Get Even More Visitors To Your Blog, Upgrade To A Business Listing >>

Destanlar

Destan, milletlerin geçmişinde başlarından geçen önemli olaylar ve bu olaylarla ilgili kahramanların gerçek veya hayali hayatları etrafında oluşmuş uzun, didaktik, manzum hikâyelerdir. Destanlar yazının olmadığı, sözlü edebiyat döneminde ortaya çıkmıştır. Bütün dünya edebiyatlarının başlangıç eserleri destanlardır. Efsaneler milletlerin hayatında büyük yankılar uyandırmış bir kahramanın veya tarihî olayın millet zihninde Ortak sembol ve ifadelerle zenginleştirilmiş uzun manzum hikâyeleridir. Batı Edebiyatında “epope” denilen bu eserler halk edebiyatı geleneği içinde “destan” adı ile anılmaktadır. Doğal destanların oluşma safhaları şu şekilde gerçekleşir: Bütün toplumu derinden etkileyen, doğal afet, savaş, toplumca sevilen bir kişinin ölümü gibi olaylar halk tarafından yıllarca ortak hafızada tutulur. Ozanlar ve şamanlar tarafından olay hakkında destanın çekirdeğini oluşturan manzum parçalar üretilir. Bundan sonraki devre gelişme devresidir. Artık çekirdekteki olay yan olaylarla geliştirilir, başka şahısların özellikleri, zaferleri ana kahramana eklenerek destan bir hayli uzatılır. Son safhada ise şair veya aydın biri tarafından destan tespit edilip yazıya geçirilir. Destanlar mitolojik unsurlardan beslenmiştir. Milletlerin birçok mitolojik kahramanı gerçekte onların ataları, toplum tarafından sevilen ve efsaneleştirilen yöneticileri ve komutanlarıdır. Bunlar ve yaşadıklarıyla ilgili olaylar ya da anlatılar ilerleyen zamanla birtakım değişimler geçirmiştir. Çağlar boyu onlar etrafında oluşturulan eklemeler ve yeni rivayetler bu kişilikleri, “insan” ve “kahraman” olma aşamasından daha yükseklere yüceltip efsanevi kişilikler olarak mitoloji dünyasına götürmüştür. Destanlar milletlerin yaratılışını, gelişimini, hayatta kalma mücadelelerini anlatır. Her milletin millî kimlik ve nitelikleri, ortak dünya görüşü, hatıra ve beklentileri yanında kusurları ve yanlışları da destanlarına yansır. Dünyaya hâkim olma tutkusu, kuvvet, binicilik ve savaşçılık yanında verdiği sözde durma, acizlere,
mağluplara hoşgörü ile yaklaşma ve yardımcı olma Türk destanlarında dile getirilen ortak değer ve kabullerdir.

(‘Diğer Destanlar’)

    • Köroğlu Destanı
    • Danişmend Gazi Destanı (Danişmend-Name)
    • Battal Gazi Destanı (Battal-Name)
    • Cengiz Han Destanı (Cengiz-Name)
    • Manas Destanı
    • Satuk Buğra Han Destanı
    • Göç Destanı
    • Türeyiş Destanı
    • Bozkurt Destanı
    • Ergenekon Destanı
    • Oğuz Kağan Destanı
    • Şu Destanı
    • Alp Er Tunga Destanı
    • Yaratılış Destanı
    • Destanlar

