, zayıf büyüme ve enflasyon baskısı nedeniyle merkez bankalarının parasal genişleme programlarını sonlandırmasının hızının bu yıl öngörülenden daha ılımlı olmasının bekleneceği kaydedildi.

FED’in 2019 yılında 3 kere faiz artırımı yapması beklendiği belirtilirken; Rusya, Brezilya, Hindistan, İngiltere ve Kanada merkez bankalarının FED’i takip edecekleri tahmin edildi. Avrupa Merkez Bankası’nın ise 2020’nin başlarına kadar faiz oranlarını yükseltmesi beklenmiyor. Benzer şekilde Japonya Merkez Bankası’nın 2021’e kadar faiz politikasını sürdürmesi öngörülüyor. Çin Merkez Bankası’nın ise büyümenin yavaşlaması nedeniyle faiz indirimi yapması tahmin ediliyor.

2019’da Dolar Güçlü Kalacak

Doların seyri ise ABD ekonomisinin trendin üzerinde büyümesi, FED’in daha fazla faiz artırımı yapacak olması nedenleriyle 2018’de olduğu gibi 2019 yılında da güçlü kalması tahmin edildi. Son zamanlarda döviz piyasalarında görülen göreceli sakinlik göz önüne alındığında ise özellikle gelişmekte olan ülke para birimlerine bağlı olarak, 2019 yılında doların çok önemli değer kazanımları olması beklenmiyor.

Dolar Kuru Yorumları için Tıklayın!

Avrupa’da ise politik belirsizliklerin Euro ve sterlin için olumsuz eğilimlere neden olabileceği tahmin edilirken, EUR/USD paritesinin 2019 yılını 1,10 seviyesinden tamamlayabileceği öngörüldü. Çin hükümetinin finansal istikrar istemesinin sonucu olarak da USD/CNH paritesinin 7 seviyelerinin hemen altında sabit kalacağı tahmin edildi.