Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

ruhumu anlayan, enerji kaynağıma...Duygu Çeçen'e...


Öyle bir Insan var ki şuan yaşamımda, o var olduğundan beri huzurum inancım ve azmim arttı. Etrafındaki herkes de bu duygulari yaratabilen bir insan o. Herbirimize bu enerjiyi yansıtıp en önemlisi örnek olabilen..
Bugün çok sevdiği okumaktan hep gurur duyduğu Mülkiye’sinden mezun oluyor
DUYGU ÇEÇEN. Hem heyecanlı hem gururlu. Dostları arkadaşları ve anılarıyla okulunun duvarlarına veda edecek. Ama eminim sürekli yaşayacak o duvarlar arasında.
Mutlu bir insan o, heyecanlı ve çok başarılı...
Benim içinse bazı an ve kelimelerle aklıma kazınmış, hayatımda sarsılmaz bir yer etmiş nadide bir şahsiyet. Sonbahar aylarından birinde çok daha yakından tanıdık birbirimizi, aslında anlatılanın ve karşımızdaki kişinin kendimiz olduğunu zamanla farkettik. Öylesine benzer duygular vardı ki içimizde sadece onları yaşama ve yansıtma biçimlerimiz farklıydı... o kadar sevdim ki onu...Tüm yoğun programlarımıza işlerimize rağmen öyle çok dinledik ki birbirimizi. Benim o, onun ben olduğunu anlamak çok da uzun sürmedi...
Sonra zaman geçti, ona söz verdiğim gibi Zagreb’e yanında gidemesemde hep ruhumu yanında hissettirmeye çalıştım. Tabii bilmiyorum ne kadar başarabildim.
En son ben İstanbul’a gelmeden konuştuk uzun uzun öyleki saatin kaç olduğunu unutup eve geç kalana kadar . Birlikte doldu gözlerimiz..
Çok sevdiği bir hocasınn yorumunu paylaştı benimle, “SU ÇÜRÜR!” demişti ona hocası. Acaba çürürmüydü su gerçekten?
Bende onunla bugün okuduğum bir yazıyı paylaşmak istiyorum bu mutlu gününde.. Fransa’ya gitmeden hayatına benden ufak bir hatıra olsun diye...
“iç-dış yada içeriden-dışarıdan: SU YARILIR!
Su taşa çarpar. Sıçrar. Sıçradıkça kalbi kırılır suyun, biliyor muydun? Kızlar da öyle kırılırlar ilk birini sevdiklerinde, sıçraya sıçraya. Tıpkı suyun değişmesi gibi taşa çarptığında insanlar da değişirler ilk kalp kırıklığında. İşte insan o zaman, tam o çarpma anında ikiye bölünür. Bir insandan bir iç ve bir dış olmak üzere iki insan yapılır. Tıpkı suyun yoluna çıkan kyanın ikiye bölmesi gibi akışı, artık insan iki yoldan akar.
Bu yüzyılın son zamanlarında “teslim olmamayı” “ele geçirilmemeyi” öğretiyorlar kadınlara. Tam su ikiye bölündüğünde artık “dışın” o yöne oğru akmaya başlıyor. Dış’ın kariyer yapıyor, randevular veriyor, topuklu ayakkabılar giyiyor, vücudunu dergideki vücutlara bakarak biçtiriyor. İç’in o ilk yarılma anında kalıyor fakat. İç’in hala orada, o ilk “sevmişde vermemişler” küskünlüğünde. Kırık kolunu içinde taşıyan bir çocuk gibi. “
Duygucum..
Su çürüsede, yarılsada, sen, ben, biz içimizde taşıyalım mı bizi ve İÇ’imizi..
Çünkü sen (ben) çürümeyi göze alacak kadar bağlıyız bu hayata her şeyini göze alacak kadar, çünkü biz, çarpacağı taşlardan korkan nehirler olmamayı öğrendik, taşlara çarparak ayakta durmayı öğrendik...
Sen bir şelale olmalısın Duygu’mm.. her çakıldığında yere daha büyük şevkle daha gür sularla akacak... ama biliyorum ki o ilk yarılma anını asla unutmayarak...
Seni çok seviyorum canım.. yolun açık olsun...

bERil


This post first appeared on CRysTaL-bERil, please read the originial post: here

Share the post

ruhumu anlayan, enerji kaynağıma...Duygu Çeçen'e...

×

Subscribe to Crystal-beril

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×