Destanlar için Başka bir Kaynak

Önce sözlü gelenekte oluşur. Uzun bir süreçte kuşaktan kuşağa, ağızdan ağıza aktarılırken değişir, gelişir. Bu arada adı bilinmeyen birçok sanatçının ortak katkısı ve çabası eklenir. Günün birinde bir ozan toplumsallaşan bu edebiyat ürününe kendi üslubuyla yeniden biçim verir. O ürüne kendi kişiliğini katar. Böylece ürün, toplumsal yaratıdan bireysel yaratıya dönüşür. Destanların çoğu şiir biçiminde olmakla birlikte, şiir-düzyazı türlerinde olanlar da vardır.Dünya edebiyatındaki doğal destanlar şunlardır:Şinto: Japon EdebiyatıMahabbarata, Ramayana : Hint EdebiyatıŞehname: Iran Edebiyatı. Firdevsi’ninKalavela: Fin edebiyatı. Lönnrot’unİlyada ve Odisseia Destanı: Eski Yunan edebiyatı. Homeros‘unNibefungen: Alman EdebiyatıBeovvulf: İngiliz Edebiyatıİgor: Rus EdebiyatıLa Cid: İspanyol EdebiyatıChansen de Röland: Fransız EdebiyatıTüm dünya edebiyatlarında olduğu gibi Türk Edebiyatında da ilk örnekler destanlardır. Türk edebiyatı geleneği içinde “destan” terimi birden fazla nazım biçimleri ve türü için kullanılmış ve kullanılmaktadır. Eski Türk Edebiyatı nazım şekillerinden mesnevilerin bir bölümü ve manzum hikayeler, Anonim edebiyatta ve Aşık edebiyatında koşma veya mani dörtlükleri ile yazılan veya söylenen ferdî, sosyal, tarihi, acıklı veya gülünç olayları tahkiye tekniği ile çeşitli üslûplarla aktaran nazım türüne ve bu yazıda ele alınan kâinatın, insanlığın, milletlerin yaradılışını, gelişimini, hayatta kalma mücadelelerini ve çeşitli olay ve nesnelerle ilgili sebep açıklayan ve Batı Edebiyatında “epope” terimiyle anılan eserlerin tamamı da Türk edebiyatı geleneği içinde “destan” adı ile kullanılmaktadır. Bütün dünya edebiyatlarının başlangıç eserleri olan destanlar, çeşitli konularda yaradılış hikâyeleri yanında, milletlerin hayatında büyük yankılar uyandırmış bir kahramanın veya tarih olayının millet muhayyilesinde ortak sembol ve ifadelerle zenginleştirilmiş uzun manzum öyküleridir aslında.Destanlar, bütün bir milletin ortak mücadelesini ortak değerler, kurallar, anlamlar bütünlüğü içinde yorumladığı ve yaşatıldığı toplumun geçmişini ve geleceğini temsil ettiği için dünya edebiyatının en milliyetçi eserleri olarak kabul edilirler. Destanlar her zaman tarihî gerçekleri doğru biçimde nakletmezler. Destanlarda tarihi olay ve kahramanlar milletin ortak bilinçaltının, vicdanının istek, beklenti, doğruları ve değerleri ile idealleştirilir. Eski hatıralarla birleştirilerek tarihî gerçekmiş gibi anlatılırlar. Her milletin millî kimlik ve nitelikleri, ortak dünya görüşü , hatıra ve beklentileri yanında kusurları ve yanlışları da destanlarına yansır. Cihangirlik tutkusu, kuvvet, binicilik ve savaşçılık yanında verdiği sözde durma, acizlere ve mağluplara hoşgörü ile yaklaşma, yardımcı olma Türk destanlarında dile getirilen ortak değer ve kabullerdir. Türk destanları, kâinatın, insanın, kadının ve erkeğin yaradılışı, Türk milletinin doğuşu, çeşitli Türk devletlerinin kuruluş gelişme, çöküşleri, zafer ve yenilgileri gibi konularla beraber pek çok sebep açıklayıcı efsaneyi de içinde barındırır. İlk örneklerinin manzum olduğu kabul edilen Türk destanlarından Kırgız Türkleri arasında yaşayan Manas destanı dışında tamamıyla günümüze gelebilen örnek bulunmamaktadır. Diğer Türk destanları çeşitli kaynaklarda özet, epizot, (anı) hatıra, kısaltılmış seçme metinler halinde bulunmaktadır. Türk tarihine ana hatlarıyla bakıldığında Türk hayatı fetihlerle başlamış ve yeni toprakları yurt edinerek gelişmiştir. ilk anayurt olan Orta Asya hiç bir zaman terk edilmemiştir. Türk halkları ilk anavatan olan Orta Asya’dan itibaren dünya coğrafyası üzerinde geniş alana yayılmış ve bugün yedi Türk cumhuriyetinde, pek çok özerk toplulukta ve çeşitli ülkelerin idaresinde azınlık halinde yaşamaktadır. Türk kültürü de tarih ve coğrafyadaki çok boyutluluğa paralel olarak çeşitlenmiş farklı seviye ve birikimlerle zenginleşerek ve farklılaşarak ancak ilk kaynaktan gelen ortaklıklarını sürdürerek günümüze ulaşmıştır. Bu sebeple Türk destanları da tarihî ve coğrafî çok boyutluluğun getirdiği dil ve kültür dairelerine bağlı olarak çeşitlenmiştir.



This post first appeared on Edebiyat, please read the originial post: here

Share the post

Destanlar

×

Subscribe to Edebiyat

Get updates delivered right to your inbox!

Thank you for your subscription

×